Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul'un fethinin kutlandığı Yenikapı'daki muhteşem törende yaptığı konuşmada, 563 yıllık hesaplaşmanın hâlâ bitmediğini söyledi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de İstanbul'un fethinin 563. yıldönümünü dolayısıyla yayımlandığı mesajda, “Bugünkü sancılı olayların esasen 563 yıllık bir mâzisi, 563 yıllık bir gerekçesi vardır” diyerek Cumhurbaşkanı Erdoğan’la aynı hususa dikkat çekti.
563 yıllık bir hesaplaşma, 563 yıllık bir mâzi… Tarihi, “Şu şunu yapmış bu bunu… Şu şunu demiş bu bunu…” kabîlinden dedikodu silsilesi olarak görmeyenler iki liderin ne demek istediğini anlayacaktır. Anlama güçlüğü çekenlere ise bir yönetmen ve bir öğretim üyesinin zincirden boşalırcasına İstanbul’un fethiyle ilgili sarf ettikleri sözler yardımcı olacaktır.
Film yönetmeni Mustafa Altıoklar tweet'lemiş: “İki dandik takayı Haliç'in uysal sularından geçirip, topu topu Avcılar kadar bir üvey kasabayı gasp etmeyi fetih diye kutlayan aptal; elbette bilmezsin; senin Ecdad-ı Osman'ın yalvararak haçlıya teslim ettiği İstanbul'u, Mustafa Kemal'in ölümüne kavgasıyla kurtardığını ve elbette bilemezsin, sana hayatın estetiğini yaşamayı önerdiğini.”
Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Veteriner Fakültesi öğretim üyesi Erbay Bardakçıoğlu tweet'lemiş: “Bugün muhteşem bir uygarlık olan Doğu Roma İmparatorluğu’nun başkenti Konstantinopolis’in barbar ve bağnaz bir kabile tarafından işgalinin yıldönümü.”
Altıoklar, gelen tepkiler üzerine tweet'leri silmiş. Bardakçıoğlu ise hesabını kitlemiş!
Bu lâkırdıların içeriğine girmek lüzumsuz, neresini düzelteceksin! Parçaya değil bütüne bakmak derdim. Derine, bunların çocuklarına inmek gerekiyor!..
Kin ve nefret söylemlerini okuyunca insan, Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu’nun “Aydınlık Savaşçıları -Moro Destanı-” adlı eserinde sorduğu soruyu sormadan edemiyor: “Nerde o dağ gibi insanlar / Nasıl doğdu bu fareler.”
Sorduğu soruya Mütefekkir Mirzabeyoğlu mezkûr eserinin başında cevabını vermiş:
“Kurtuluş Savaşıyla kurtardıklarımız
birlik oldu birlikte savaştıklarımızla
-bedeli ihanet oldu kanımızın-
kara bir bulut gibi
kapkara düşünceyle
-kiralık düşünceleriyle-
“giydiler çıkardıkları çizmeleri”
emperyalistlerin.
-efendi olma hevesiyle
silahları bize döndü-"
Zamanında Can Dündar Milliyet Gazetesi’nde Mustafa Kemal’in İngiliz elçisine, “Cumhuriyeti beraber kurduk” dediğini yazmış yine Milliyet’te İngiliz Büyükelçisi Sir Percy Loraine’nin hatıratında yayımladığı Mustafa Kemal hakkındaki raporundaki şu ifadelere yer vermişti: “Atatürk’ün şahsına dikkat gösterilmelidir. Dört yıl kadar önce Türk politikasına İngiliz taraftarı bir veçhe veren O’dur.”
Can Dündar’ın Atatürkçülüğü’nden şüphe etmeyeceğimize göre…
Cumhuriyet’in kuruluşunda düşman olarak Müslüman Anadolu halkının ruh kökü belirlendiğine göre…
Bu düşmanlık lâyıkıyla yerine getirildiğine göre…
Taşlar yerine oturuyor mu!
Altıoklar’dan, Bardakçıoğlu’ndan bu topraklarda binlerce var. Mevcut Batıcı eğitim sistemiyle de yetişmeye devam edecek. Çocuğunuzun okusun adam olsun diye verdiğiniz okul çocuğunuzu sizin inancınıza düşman olarak yetiştirip teslim ediyor! Bu vahamet nereye kadar devam edecek?
TÜRGEV’in olağan kurulunda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın şu sözleri eğitimdeki vahametin devam etmeyeceğinin göstergesi: “Yeni dönemi okul yapmaktan ziyade, okul müfredatının içeriğine yoğunlaşma dönemi olarak ilan ettik. Kendini, maddi ve manevi ilimler konusunda iyi yetiştirmiş gençlerimiz elbette var. Yeterli mi? Değil. Bu sayının artması lazım.”
Müslüman Anadolu halkının ruh köküne nispetle hazırlanacak müfredat bizleri Altoklar’dan kurtaracaktır! Yeni Türkiye’ye de bu yakışır…