TORKU Konyaspor ve Kayseri Erciyesspor; sahip oldukları statların kalitesi açısından, Türkiye’nin yüz akı iki şehrimiz... Özellikle Konya, seyircinin hızla düşüş gösterdiği bir dönemde; dolu tribünlerle gündeme geldi. Ama Trabzon’dan 10 gol daha az yemesine rağmen, 12. sırada. Kocaman’dan beklenen performans, hayal kırıklığı yarattı. Erciyes daha da vahim. Kadrosunda; İlhan Parlak, Vleminckx, Necati Ateş, İbriciç gibi futbolculara sahip bir kulüp, Düşme Hattı’na teğet geçiyor olmamalıydı.
ANADOLU futbolunun Türk futboluna olumlu etkisi, hep gözardı edilmiştir. Oysa, Türk takımlarının Avrupa kupalarındaki başarı periyodunun üst düzey olduğu dönemler; Anadolu takımlarının onları zorladığı yıllardır. İnceleyin; 3 büyüklerin Anadolu takımları karşısında en fazla puan kaybına uğradıkları dönemin, Avrupa’da destan yazdıkları yıllar olduğunu göreceksiniz.
Karpuz alır gibi topçu aldılar
Anadolu takımları zayıfsa, Türk futbolu da zayıftır... Süper Ligi’in şu an içinde bulunduğu düşük kaliteli, renksiz ve zevksiz sezonun, bu düşüşteki en büyük nedeni; Anadolu takımlarındaki direnç eksikliğidir. 3 büyükler, arka arkaya seri galibiyetler alıyor.
Ama Trabzonspor bu süreçte ağır bir travma geçirdi. Sezon öncesi, bir kamyon dolusu karpuz almak gibi topladığı yığınla yeni futbolcu; doğal olarak henüz “Takım” olamadı. Hadi Vahid Halilhodzic işin ciddiyetinde değildi, aldığı paranın keyfini sürüyordu diyelim. Ama Ersun Yanal gibi bir isim bile, “Toplama takımı” istikrarı olan bir ekip haline getiremedi.
Birbirlerini bitiriyorlar
Hem Trabzon camiası, hem kulüp yönetimi; kendi içlerinde fraksiyonlara ayrıldı ve birbirlerini yemeğe başladı. Genel kurulda yaşanan kavgalar, ardından gelen istifalar bunun sonucuydu. Camianın kendisi huzura kavuşamadı ki, takımı rayına otursun... Devre arasına, liderin 13 puan gerisinden 6. sırada girilmesi, kaderin bir cilvesi değil; kamikaze gibi anlamsız kör dalışlardır.
Arka arkaya gelen kötü sonuçlar sonrası “Hocamızın arkasındayız, onu yedirmeyeceğiz” dedikten 10 gün sonra Halilhodzic’in görevine son verdiler. İlkeli olmak, tutarlı olmak, sözünün arkasında durmak bu mudur? Yönetim önce kendini sorgulamalıdır. Evet hoca gitmeliydi ama, böyle yanar-döner politikalarla değil.
Şampiyon şimdi nerede?
Futbolumuzun şaşkınlık yaratan kulüplerinden biri de, Bursaspor... Türk futbolunda bir devrim müjdesi veren şampiyonluklarından sonra; bırakın yeniden şampiyon olabilmeyi, eski günlerine bile dönemiyor. Bursaspor’un dengesiz bir lig trafiği var. Nasıl sonuç alacağını önceden kestirebilmek mümkün değil. En olmaz maçı alabilir, en rahat maçı verebilir.
Keseden yersen böyle olur
Evet, 3 büyüklere en yakın iki kulüpten biri ama; gelecek için umut pompalamaya yarayacak havası yok. Şampiyon olduktan sonra kesesinden yedi içti, kara günler için kenara “İhtiyat ve ihtiyaç payı” ayırmadı. Son dönemlerde yönetim zaafları yaşandı. Daha özenli ve daha gayretli olması gerekiyor. Seyircinin tribünden kaçışı da, bu ihtarı içerdi.
Kendi parlattığı ve milli takıma verdiği Ozan Tufan gibi genç bir yıldızı piyasaya pazarlama girişimlerini ve yüksek bedel beklemelerini, takımı dinamitleme girişimi olarak görüyorum. Bu kadar değerliyse, o değer sen de kalsın. Bursaspor kulübü; forma satışıyla elbette ticaret yapar ama, ticarethane değildir. Anadolu kulüpleri, kendi değerlerini sağa-sola saçıp savururak hedeflerini aşağı çekemez. Çekerse sonuçlarına da katlanırlar.
Eskişehir sata sata eriyor
Türk futbolunda “Değerini versinler, babamı bile satarım” diyen tüccarlar yüzünden; nice Anadolu takımları, gereksiz yere yıldızlarını “Esir pazarlarına” sürüyor. İşte bunlardan biri Eskişehirspor... Her sene adam sata sata, ne hale düştü. Şimdi de Erkan Zengin’i pazarlıyor. Elde tutmak gibi bir niyeti yok. Kimden daha fazla kaparım derdinde... Böyle yapa yapa, Türkiye Süper Ligi’nin geleceği en parlak kulübünü sıradan hale getirdiler. Koca Eskişehirspor, 13. sırada olacak kulüp mü?
Eski havası yok
Alper Potuk’la başlayıp birer birer yıldızlarını, sonra havalarını ve nihayet hocalarını kaybettiler. Sebep olanlar utansın! Şimdi Eskişehirspor’u büyük ihtimalle Skibbe çalıştıracak. Daha önce de görev yaparken Eskişehirspor’u yukarılara taşımıştı. Skibbe aranan kan mıdır bu tartışılır. Ertuğrul Sağlam’ın yönetimsel istekleri karşılanarak kalması sağlansaydı elbetteki kulüp adına daha iyi olurdu. Ancak bizim ligdeki takımların kaderi bu. İşler kötü gitti mi hoca şutlanıyor...
Rize’nin yeri burası değil
KADROSUNU incelediğiniz zaman, “Bu takım düşme hattı takımı değil” diyorsunuz ama; o kadrodan bir türlü takım oyunu çıkmıyor. Sorun burada... Toplama takımı toplamak mümkün olmadı. Yediği 24 gol sayısına bakılırsa; puan cetvelinin çok daha üstünde yer alan Trabzonspor, Eskişehirspor, Akhisar’ın yediği gollere göre, daha iyi durumda... Mehmet Özdilek’ten sonra işbaşına getirilen Hikmet Karaman bence bu takım için bir şanstır. Düşüşteki esas neden, teknik sorunlar olmayabilir. Yönetim iyi düşünsün.
Kulüplerimiz küçülüyor
BALIKESİR, Akhisar, Mersin, Karabük, Kasımpaşa ve hatta Başakşehir’in ortak bir yanı var... Bunlar; sanki “3 büyüklere karşı iyi oynayalım, piyasa yapalım; bize yeter” diyen oyun kurgusu üstüne şekillendirilmiş kulüp havasında... 3 büyüklerden birini yendiler mi, kendilerini şampiyon sanıyorlar. O havayla arkadan gelen maçları kaybediyorlar. Bu ezilmişlik duygusundan kurtulmalılar. İstediklerinde oynadıklarına göre, neden hep ipe un seriyorlar? Anadolu takımları hedef küçülttü. Bu nedenle çapları da düştü.