Ağzı bol laf yapan ve Tayyib Bey, '1 kadeh içse, rahatlar...' kabilinden laflar bile edebilen aşırı 'rakıcı bir laik' kişi, son videolarından birinde, 'Onlar Arablara yalakalık yapmak için, 'Gazze- Filistin!..' diye söylenip dursunlar, biz kendi şarkımızı söyleyelim..' kabilinden laflar ediyordu..
Evet, onlar için, Gazze- Filistin ve diğer Müslüman coğrafyalarındaki Müslümanlar ve hangi dinden olursa olsun mazlumlar/ zulüm görenler hakkında konuşmak, hemen 'Arablara yalakalık' oluverir de; kendileri kime veya kimlere 'perestij' edercesine, / taparcasına nasıl bağlandıklarını göstermek için, sionist İsrail rejimi ve onun da arkasındaki- -başta Amerika ve Avrupa'daki emperyalist şeytanî güçlerin Gazze'de sergiledikleri ve dünyanın çeşitli şehirlerinde, Müslüman olmayan yüzbinleri, milyonların bile, tahammül edemeyip dev protesto gösterileri tertiplemeye sevk eden barbarlık karşısında tek kelime etmezler..
*
Siz o taifeden hiç, Avrupa'daki keferelerin akılsızlıklarının ve Müslümanlara olan kinlerinin sınır tanımazlığını yansıtan 'Kur'an yakmak' şeklindeki zındıklıklar konusunda bir kelime olsun, duydunuz mu? Çünkü bu gibileri, fikir babaları olanlardan Tevfik Fikret'in, 120 sene öncelerde, Kur'an için, 'Yırtılır bir gün, maktel-i fikr olan sahifelerin..' gibi mısralarındaki önsezili yorumların gerçekleştiğinden memnun ve mesrûr vaziyetteler..
Yarım asır öncelerde, T. Fikret'in Rumeli Hisarı'ndaki 'Âşiyân'ına gittiğimde, orayı, Fikret'in ölümünden 1 sene sonralarda, 1919'da ziyaret edenlerden, sonraların ünlü bir isminin ziyaret ettiğini anlamıştım. O kişi, isminin – imzasının önüne, 'Perestişkârân-ı Fikret adına.. (Fikret'e tapanlar adına)' notunu koymak ihtiyacını hissetmişti. Ve aynen öyle olduğunu da sonraları ispatlamıştı.
*
Bugünlerde, dünyanın çeşitli yerlerinde sionist İsrail rejiminin sergilediği son barbarlığı protestolar arttıkça, dünyada, 'insan hak ve özgürlüklerinden yana olduklarını' söyleyen mâlum çevreler de, 'İsrail aleyhindeki propagandalara derhal yasak konulmalıdır, onlar anti-semitik çevrelerin sözcüleridir, anti-semitizm ise, uluslararası hukukta insanlık suçudur..' diyorlar.
Bu cümleden olmak üzere, Amerikan Kongresi'nde Michigan temsilcisi olarak bulunan Râşide Tlaib'ın şimdi, hattâ parlamenterlik sıfatının sonlandırılıp Kongre'den atılması yolunda talepler giderek yükseliyor.. Temsilcilerden Derrick Van Orden, 'Rashida Tlaib' için, 'O artık bu bedene (Amerikan sosyal bünyesine) aid değil..' diye feryad ediyor.. Michigan Başsavcısı Dana Nessel ise, Rashida Tlaib'den, 'İsrail -Hamas çatışmasıyla ilgili açıklamalarını geri alması' çağrısında bulundu..
Tlaib ise, 'kendisinin, insanlıktan çıkarılmayacağını, Gazze'de sivil ölümler 10.000'i aşarken, benim susturulmaya çalışmam utanç verici.." diye haykırıyordu.
Amerika, ne kadar bir 'Hür Dünya lideri' değil mi? O kadar ki, 'haham' da olan olan bir Yahudi hanım bile, dün, Amerikan Başkanı Biden karşısında, 'Gazze'de Ateş-Kes'i sağlayın!.' diye feryad edince, Biden'ın etrafını çevirmiş yüzlerce kişi tarafından neredeyse linç ediliyordu ve Biden da anlaşılmaz birkaç kelime mırıldanmak ve tebessümle yetindi.
*
Ama, hele de Hitler sonrasında, Almanya'da bir tabu olan 'anti-semitizm' korkulukları yıkıldığından ve Hitler'in yüzünün ak edildiğini haykıranlar yükseliyormuş..
İlginçtir, Fransa da, 'anti-semitik duyguları tahrik ediyor..' gerekçesiyle, Gazze'deki o korkunç bombardımanları protesto gösterilerine yasaklar getiriliyor.
Sadece Fransa'da değil, hattâ Hindistan'da bile Başbakan Mudi, 300 milyona yakın Hind Müslümanlarının protestolarına engeller koyuyor; Hamas'ı, 'terörist bir grup' olarak niteleyen bizdeki bir siyasî liderin ağzıyla suçlayarak..
Ama, 'Biz Yahudiler'e acınacak bir toplum olarak bakmaya şartlandırılmışız..' diye uyananlar da var.
*
Böyle bu tartışmalar devam ederken, bizim tv ekranlarında ise, ortada sanılan bazı akademisyenlerin bile, kendilerinden beklenmeyen bir şekilde, 'Amerika, Avrupa ve İsrail bahane edilerek, aman, Batı değerlerini yıpratmayalım..' diye kaygılarını dile getirmeleri yok mu; işte bu sözler tadından yenilmiyor..