31 Mart seçimlerinden sora çatışmacı siyaset yerini yavaş yavaş karşılıklı saygı siyasetine terk ediyor.
Bu güzel bir gelişme.
Millet siyasi kavgalardan ve gerginliklerden bıktı usandı.
Bu bağlamda Kılıçdaroğlu'nun Erdoğan nefretini esas alan kutuplaştırıcı ve milli iradenin meşruiyetini sorgulayıcı politikası gitti, Özel'in seçilmiş cumhurbaşkanına ve milli iradeye saygı politikası geldi.
Bu ne kadar devam eder bilemiyorum, bu politika kavga etmek için zemin hazırlama politikası olabilir. Ancak Özel'in politikası toplumu rahatlatan bir politikadır, devam etmesi ülke yararınadır.
Cumhurbaşkanının da Özel ile iletişime geçmesi onu misafir etmesi, gerginliklerden bıkıp usanmış toplumu rahatlatan önemli bir pozitif adımdır.
Tek hedefi Erdoğan'la mücadele etmek olduğunu açıklayan İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat beyi tebrik etmesi de aynı istikamette atılmış pozitif bir adımdır.
Önümüzde 4 yıl seçim olmayacağı için artık ülkenin temel mesellerine odaklanma vakti gelmiştir.
Siyasiler arasındaki bu esneklik inşallah temel mesellerin çözümünde dayanışmaya dönüşür.
Temel meselelerin başında elbette ki sivil anayasa yapılması gelmektedir.
Darbeci generallerin yaptığı mevcut anayasa yapılan değişikliklerle yamalı bohçaya dönmüş ancak içerdiği darbe ruhu kaybolmamıştır.
Bu darbeci ruh anayasanın başlangıç bölümünden 174. Maddesine kadar muhafaza altındadır ve hemen her alanda etkisini sürdürmektedir.
Sivil, evrensel hukuku esas alan doğmalardan uzak 1924 anayasası gibi milletin değerlerine bağlı özgürlükçü bir anayasaya ihtiyaç var.
1924 anayasasının değiştirilmemiş ilk halini kastediyorum. CHP dönemindeki fabrika ayarlarının bozulmuş halini kastetmiyorum.
Bugün cumhuriyetin fabrika ayarları diye anlatılan ilkeler CHP ilkeleridir cumhuriyetin kuruluş ilkeleri ve fabrika ayarları değildir.
Cumhuriyetin ilkelerini/fabrika ayarlarını 1924 anayasasının ilk hali belirlemiştir.
Her neyse, yeni anayasa evrensel ilkeleri esas alan milletin değerleriyle barışık bir anayasa olmalıdır.
Anayasa A'dan Z'ye yeniden yazılmalıdır!
Yeniden yazılacağı için de darbecilerin koyduğu kimi içeriklerin değiştirilemez olması düşünülmemelidir.
Zaman kazanmak için, 2013 yılında TBMM Başkanı Cemil Çiçek beyin başlattığı anayasa çalışmalarında kalınan noktadan devam edilmesi faydalı olacaktır.
O dönemde fertler ve STK'lar meclise çok sayıda teklif sunmuştur. Arşiv her türlü tekliflerle doludur.
O dönemin eksiği komisyonda her maddede ittifak şartının aranmasıydı.
İttifak sağlanacak maddeler vardır sağlanamayacak maddeler vardır.
Nitekim o dönemde 60 civarında maddede ittifak sağlanmış sonra tıkanmıştır.
O yüzden beşte üç gibi üçte iki gibi bir oran tespit edilmelidir.
Aksi takdirde yeni anayasa çalışmaları da akamete uğramaya mahkûmdur!
Mevcut anayasanın bu şekilde yürürlükte kalması, ülkede yapılacak iyi niyetli çalışmalara da engel olacaktır.
Nitekim milli eğitimde planlanan müfredat değişikliği darbe anayasasının gölgesinde kalmıştır.
10 yıl boyunca hazırlanan ve önerilere açılan "Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli" nin "Okul Öncesi Eğitim Programı" başlıklı bölümünde eğitimin amacı şu şekilde belirlenmiştir: "Türk milli eğitiminin genel amacı, Türk milletinin bütün fertlerini; Atatürk inkılap ve ilkelerine ve Anayasa'da ifadesini bulan Atatürk Milliyetçiliğine bağlı; Türk milletinin millî, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyen, koruyan ve geliştiren; ailesini, vatanını, milletini seven ve daima yüceltmeye çalışan; insan haklarına ve Anayasa'nın başlangıcındaki temel ilkelere dayanan demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı görev ve sorumluluklarını bilen ve bunları davranış hâline getirmiş yurttaşlar olarak yetiştirmektir."
Ee, zaten 100 yıldır böyle değil miydi?
Ne değişti?!
CHP'li bir bakan denetiminde yazılsaydı farklı bir şey mi yazılırdı?!
Darbecilerin uydurduğu Atatürk milliyetçiliği ile referandumsuz halka dayatılmış devrimler ile milletin milli ahlaki insani manevi ve kültürel değerleri korunmaz, korunmamıştır!
Darbecilerin yazdığı ve tamamen değişmesi gereken anayasanın başlangıç ilkelerine bağlı kalınarak yapılan eğitimin evrensel değerlerle uyum sağlaması mümkün müdür?
Bu amaç Türk milli eğitiminden ziyade seküler zihniyete hizmet eden bir çerçevedir!
Bu çerçeveden milli bir eğitim çıkmaz.
Yeni anayasa ekmek ve suya ihtiyacımız kadar elzemdir!