Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı gerçekten hiç tanımamış.
Son başörtüsü yasa teklifi ile ilgili olarak dün Çekya Zirvesi dönüşünde Erdoğan, esprili şekilde şöyle dedi:
"Pek pas vermekten de anlamaz ama farkında olmadan bize bir pas verdi. Bizim de golü atmamız lazım. Bilmiyor benim ömrümüm santraforlukla geçtiğini..."
Meğer Kılıçdaroğlu'nun yasa teklifini Anayasa zeminine çeken Erdoğan'ın, muhalefeti gerçekten köşeye sıkıştıracak bir hamle hazırlığı zaten varmış. Yani Kılıçdaroğlu'nun yasa teklifi üzerine hemen karar verilmemiş. Kılıçdaroğlu saf saf kanun teklifi vererek Anayasa değişikliği için zaman ayarı yaptırmış oldu. Onun için kimse, "nereden çıktı şimdi bu Anayasa değişikliği" diyemiyor...
Erdoğan, dün uçakta bu konuya değinirken çok önemli bir hususun altını çizdi.
Anayasa değişikliği sadece Başörtüsü meselesi ile ilgili değil. Bilhassa ailenin korunması, gençliğin korunması ile ilgili ciddi bir çalışma yapılmış. Sayın Cumhurbaşkanı şöyle diyor:
"Aile kavramı bizim olmazsa olmazımız zaten. Çünkü güçlü bir millet, güçlü aileden olur. Şimdi bizim bunun çalışmasını da yapmamız lazım. Çünkü son zamanlarda topluma LGBT'yi soktular. LGBT'yle birlikte de bizim aile yapımızı bunlar dejenere etmenin gayreti içerisine girdiler. Öyleyse biz olması gereken ne ise onu yapacağız. Biz kimlerin LGBT'ci olduğunu biliyoruz zaten. Ama bunu da aile olarak gelip oraya koyalım. Burada da çıksın bakalım neresinden savunacak onu da görelim. Öyle bir şey yapıyoruz ki hadi bakalım görelim seni. Bu işte ne kadar samimisin, değilsin; seni burada göreceğiz."
Düşününüz, 2023 seçimlerine doğru Meclis'e, Cumhur İttifakı'nın gönülden destekleyeceği bir Anayasa değişikliği teklifi geliyor. Bunun Parlamentoda görüşmeleri yapılıyor. HDP ile CHP kol kola giriyor. Ama 6'lı masanın 5'lisi iyice köşeye sıkışıyor...
LGBT dejenerasyonu, yabancı fonlarla yürütülen baskılar karşısında ailenin korunması ve güçlendirilmesi görüşülürken Akşener, Karamollaoğlu, Davutoğlu, Babacan ve Uysal ne yapacak?
Erdoğan'ın Anayasa hamlesinden sonra Kılıçdaroğlu'nun gerçekten nevri döndü, şirazesi kaydı. Dün ne dedi biliyor musunuz?
"Ben de söz veriyorum, iktidarımızın ilk haftasında İstanbul Sözleşmesi'ni Anayasa'ya geçireceğim..."
Bunu duyunca Saadet Partisi Genel Başkanı Karamollaoğlu'nun tepesinin tası atmış mıdır, yoksa "bunu da atlatırız" mı demiştir, bilmiyorum.
Ancak Kılıçdaroğlu zihniyeti ile Karamollaoğlu'nun zihniyeti asla bir değil.
Hatırlatayım. Karamollaoğlu, geçen Ağustos'ta hem de Halk TV'de, LGBT ve İstanbul Sözleşmesi'ne ilişkin, "Nedir bu toplumsal cinsiyet? Biri gelsin bana anlatsın, aile bir erkek bir kadından meydana gelir. İki erkek bir aile oluşturamaz bunun adı sapıklıktır, kimse kusura bakmasın" demişti.
Bu kadar da değil. Saadet lideri, aile yapısına yönelik küresel bir saldırı olduğunu ve aileyi korumanın devletin birincil görevi olduğunu da söyledi.
Eh, Karamollaoğlu, Erdoğan'ın dediğini diyor. Ama Erdoğan'ı değil, "iktidarımızın ilk haftasında İstanbul Sözleşmesini Anayasa yazdıracağız" diyen Kılaçdarolu'nun koluna giriyor.
Hele Meclis'te Anayasa görüşmeleri başlasın. 2023 seçimlerine daha nelerin damga vuracağını hep birlikte göreceğiz.
Benim anladığım, Türkiye'nin, hatta Avrupa'nın şu anda en tecrübeli siyasetçisi Erdoğan ve onunla yürek ve devlet beraberliği yapan Bahçeli'nin önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı için muhalefeti şaşırtacak çok hazırlıkları var.
6'lı masa dayanamaz bunlara.
Görecekseniz çatır çatır çatlayacak.