Merhamet anlayışı olmadan güç tek elde toplanırsa, çoğunluk inlerken,azınlıkazgınlıkta sınır tanımazsa o yerde huzursuzluktan başka bir şey beklenemez..!
Asya’da, Afrika’da açlık ve sefalet içerisinde his ve duyguları sökülüp alınmış birbirini katleden robotlaşmış insanlar bu merhametsizliğin sonucudur…
Güney Amerika’da, egemenlerin sürekli müdahalelerle bir türlü rahat bırakmadığı istikrarsız yönetimlerin sayesinde yaşanan sefillik, bu azgınlığın sonucudur…
Sömürgeci tarihe sahipKuzey Amerika ve kaynağı Avrupa dünyanın orasındaki burasındaki kaynakları, nasıl sömürürüm diye, haritalar üzerinde sürekli tek taraflı plan programlar yapıp stratejiler geliştiren egoist ve doyumsuzzihniyetdevam ettikçe, huzursuzluk mukadderdir..!
Uzak Doğu’da Çin’de eşrefi mahlûk olan insanı, yumurta fabrikasında, önüne konmuş suni yemle yemlenerek yumurtlayan kafes içindeki tavuk gibi gören bir zihniyet hayatta hakim kaldıkça dünyada huzurdan asla bahsedilemez..!
İnsanlık ihtiyacı olan huzuru bulmak için çok acil merhamet medeniyetitekrar ayağa kaldırmalıdır..!
Merhamet medeniyetinin merkezinde bulunan milletimizin mesuliyeti bu açıdan çok önemlidir, hayatidir..!
Yalnız, yüz seneden fazla süredir kendi mefkûresinden uzaklaştırılan milletimiz o şanlı tarihindeki büyüklüğün dinamiklerini en kısa zamanda yakalamak ve hemen hayata geçirmek zorundadır..!
Ancak, destanlaşan efsanelerde işittiğimiz o muhteşem maziyi tekrar canlandırmak, sadece bizi değil insanlığın istikbalini de yakından alakadar etmektedir..!
Tanzimat’la birlikte bulaşan Batı taklitçiliği belası bizi biz olmaktan çıkarıp, garip bir yaratık haline getirdiği aşikârdır. Aklı başında, sorumluluk sahibi her vatandaşımızın sohbetinde bu garabetdurum konuşulur ve şanlı maziyle avunulup durulur..!
Biz önemli meziyetleri olan,sahtekârlık nedir bilmeyen, yankesicilik diye bir suçun polis literatüründe yer almadığı, dolandırıcılık, hırsızlık, vurgunculuk ve sahtekârlığı sadece ülkemizegelip geçen yabancı ziyaretçilerin kendi ülkelerindeki günlük hayata dair bahislerinden işitirdik, ancak öyle bilirdik..!
Biz, işyerleri ve evlerinde her hangi bir tehlike anında cebimizdeki telefona mesaj atma kabiliyeti olan son sürüm alarm cihazlarıyla, ısıya duyarlı,gece karanlığında bile görüşlü, yüz tanıma kabiliyeti olan kameralarla, yetmezmiş gibi sabahlara kadar iyi yetiştirilmiş köpekleriyle volta atan güvenlik görevlileriyle,malımızı mülkümüzü muhafaza etmeye çalışır hale nasıl geldik.!
Oysa biz ticarethanelerinin kapısına kilit vurmayı bilmeyen bir tarihten geliyoruz..! Evlerinde misafir eksik olmayan bir bereketli bir neslin çocukları olarak sorumluluğumuz çok büyüktür..!
Koskoca Osmanlı coğrafyasında işlenen suç miktarı, şu an İstanbul’un en güvenli mahallesinde işlenen suç miktarından çok daha az olmasının sebeplerini tekrar keşf etmeli ve o büyüklüğün dinamiklerini tekrar yakalamalıyız, zira bu dinamikler bizden ziyade insanlık içinde hayati dir..!
Birileri sömürü düzenleri veşeytani iktidarları bozulacak diye bunun farkında ve bu medeniyetin canlanmaması için elinden geleni ardına koymadan fesatçılığa durmadan devam ediyor.
Hatta içimizden inanç bünyesi zayıf ve imani idrak kabiliyeti kıt, heva heveslerine çok düşkünolanlara şeytanca yaklaşıp ayartıyor, kandırıyor, şeytani düzenlerini sürdürüle bilinir kılmak için..!
İnsanlığının ihtiyacı olan huzurun anahtarı,depodaki eskilerin arasına attığımızdede mirasıtozlanmış kasada saklı duran nesiller olarak sorumluluğumuz bizlere,ya onursuzluğun çukurunu ya da eşrefi mahlukatın erişebileceği en şerefli zirveleri vaad ediyor..!
Vesselam..!
Twitter; @ahmethamdicamli