Suriye'de son derece kritik ve bir o kadar da enteresan bir süreç yaşanıyor.
Terörle mücadele başta birçok meselenin sıkıştığı coğrafyada yeni bir devlet kuruluyor, yeni bir hükümet teşkil ediliyor, terörün son nefesini vereceği bir ortam oluşturulmaya çalışılıyor.
Tüm bunlar yaşanırken sürecin sonunda nelerin olacağı da merakla bekleniyor.
Bir saha okuması yaptığımızda ortaya çıkan sonuç bize daha aşılması gereken çok ciddi engellerin olduğunu gösteriyor.
İşte bunlardan birkaçı;
Suriye Anayasası...
Suriye Anayasası Türkiye'nin uzun süredir peşinde koştuğu bir konu.
İşin esasını belirleme adına önemli.
Bu anlamda Esad döneminde Türkiye'nin gayretleriyle konu BM'ye taşınmış ve Cenevre de 150 kişiden oluşan bir Anayasa yazma komisyonu kurulmuştu.
Ancak engellemeler nedeniyle sonuç çıkmamıştı.
Şimdi o süreç yeniden başlıyor.
Ancak bu işin üç yıl süreceği söyleniyor.
Yani yazma işinin tamamlanacağı tarih 2028.
Tam da Türkiye'de seçim sürecinin işlediği tarih.
Tesadüf müdür bilinmez ama üzerinde durmakta fayda var.
Üç Yıl Çok Uzun Bir Süre...
Bence öyle.
Ya sizce?
Üç yılda anayasa mı yazılır!
Kâinatın kuruluşunu yazmıyorsun, sonuçta yazdığın bir anayasa.
Üstelik elde mevcut bir metin de var. Üzerinde gerekli oynamaları yapar kısa sürede "yenisi budur" der süreci sonlandırırsın.
Böylesi bir meselede işin bu denli uzaması doğrusu beni işkillendiriyor.
Bu işin riski şu...
Varsayalım sürecin sonunda ortaya enteresan bir sonuç çıktı ve anayasada Suriye'nin kuzeyinde özerk ya da farklı bir isimle anılan bölge oluşturuldu.
Ne diyeceğiz verilen onca mücadeleye.
Geçen süre kaybını, verilen mücadeleye karşı bu yapılanı kim nasıl açıklar.
Bence bu durum sorgulanmalı.
Neticede anayasa dediğin kul yapımı yazılı bir metin.
Bunu oluşturmak için uzaydan bir şeyler getirmeye, Suriye'yi yeniden keşfetmeye gerek yok.
Ne yapılacağı belli.
Hemen yazıma girer kaos ortamını sonlandırılırsın, bu iş olur biter.
İnşallah süreç süratlenir.
Gelelim bir diğer hususa...
Terörle Mücadele...
Bu konuda da ilginç bir sürecin içindeyiz.
Saha sıkıştı.
Teli Rıfat ile başlayan Mümbiç ile devam eden başarılı süreç kesintiye uğradı.
Akıp giden mücadele Fırat'ın doğusuna aktarılamadı ve bir bekleme dönemine girildi.
Beklemenin nedenleri için çok şey söylendi.
Amerikan seçimleri, İmralı'nın yapacağı açıklama bekleme sebepleri için duyduklarımızdan sadece birkaçıydı.
Bugün geldiğimiz nokta itibarıyla Amerikan seçimleri bitti.
Geriye bir tek İmralı çağrısı kaldı.
Bu çağrı için DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan şöyle dedi;
"PKK lideri Öcalan önümüzdeki günlerde 'tarihi bir çağrı yapmaya hazırlanıyor."
Eee Hadi Artık...
Şimdiye kadar çoktan yapılması gereken çağrı belli ki bir süre daha oyalanacak.
Açıklamadan anladığım bu.
Üstelik kurulan cümlenin ucu o kadar açık ki...
Yapılacak olan açıklamaya gelince...
Bu açıklama neyi bekler, neden yapılmaz anlamış değilim.
Gecikme söylentilere sebep olunca bir 15 Şubat fantezisi yaratıldı, tarih yaklaşınca da Bakırhan üzerinden yeni bir sürecin kapısı aralandı.
Merak ettiğim soru şu.
Bu açıklamada ne söyleneceği belli.
O halde neden hala bekliyorsunuz.
Çıkar yaparsın açıklamayı bütün tartışmaları bitirir süreci sonlandırırsın.
Ama yapmıyorsunuz...
Benden Söylemesi...
Bütün bunları neden yazıyorum.
Tüm bu saydıklarım Suriye'de bir kaos dönemi yaşandığını gösteriyor.
Bu kaosu bitirmenin yolu terörle mücadeleye bir an önce kaldığı yerden ve olanca hızıyla tekrar başlamaktır.
Bölge, özellikle de Suriye kaos kaldırmaz. Bölgede yaşananlar sürüncemeyi kabul etmez.
Dolayısıyla bir an önce sonuca gitmeli bir an önce sahada sonuç getirecek tedbirler alınmalıdır. Aksi taktirde bütün mücadeleyi çöpe atarız.
. Bunun en yakın göstergesi son günlerde Humus ve Mümbiç'te yaşanan terör saldırıları.
Eğer bu tür saldırıların devamı gelmesin istiyorsak ya süreci hızlandırmalı ya da operasyon ve harekatlara derhal başlanmasını sağlamalıyız.