Anayasa Mahkemesi üst üste iki dönem Yönetim Kurulu Başkanlığı, Meclis başkanlığı, Konsey başkanlığı gibi Oda, Borsa ve Birliklerde görev yapan başkanların, 'iki seçim dönemi ara vermeden yeniden seçilemezler' şeklindeki hükümetin yaptığı düzenlemeyi iptal etti. Bu karar eski başkanların yeniden aday olmasının yolunu da açmış oldu.
Bu meslek kuruluşları zorunlu üyeliklerle teşekkül etmiş yarı tüzel kurumlardır. Hiçbir şirket sahibinin; Oda veya Birliklere üye olmama hakkı bulunmuyor. Zorunlu olarak üye olduğunuz bu kurumlara ayrıca her ay aidat ödeme zorunluluğuna sahipsiniz ve bunun içinde bir itiraz hakkınız yok. Dolayısıyla Odalar, Borsalar ve Birlikler tek başına bağımsız bir sivil toplum Örgütü değil, bunlar yarı sivil, yani yarı tüzel kişiliklerdir.
Odalar, Borsalar ve Birliklerde seçimler 4 yılda bir yapılıyor. Bu ülke de 6-7- 8 dönem başkanlık yapanların olduğunu düşünürseniz 30 yılın üstünde görevde kalanların olduğu mesleki bir teşekkülden söz ediyoruz. 8-10 yıl görevde kalmak, iş yapanlar için çok iyi bir süredir. Ortaya çıkan tabloya baktığımızda hayatını o görevlerde tamamlayanların olduğu bir iş dünyası ve meslek odalarından bahsediyoruz.
Ticaret Sanayi Odalarında Ticaret Borsası ve Birliklerde, kendi işinden, ailesinden hayatından ödün vererek fedakarlık yaparak buralar da çok güzel hizmetler üretmiş, topluma ve ülkesine faydalı olmuş, iş dünyasının sorunlarını sahip çıkmış, çok başarılı başkanlar olabilir. Buna hiçbir sözümüz yok. Ancak şunu unutmamak gerekir ki demokratik kültürün gelişmesi, bir ülkenin tüm kurumlarında aynı değerlerin ve anlayışın paylaşılması, kurumlarda da demokratik kültürün işlemesi ile mümkündür.
Kuşkusuz, seçme ve seçilme demokratik ve anayasal bir haktır. Buna kimsenin bir itirazı olamaz. Anayasa mahkemesi de bu yönde karar verdi ama, biz konuyu anayasal açıdan kişi hakları boyutunda değil, savunduğumuz demokratik değerler ve etik bakış açısıyla da ele alıyoruz.
İş dünyası sık sık siyasileri eleştirir ama! bugün öyle bir noktaya geldik ki, iş dünyası o çok eleştirdiği siyasi kurumların demokrasi kültürü ve etik anlayış açısından gerisinde kalmıştır. Bugün siyasetin başardığını iş dünyası başarabilecek mi? İktidarda ki bir siyasi parti tüzüğünü kendi benimsediği ilkeler çerçevesinde bir zorunluluk olmaksızın, bakanlık dahil tüm görev yapanlara dönem sınırlaması getirebiliyorsa iş dünyasının bunu iyi sorgulaması gerekir.
Konunun bir başka boyutu ise bu kurumlarda uzun süre görev yapanlar zaman zaman kendini tekrara dönüşebiliyor. Böyle durumlarda hücre yenilenmesi gereklilik, hatta zorunluluk haline gelmektedir. Halen söyleyecek bir sözü olan, kentlerin gündemini belirleyen, fikri üretim ve projeleriyle görevde bulundukları kentlere değer katan isimler olsa da bu gerçeği değiştirmiyor. Çünkü bir o kadar da rutinlik ve kendini tekrar eden, yorulmuş çok sayıda yöneticiler mevcuttur. İş dünyası bir yasa düzenlemesi ile değil, kendi savunduğu demokratik değerler ve bu kültürün iş dünyası gibi kurumlarda yerleşmesi için değişimi kendisi gönüllü olarak istemelidir. Kendi Oda, Borsa, Birlik ve kurumlarında demokratik değerleri ve kültürü uygulayamayan, değişimi gerçekleştiremeyen bir iş dünyasının, siyasete söz söyleme hakkı da olmayacaktır.
[email protected]