Amerika’da yaşayan dostlar, bu yıl, ilkbaharın New York’u unuttuğunu söylüyorlar. Dünyanın ekonomi başkenti, soğuk, yağışlı ve hatta iklim değişiminden ağaçlar bile yapraklarını açmakta biraz nazlanıyorlar.
Ama, New York’un hemen yanı başındaki New Jersey’den yaklaşık bir buçuk saatlik bir araba yolculuğu ile vardığımız Philadelphia sınırındaki piknik noktası bizi çok hoş bir sürprizle karşılıyor... Hava güzel, insanlar sıcak...
Amerika’da yaşayan Balkanlı dostlar ile piknik atmosferinde buluşmak ise güzel bir düşünce...
Ekonomik güç ve Balkanlar
BALKANSİAD ile Amerika’daki tüm Balkanlıları bir çatı altında buluşturan FEBA’nın ortak girişimiyle buluşuyoruz dertli coğrafyanın Amerika’daki temsilcileri ile...
Ne zaman Saraybosna veya Üsküp’e yolum düşse neredeyse her öğünde tercih ettiğim o güzelim Balkan köftesinin yanında özel olarak kor ateşte pişirilen kuzu çevirme karşılıyor bizleri... Meraklısına söyleyeyim, Balkanlar’ın tandırını yemediyseniz et kültürüyle daha henüz yolunuz tam olarak buluşmamış demektir. Balkanlar, özel yemek kültürüyle dünya cenneti bir bölgedir...
Türkler...
Boşnaklar...
Arnavutlar...
Bulgaristan ve Yunanistan’dan Türkler...
Pomaklar...
Makedonlar...
Kosovalılar...
Bir piknik alanında buluştuğumuzda belki farklı dilleri konuşan ama yüreğinde birleşen insanlar olarak bir arada olmanın keyfini yaşıyoruz...
BALKANSİAD-FEBA ortaklığı, yeniden yapılanan Borsa İstanbul ile bölgenin borsalarını dünya finans merkezi Manhattan’da buluşturma şansı yaratıyor. Belli ki, Borsa İstanbul’un geleceğinde, çevresindeki mütevazi borsaları şemsiyesinin altına almak, gelişmekte olan dost ekonomilere yeni finansman alanları yaratma şansı var. Bu Türkiye’nin Balkanlar’da yalnız tarihi bağlar ve siyasi ilişkiler ile değil, doğrudan komşu ülke insanlarının yaşamını etkileyecek boyutta ekonomik gücüyle de var olacağının çok önemli bir işareti...
Güçlenen bir lobi
2015’in, Türk-Amerikan ilişkileri açısından “netameli” bir yıl olduğunu biliyoruz. Bu ülkedeki güçlü Ermeni lobisinin 1915 “trajik olaylarının” 100’üncü yıldönümünde “soykırım” iddialarını güçlendirecek bir çalışmaya gireceği, buna da Amerikan yönetiminin pek sessiz kalamayacağı açık...
Geçmiş yıllarda, Türkiye ile İsrail arasında var olan stratejik bağlar nedeniyle Amerikan Kongresi’ndeki güçlü Yahudi lobisi, Rum ve Ermeni lobilerinin ataklarını göğüsleyen bir yapıya sahipti, bugün o lobi artık bütünüyle Türkiye’nin karşısında yer alıyor.
BALKANSİAD Başkanı Adnan Vardarlı’nın verdiği bilgilere göre, Amerika’da şu anda bir milyon Arnavut, 500 bin Boşnak, yaklaşık 500 bin de diğer dost Balkan ülkelerinden gelmiş insan yaşıyor. Bu rakam, Amerika’daki toplam 350 binlik Türk nüfusunun çok üstünde bir rakam kuşkusuz...
Türkiye’nin Balkanlı dostlar ile geliştirdiği lobi çalışmaları ise etkisini giderek Amerikan Kongresi’nde göstermeye başlıyor.
İkinci atak
New York’taki kaynaklar, benzer bir çalışmanın Arap-Pakistan-Hind Müslümanları ile birlikte gerçekleştirildiğini vurguluyorlar. Öteden beri karşımızda yer alan, Türk-Amerikan ilişkilerini “zehirleyen” stratejileri ile dikkat çeken ve bizim de yılda milyon dolarlık “lobi şirketleri harcamaları” ile durdurmaya çalıştığımız güçlü lobilere karşı çok farklı bir yapılanmadan söz ediyoruz...
Amerika’da giderek etkileri artan Müslüman ülkeler ile yürütülen çalışmada hangi noktaya varılabilir bilemem, ama FEBA Başkanı Dr. Aras Konjhodzic’un şu sözleri, Balkan lobisinin Türkiye açısından önemini gösteriyor: “Türkiye Balkansız, Balkanlar Türkiyesiz olamaz. Bu tarihin üzerimize yüklediği sorumlulukların çok ötesinde bir durumdur. Ne zaman bir büyük sorun ile karşılaşsak, yüzümüzü başka bir yere değil, Türkiye’ye çeviririz. Bunu, son asırda tam 10 kez soykırım girişimiyle karşılaşmış bir milletin çocuğu olarak söylüyorum. Türkiye’nin Avrupa yolculuğunun da Balkanlar üzerinden geçtiğine inanıyorum.”
DİPNOT: İki Çeçen kardeşin Boston Maratonu’nu kana bulamasından sonra Amerikan kamuoyunu yakından izlemek ilginç bir ipucu verdi. Eski yıllarda, Müslüman aleyhtarı cephenin sesinin çok yüksek çıktığı, Müslümanlar’ın ise terör konusunda kendilerini savunma zorunda oldukları bir ortam vardı. Son olayda bu yaşanmadı. Amerika Müslümanlar’ı topluca suçlama kolaycılığını terk etti, yaşanılanlarda kendi sorumluluğunu tartışmayı tercih etti. İlginç.