Safranbolu, geleneksel mimari yapısıyla bugün Türkiye’nin en gözde tarihi ilçelerinden biridir. Osmanlı mimarisinin günümüze sarkan orijinal ve otantik ahşap evleriyle bir ‘müze kent’ konumunda ama aynı biçimde içinde hala yaşanıyor olmasıyla da altında akan sularıyla hayatın devam ettiği yaşayan bir yerleşim mekanıdır. UNESCO’nun da girişimiyle 1994’te ‘Dünya Miras Kenti’ kapsamına alınmıştır. İşte Safranbolu’nun bu mimari özellikleri ve Süha Arın’ın 1970’lerde gerçekleştirdiği Safranbolu’da Zaman belgeseli, bu tarihi ilçede bir belgesel film festivali fikrini doğurmuş ve 12 yıldır devam eden ‘Altın Safran Belgesel Film Festivali’ni başlatagelmiştir.
***
Bu yıl 21-23 Eylül tarihlerinde festivalin 13’üncüsü düzenlenecek. Safranbolu Belediyesi tarafından uluslararası olarak düzenlenen ve son katılım tarihi 31 Ağustos olan festivalde seçme belgesel yapımların ve yan etkinliklerin yer alması bekleniyor. Her yıl Safranbolu’ya ait farklı bir temanın yan konu olarak belirlendiği festivalin bu yılki yan konusu ‘Safranbolu’da ahşap işçiliği ve ahşap kullanımı.’ Belgesel sinemanın çok değişik türleri arasında düzenlendiği mekana dair bir temanın seçilmesi faaliyeti daha da anlamlı kılmaktadır.
Yan etkinlikler çerçevesinde bu yıl Mahmut Karatoprak’ın “Tahtaların Pozu” başlıklı sergisi yer alacak, ayrıca Safranbolu konaklarını bugünlere dek yaşatan ahşap ustalarının tecrübelerini ortaya koydukları “Ahşabın Ruhu” başlıklı bir söyleşi gerçekleştirilecektir. Festivalin açılışı, yine Süha Arın’ın 1970’lerdeki bir başka çalışması olan ve orman kadın işçilerinin hayatından kesitler taşıyan Tahtacı Fatma adlı belgesel çalışmasıyla yapılacaktır. Ustanın diğer belgeselleri de festival boyunca değişik noktalarda yapılacaktır. Yarışmaya katılan filmler ön elemeden geçirildikten sonra ilk ona kalan eserler Safranbolu’nun değişik yerlerindeki gösterim mekanlarında seyirci karşısına çıkacaktır. Festivalle ilgili ayrıntılı bilgi altinsafran.com sitesinden edinilebilir.
Kısa film gibi uzun metrajdan farklı özellikler sergileyen belgesel filmin diğer ikisinden en önemli farkı kurmaca olmamasında yatmaktadır. Ancak dramatik belgesel dediğimiz yaklaşımlı kurmaca olgusu da zaman zaman belgesel film formatına yedirilmektedir. Belgeselin toplumsal hafızaya katkısı, bilindiği gibi, tartışmasızdır. Topluma ve tabiata bir ayna tutma işlevini yüklendiği gibi belli sorunları işlemesiyle de yorumlu ve eleştirel dediğimiz bir yapıya da bürünebilmektedir. Kısa ve orta metrajlı belgesel çalışmaların yanında uzun metrajlı belgeseller de bu türün önemli örnekleri arasında yer almakta, kimi zaman ticari gösterim ağına çıkma fırsatını yakalamaktadırlar.