"Okuyucularla Hasbihal"in bu pazar ki bölümünde birkaç okuyucunun yazdıklarına bakalım.
*Kıbrıs'dan Râmiz Turhallı diyor ki.. 'Geçenlerde, (22 Ocak 2024 tarihli) bir yazınızda 'Amerika'yı da Sovyet Rusya'nın âkıbeti bekliyor olabilir' gibi, temennilerinizi yansıtan bir yazı yazmıştınız.. Ki, ben de temenni ederim.. O yazınızda, arka arkaya 'Brejnev, Andropov, Çernenko' gibi Sovyet Rusya liderlerin, 1982-85 arasında, 3-4 sene içinde arka arkaya ölmelerinin sistemi paramparça ettiğini, 1991'de de çöktüğünü yazmış ve 'Amerika'nın genç liderler ortaya çıkaramayışının Sovyet Rusya'dakine benzer sonuçlar ortaya çıkarabileceğini' belirtmiştiniz..
Uzun yıllardır, Amerika- Kıbrıs arasında gidip geliyorum. 9 Şubat günü Los Angeles Times'de çıkan bir makale, sizin yorumlarınızı doğrular mahiyetteydi.. 'Biden'ın hâfızası zayıflıyor. Trump'ınki de öyle..' deniliyor ve özetle şu hususlara dikkat çekiliyordu:
Başkan Biden'ın "demans" (bunama) hastası olduğu, kamuoyunda daha yoğunluklu olarak sözkonusu ediliyor ve şimdiye kadarki en yaşlı başkan oluşu, kamuoyunun zihnini meşgul ediyor.
Biden ise, habercilere, "Ne yaptığımı biliyorum" dedikten hemen sonra, Mısır Başkanı Sisî'yi, Meksika Başkanı olarak niteledi.
Ama, 78 yaşındaki Trump da, farklı durumda değil.. Onun da, sıklıkla hâfıza kaybı yaşadığı görülüyor. Nitekim, Cumhuriyetçi Parti'den rakibi Nikki Haley'yi Temsilciler Meclisi'nin eski sözcüsü Nancy Pelosi ile karıştırdı.
Macaristan Cumhurbaşkanı V. Orban'dan da, Türkiye'nin Cumhurbaşkanı olarak bahsetti.
Geçen yıl da, 2016 seçimlerindeki rakibi Hillary Clinton iken, Başkan Obama'yı yendiğini söyleyerek övündü.
Amerika şimdi bu iki kişi arasında sıkışmış bulunuyor.'
--Evet, bu okuyucunun yazdıkları konuyu yeteri kadar izah ediyor.
*Nereden olduğunu belirtmese de, yurt dışından yazdığını hatırlatan 'İsmail Türk' isimli okuyucu, 7 Şubat tarihli yazımda, Yassıada'da, 'Adnan Menderes ve iki bakan'ına idâm cezası veren mahkemenin adını 'Yüksek Adalet Divanı' olarak yazmama itiraz ediyor. Onlara 'Yüksek Alçaklar Divanı' demem gerektiğini yazıyor.
-- Yani, bu okuyucu, bizim, 'Yüksek Adalet Divanı denilen düzmece mahkeme' şeklindeki ifademizi yeterli bulmamış..
*Kütahya'dan Emine Irgatçı kardeşimiz diyor ki: 'Gazzeli bir kızın ağzından Erdoğan'a hitaben yazıldığı söylenen bir mektubun Türkçeleştirilmiş şeklini bir tv. kanalından dinlerken sarsıldım. Ama, bazı kardeşler, bu mektubun, sırf, siyasî sebeplerle düzenlenmiş olabileceğini söylüyorlar.. Ne dersiniz?'
--Biz, bize ulaştırılan haberlerin kim tarafından, niçin ve nasıl iletildiğini, tahkik etmek araştırmakla mükellefiz.. O mektup metnini şahsen de dinledim. Samimî de olabilir, düzmece de.. O mektupta kırgınlık ifade olunan Erdoğan'ın, bu konuda gönlünün ne kadar kederli olduğunun da hatırda tutulması, herhalde insaf gereğidir.
*Almanya'dan İsâ ve Manisa'dan Necatî bey'ler, Van'dan Aslan Berfî isimli okuyucular genellikle aynı konulara değinmişler: 'Siyonist İsrail rejiminin Filistin'de hele de Gazze'de son 4 ay'ı geride bırakan barbarlığına karşı Müslümanlar niye bir şey yapamıyor..' diye yakınıyor ve özellikle de, 'Türkiye ve İran'ın bu konuda niçin sessizler?' diye yakınıyorlar.
-- Hiç bir şey yapılmadığını sanmayınız kardeşler.. 'Türkiye, NATO üyesi iken, İsrail rejimi de NATO'nun bütün sırlarının resmen paylaşıldığı ve fiîlen de, Amerika'nın 52. üyesi durumunda iken.. Başkan Tayyib Erdoğan'ın itirazlarını diplomatik yöntemle ifade ettiği reddedilemez..
Yeter mi?
Yetmez elbette.. Ama, bazı çevreleri rahatlatmak adına askerî müdahalelerin, Siyonist İsrail'le değil; Amerika ve bütün Batı dünyasıyla savaşı ve hattâ bir '3. Dünya Savaşı'yla noktalanabileceğini göze alarak yapılması gerektiği hesab edilmelidir.
Ve unutmayalım, bu arada, Gazze ve Filistin konusunda Türkiye'de İran'ı suçlayanlar olduğu gibi, İran'da da, Türkiye'yi eleştirenler bulunuyor. Karşımızdakiler ise, Hristiyan ve Yahudi olarak iki bin yıllık düşmanlıklarını bir kenara koyup, Müslüman dünyasına tek cebhe olarak saldırıyorlar..
Ayrıca, bugün, İslam'a ve Müslümanlara karşı sergilenen düşmanlıklar karşısında, Müslüman halklar arasındaki kalbî birlik, maalesef Müslüman coğrafyalarındaki rejimler arasında yoktur ve Müslümanlar tek bir irade etrafında bunun için bir araya gelemiyorlar. Asıl meselemiz, bu..
*