Gündem, Perşembe sabahı gündemi gerçekten çok zengin; Genelkurmay eski Başkanı Karadayı’nın gözaltına alınması, MİT tartışmaları ile düşen ya da Suriye’nin düşürdüğü uçağımızın ilişkilendirilmesi, Steinbeck ve Vasconcelos kitaplarına karşı tutum hepsi tek tek yazı konuları ama bendeniz bu Cuma günü yine kendi disiplinime uygun olarak anayasa meselesini irdelemek istiyorum.
Anayasa tartışmalarında artık saklanamayan bir tıkanma söz konusu, bu konuya gerçekten büyük emek veren Sayın Cemil Çiçek’in serzenişleri de bu tıkanmayı işaret ediyor.
Yazımın özüne gelmeden alakasız gibi durabilecek iki temel noktayı gündeme getireceğim; birincisi, yeni bir anayasa yapılamasa bile, TBMM’nin mevcut anayasanın bazı maddelerinin hemen, ivedilikle değiştirilmesinin şart olduğu. Bunlar, özel isim göndermeleri, milliyetçilik tanımı, 66 (yurttaşlık tanımı), 117 (Genelkurmay), 118 (MGK), ÇİFT BAŞLI YARGIYI düzenleyen maddeler, vs.; bu maddeler Türkiye’nin, TBMM’nin, siyasi partilerin utancı maddeler.
İkincisi ise
Türkiye’nin Ortadoğu vizyonu; Türkiye’nin Arap baharının ilham kaynağı olması ihtimali hoşuma gitmiyor değil, Kanal savaşının, Kudüs’den çekilişimizin üzerinden daha yüz sene geçmemiş, Türkiye’nin bu bölgeyle, emperyal refleksler olmaksızın, çok yakından ilgilenmesi çok normal ve hatta gerekli ama bu ilginin etkinliğini, nasıl olması gerektiğini tartışmamız lazım. Şimdi gelelim bugünkü konuma ve anayasa-Arap baharı ilişkisine. Star gazetesinin Perşembe günkü sayısında, 15. Sahifede bir fotoğraf var; aynı fotoğraf aynı gün Radikal gazetesinin 18 ve 19. Sahifelerinde daha net bir biçimde görülüyor; Star’ın, fotoğrafın altına koyduğu başlık “Kuvvetler ayrılığı yemekte bir araya geldi”.
Radikal’in bu fotoğraftan kalkarak yaptığı eleştiri ise masada sadece erkeklerin olması, başlığı da “Erk toplantısı mı, erkek toplantısı mı; oysa, masada çok daha büyük bir ayıp var, çift başlı yargı tüm ayıplı haliyle fotoğrafa yansımış, ÜNİFORMALARIYLA masada Askeri Yargıtay(!) Başkanı, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi(!) Başkanı arz-ı endam etmişler.
Bu arz-ı endamın esbab-ı mucibesi ise Kenan Evren anayasasının cevaz verdiği askeri yargı, ÇİFT BAŞLI YARGI; bu fotoğrafın, aynı karede duran Sayın Cumhurbaşkanı’nı ve Sayın Başbakan’ı çok ama çok rahatsız etmiş olmasını temenni ediyorum.
Bu fotoğraf aslında Türkiye’nin yeni Türkiye’ye, ileri demokrasiye geçme sürecinde yaşanan tıkanıklığın, sancının fotoğrafı; aynen, mesela 2012 Mayıs’ında düzenlenen yeni (!) devlet protokolünde olduğu gibi. Radikal gazetesinin aynı günkü nüshasının 23. Sahifesinde ise Zaid Al-Ali imzalı “Yeni anayasanın artıları-eksileri” başlıklı bir makale var ama bu kez yeni anayasa Mısır anayasası; yazar, makalesinde, Mısır’ın yeni anayasasında sivillerin askeri mahkemelerde yargılanmasının eskiden yasa düzeyinde düzenlenmesine rağmen, yeni anayasada anayasal düzeyde düzenlenmiş olmasını eleştiriyor. Zaid Al-Ali, ayrıca, yeni anayasada Milli Savunma Konseyi kurulması ve ve bu kuruma bahşedilen yetkileri de hayrete şayan bulmuş. Anlaşılan, Mursi iktidarında da asker Mısır siyasetinde kurumsal olarak, anayasal olarak hala büyük bir rol oynamayı bir süre daha sürdürecek, Arap baharı aksayarak devam edecek. Türkiye’nin ise bu aksamaya karşı rol model olması, Mısır’da ve başka Ortadoğu ülkelerindeki özgürlükçü demokrasi güçlerine örnek olması gerekiyor ama dün Star ve Radikal gazetelerinde gördüğüm üniformalı erk fotoğrafı bu rol model olma doğru ve gerekli misyonuna büyük, çok büyük gölge düşürüyor.
Türbanlı kızların üniversitelere alınmadığı tarihlerde Türkiye nasıl müslüman nüfusu çok büyük Mısır’a örnek olamadı ise, anayasasında ÇİFT BAŞLI YARGIYI barındıran Türkiye’nin de Arap baharına pusula olması adeta imkansız.
EN HAKİKİ MÜRŞİT EVRENSEL HUKUK DEVLETİ VE DEMOKRASİDİR.
twitter.com/KarakasEser