Dün öğleden sonra Dışişleri Bakanı Hakan Fidan konuştu:
"2 teröristin Suriye'den geldikleri ve burada eğitim gördükleri açıklığa kavuşmuştur. Irak ve Suriye'de, PKK/YPG'ye ait bütün altyapı, üstyapı enerji tesisleri bundan sonra güvenlik güçlerimizin, istihbarat unsurlarımızın topyekûn meşru hedefidir. Üçüncü tarafların, PKK'lı YPG'li tesislerden ve şahıslardan uzak durmasını tavsiye ediyorum. Silahlı kuvvetlerimizin bu terör saldırısına cevabı çok net olacak ve böyle bir eylemi gerçekleştirdikleri için çok pişman olacaklar."
Bu konuşmadan birkaç saat önce Millî Savunma Bakanlığı'nda güvenlik toplantısı yapıldı.
Millî Savunma Bakanı Yaşar Güler, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Metin Gürak ve MİT Başkanı İbrahim Kalın bir araya geldi.
Milli Savunma Bakanlığı'nda böyle bir toplantı ilk defa yapılıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 1 Ekim'de TBMM 28. Dönem 2. Yasama Yılı açılış toplantısında söylediklerini hatırlayalım:
"Güney sınırlarımızın tamamını en az 30 kilometre derinliğinde bir güvenlik şeridiyle koruma, onun ötesindeki faaliyetleri de mutlak denetim altında tutma stratejimiz bakidir. Atacağımız yeni adımlar sadece hazırlık, zaman ve ortam meselesidir. Bunun için, 'bir gece ansızın gelebiliriz' sözü, kulaklardan hiç eksik olmasın, diyoruz."
Devlet; Meclis'in açılış günü Suriye üzerinden gelen terör saldırısı ile verilen mesajı aldığını ve PKK'nın arkasındaki güçlere, başta ABD'ye kararlılığımızı hatırlatmaktadır.
Şer cephesi son günlerde gemi azıya aldı.
Özellikle Azerbaycan Karabağ'da 24 saatte hedefe varılması, içeride ve dışarıda ihanet odaklarında paniğe sebep oldu.
Halk TV'de Ayşenur Arslan'ın, HDP eş başkanlarının ve CHP Sözcüsü Faik Öztrak'ın ifadeleri tam bir ihanet ağzıdır.
Tıpkı 15 Temmuz FETÖ ihanetine tiyatro dedikleri gibi terör saldırısında da devleti hedefe koyuyorlar.
Halk TV'de Ayşenur Arslan tam etki ajanı gibi konuştu:
"Belki kendisini patlattı denilen kişi, terörist, üzerinde ya da arabada uzaktan kumandalı patlayıcı olduğunu bilmiyordu. Çünkü o kadar manasız ki gelip hiçbir şey yapamadan ölünmez. Bana sorarsanız her şeye aykırı; durup dururken kendini patlatmış..."
Sanki PKK'lı teröristler ilk defa kendini patlatıyor. İntihar saldırıları için bunların eğitim aldığını sağır sultan biliyor ama tetikçi gazeteciler bilmiyor!
PKK'nın kontrolündeki HDP de aynı teraneyi söylüyor.
TBMM'de düzenledikleri basın açıklamasında konuşan Eş Sözcüler Çiğdem Kılıçgün Uçar ve İbrahim Akın, hiç PKK demeden önce bir "terör" kınaması yapıyorlar ve ekliyorlar:
"Kürt meselesi çözümsüz bırakıldıkça, Türkiye halkları bunun bedelini her geçen gün daha ağır ödemektedir."
Devlet Kürt meselesini çözümsüz bırakıyormuş.
Kürt meselesi dedikleri ne?
Yılmaz Güney denilen katil, kaçtığı Fransa'da 1984'te Paris Kürt Enstitüsü'nde bunların Kürt meselesini şöyle anlatmıştı:
"Yaşasın bağımsız, birleşik, demokratik Kürdistan! Biz dört bir yandan işgal edilmiş bir sömürge ülkenin çocukları değil, bağımsız, birleşik, özgür bir Kürt ülkesinin, Kürdistan'ın çocukları olmak istiyoruz. Bugüne kadar bu amaç uğruna çok kurban verildi. Daha da verilecek."
Bakınız şu sözler de CHP sözcüsü Faik Öztrak'a ait:
"Sarayın sıkıştığında iki seçim arası terör kartına nasıl sarıldığı, seçmeni özgürlük ile güvenlik arasında, canı ile malı arasında nasıl tercih yapmaya nasıl zorladığı, hala milletimizin hafızalarındadır."
Ankara'daki güvenlik toplantısından yükselene ses, "GELİYOR GELMEKTE OLAN" diyor.
HDP, CHP ve şürekası, FETÖ elebaşı ve beyinlerine çip taktığı FETÖ'cüler; devlet size söylüyor...