Transformers serisinin dördüncü filmi Kayıp Çağ ’da oyuncu kadrosu değişmiş ama yönetmen Michael Bay aynı! Sonuçta kapitalist sistem de hep kötü insanların kurbanı, yoksa her şey iyi olacak. Yapma Michael, yemezler!
Bilimkurgu severlerin en büyük derdi, türü sürükleyen Hollywood endüstrisinin özellikle bilim kurguda militarist ve şovenist bir çizgi sergilemesi. Özellikle belirli yönetmenler bu konuda sınır tanımıyor. Independence Day ile Roland Emmerich başta olmak üzere Transformers serisinin dört filmini de çeken Michael Bay sınır tanımayanların en ünlülerinden. Bay’ın çektiği filmler ya yüksek bütçeli bilim kurgu veya aksiyon komedi. Ada, Armageddon, Çılgın İkili ve Transformers aşağı yukarı hep aynı çizgide. Açıkçası bu düşünce ile Transformers: Karanlık Çağ’a gittim. Serinin ilk üç filminde başrolde olan Shia LaBeouf ve onun ailesini canlandıran Kevin Dun ile Julie White yoklardı. Oysa Transformers’ın araba robotları kadar bu ailenin komik tezatlıkları da filme değer katıyordu. Kayıp Çağ’ın başrolünde Mark Wahlberg var. Tabii bir de Transformers’ın güzelleri meşhurdur. İlk iki bölümde Megan Fox dünyayı sallamış ve müthiş bir üne kavuşmuştu. Üçüncü bölümde ise sarışın güzel oyuncu Rosie Huntington-Whiteley vardı. Bu filmde de gelenek devam etmiş ve 19 yaşında bir oyuncu maceraya katılmış. Nicola Peltz oyunculuk olarak hem Megan Fox’tan hem de Rosie Huntington-Whiteley’den çok daha başarılı ama güzellik derseniz orası biraz tartışma götürür. Çünkü ilk iki oyuncu, güzellik anlamında gerçekten yarışılması zor isimler. Neyse biz konumuza dönelim.... Kayıp Çağ’a üçüncü filmin kaldığı yerden başlıyoruz: Chicago’daki Autobotlar’la Decepticonlar’ın savaşında birçok can kaybeden insanlar artık uzaylılara mesafeyle yaklaşmaktadır. Optimus Prime ve Autobotları bilinmeyen güçler tarafından avlanmaktadır. Optimus Prime ise sırra kadem basmıştır. Olay böyleyken Teksas’ta bir mucit, kızını ve evini korumak zorundadır. Bankaya ve herkese borcu vardır. Mark Wahlberg’in canlandırdığı Cade, kızının okul parasını bulmak, borçlar yüzünden satılığa konulan arazisini kurtarmak için artık işe yarayan ve paraya çevrilebilecek bir icat yapmak zorundadır. Bunun için hurdalara bakarken ahı gitmiş vahı kalmış bir kamyon gözüne çarpar. Onu satın alır ve çiftliğine getirir.
İLK ÜÇ FİLMİN GÜNAHI
Kamyonu tamir ederken Optimus Prime’ı bulduğunun farkında değildir. Ama hükümete bağlı kötü güçler ve onların işbirlikçisi uzaylılar Cade’in kokusunu alır ve bir baskın yapar. Artık Optimus Prime ile Cade’in arkadaşlığı ölümüne bir oyunu ortaya çıkarmak için işbirliğine döner. Optimus Prime bütün arkadaşlarının teker teker avlanmasından ve insanların ikiyüzlülüğünden bıkmış, bu faturayı ödemesine neden olanları bulmak istemektedir. Cade’in dostluğu, o nedeni ona hatırlatır. İnsanlar uğurlarında feda edilebilecek değerlere, bütün kirlenmişliklerinin, hırslarının ve açgözlülüklerinin yanında, sevgiye, dostluğa ve aşk gibi mucizevi duygulara sahiptir... Yazımızın başında bahsettiğimiz militarist ve şovenist tavır bu filmde de hissediliyor. Ama ilk üç filme göre bir günah çıkarma da olduğu söylenebilir. CIA ajanı kötü adam, devlet içinde devlet olan bir güç. Film onu ve bu yapıyı kötülüyor. Fakat her nasılsa ABD başkanı yine her şeyden bir haber! Yani olanlarda bir suçu yok. İnsanların iyi yanını ifade ediyor. Genel, sıradan insanlar da hep iyi. Kısacası karikatürize edilmiş bir iyilik ve kötülükle karşı karşıyayız. Sonuçta militarizm ve kapitalist sistem de hep kötü insanların kurbanı, yoksa her şey iyi olacak. Yapma Michael Bay bunu yemezler. Bu arada filmin yapımcılarının biri de Steven Spielberg. Şaşırdık mı? Tabii ki hayır.
FİLMİN KÜNYESİ
Orijinal adı: Transformers: Age of Extinction
Yönetmen: Michael Bay
Senarist: Frank Cottrell Boyce
Oyuncular: Nicola Peltz, Mark Wahlberg, T. J. Miller, Stanley Tucci
Yapım: 2014, İngiltere-Avusturalya, 116 dakika