Başkan Trump’a göre, Türk yargısının ev hapsine aldığı papaz Brunson serbest kalmazsa ABD Türkiye’ye yaptırım uygulayacakmış. Brunson büyük bir Hıristiyan, aile adamı ve harika bir insanmış ve büyük acı çekiyormuş.
Siz de kahkaha attınız değil mi? Sanki din adamı kılıklı öteki ajanı Gülen’i Pensilvanya’da ev hapsinde tutan ve yargılanması için Türkiye’ye teslim etmeyen ABD değilmiş gibi. Sanki FETÖ’nün merkezi ABD değilmiş gibi. Türkiye’yi işgal girişimi başarısız olunca “arkadaşlarımız için endişeliyiz” diyen onlar değilmiş gibi.
Nasıl gülmeyelim? “Dünya lideri, büyük otorite, küresel güç” ABD, tivıtırda tehdit diplomasisi yürütüyor resmen! Ondan korkalım diye bize yalvarıyor!
Brunson’ın papaz, Gülen’in vaiz olmadığını iyi biliyor çünkü.
Kaba ve ahmakça bir tutum sergilemesinin sebepleri arasında Türkiye’nin Erdoğan liderliğinde bağımsızlaşması, güçlenmesi ve kendi menfaatleri kovalaması var.
FETÖ’yü devletten, PKK’yı ülkenin sokaklarından, dağlarından, inlerinden temizlemesi var. ABD’nin yatırım yaptığı YPG’yi Suriye’de süpürmesi var.
Rusya ile çok yönlü işbirliğinin, dünyanın her yerinde geliştirdiği ilişkiler ağının payı var.
Kudüs'le ilgili BM’de yaşadığı tarihi yalnızlık var.
Trump’ı destekleyen Yahudi lobilerinin, 80 milyon Evangelistin etkisi var. Trump’ın izinde tehdide sığınan Pence’in koyu Evangelist olmasının etkisi var.
Ve elbette Brunson’ın hapsedilmesinde PKK ve FETÖ adına işlediği suçların ve yaptığı casusluğun doğrudan sebep-sonuç ilişkisi var.
Muhalefette Akşener ve İnce kaynaklı ‘terk edilme sendromu’
Meral Akşener, seçimli kurultay kararı verip aday olmayacağını açıkladığı günden beri tuhaf, acıklı ve yer yer gülünç durumlar yaşanıyor İyi Parti’de.
Partililer Akşener’in İstanbul Beylerbeyi’ndeki evinin önünde sabahlıyor. Alkış tutanlar, abla bizi bırakma diye ağlaşanlar, kendini zincirleyenler, kapıya mektup bırakanlar…
Sonuç çıkmayınca, bir de üstüne Akşener “kararım kesin, aday değilim” deyince yeni eylem planları girdi devreye. Nedir? Milletvekilleri, il-ilçe başkanları Akşener’in evine yürüyecekmiş… İzmir teşkilatı İstanbul’a çıkarma yapıp evin önünde yatacakmış…
İyi de kardeşim bu nasıl iş?
Hani İyi Parti ülkeyi kurtaracak, Akşener Türkiye’ye “iyi” gelecekti?
Hani nerede o “Demir Leydi’nin topuk sesleri”?
Ses seda yok, kendini eve kapatmış bir Meral Hanım var. Üstelik bırakın Türkiye’yi iyileştirmeyi, İyi Partilileri hasta ediyor. O esip gürlemelerden eser yok.
TİKA’yı kapatacağım TRT’yi satacağım diyordu ama bu gidişle kendi partisinin kapısına kilit vurulacak, milletvekilleri çalacak kapı arayacak.
CHP’de de var bir büyük çalkantı. Sorun genel başkanlıkmış gibi görünmesine rağmen daha derin oysa. Yapısal ve zihinsel… Şimdi bir de buna psikoloji eklendi. “Terk edilme sendromu” diye bir sorunu var artık CHP ve İyi Parti’nin.
Türk siyasi tarihini yazanlar 24 Haziran seçimlerinin kaydını aşağı yukarı şöyle tutacaklar: “Seçimleri kaybeden muhalefet parti liderleri ve cumhurbaşkanı adayları, kendilerine oy ve gönül veren seçmenlerine büyük bir hayal kırıklığı yaşattı.
Seçim gecesi CHP yöneticileri halkın karşısına çıkıp iki çift kelam etmedi. İddialı aday Muharrem İnce resmen sırra kadem bastı. Oy verenler perişan oldu, aralarında halisünasyon görenler, depresyona düşenler oldu.
İyi Parti’de benzer bir psikolojik durum yaşandı. Partiyi kendine göre biçimlendiren ama seçimlerde partinin de gerisine düşen Meral Akşener seçim hezimetinden bir ay sonra İP elbisesini çıkarıp bir kenara fırlattı. İyi Parti de bir daha iflah olmadı.
İnce’ye bakıp CHP’ye, Akşener’e bakıp İP’e umut bağlayan seçmenin yaşadığı terk edilme, aldatılma duygusu ve yaşadığı güven bunalımı uzun yıllar aşılamadı…”