Hey gençler! Dünya sinemasının en prestijli ödüllerinden biri olan Altın Palmiye’yi kazanan Nuri Bilge Ceylan, başarısını bir partiyle kutlamak yerine, ödül gecesinin akabinde Amsterdam’daki müzeleri gezme planları yapıyordu.
Altın Palmiye ışıl ışıl bir ödül, bakınca gözleriniz kamaşıyor ve çok ağır! Törenden sonra Nuri Bilge Ceylan’ın üzerine hücum eden kameraman ordusu konuşurken elinde sürekli ödülünü tutmasını talep etmiş, bu yüzden kolları kopmuş!
Ama daha uzun süre bu ödülü kaldırıp göstermesi gerek ki onu adadığı Türkiye’nin gençleri feyz alabilsin, onun izinden gidebilsin. Ama tarzını taklit ederek değil yaratıcılığından ilham alarak, amacına nasıl ulaştığını öğrenip örnek alarak. Festivallere seçme yaparken ve başka vesilelerle Türkiye’de çekilen filmlerin çoğunu izliyorum... Bilinçsiz ve kontrolsüz bir NBC özentisi gözlemliyorum. Sanki uzun planlardan oluşan durağan bir sinema dili varmış da herkes bunu yapabilirmiş gibi! Oysa onun birikimi ve macerası çok farklı, hem kendini sürekli besliyor ve geliştiriyor hem de ticari zekası var. Sinema dünyasını kendine hayran bırakan biçemini yaratırken bir yandan da istediği gibi üretim yapmasını sağlayacak ekonomik koşulları oluşturmayı herkes beceremez.
NBC sinemasının kodları
Gençler hem o biçemi ders gibi çalışmalı hem de kodlarını çözseler bile kendi kişiliklerine ve öykülerine uyan tarzı bulmaya gayret etmeli. Çünkü NBC sinemasının alamet-i farikası bu: Bir plan izleyince bile kimin filmi olduğunu anlarsınız!
Nuri Bilge Ceylan, yıllardır Avrupa’nın önde gelen yapım ve dağıtım şirketleriyle ortaklıklar kuruyor; Türkiye’nin en başarılı yapımcılarından Zeynep Özbatur Atakan ile çalışıyor; Film Destekleme Kurulu’ndan, Eurimages fonundan yüksek meblağlar alıyor... Ama mesleğe öyle başlamadı. 20 yıl önce kısa filmi “Koza”yı yapmış bir genç sinemacıydı! Onunla başladı ödüllerini toplamaya ve buraya kadar tırmandı.
Ben bu satırları yazarken Nuri Bilge Ceylan, Amsterdam’daki Van Gogh Müzesi’ni, vakit kalırsa Rijksmuseum’u bir kez daha gezmek için Rotterdam’dan Amsterdam’a doğru yol alıyordu.
Ayağımızın tozuyla Cannes’dan Kırmızı Lale Festivali’ne geldik. Yol boyu Mehmet Eryılmaz ile müze gezme planları yaptılar... Ardından Rijksmuseum’u da bir daha ziyaret edeceklerdi... Bugün de bir ustalık dersi veriyor, sınıf çoktan dolmuş taşmış!
Önceki akşam Altın Palmiye aldım diye “partilemiyor”, zaten gayet iyi bildiği Flaman resmini bir kez daha etüd ediyor, çılgınlığın eşiğindeki ruhunu tuvallerine geniş fırça darbeleri ve kendi prizmasından süzülmüş renklerle vuran Van Gogh’un müzesini geziyor... Bilmem anlatabildim mi gençler?
Ustalık dersini aldım
Serbest bir Çehov uyarlamaları kolajı olan ama yer yer Şekspiryen bir havaya bürünen “Kış Uykusu”nu izleyince NBC referanslarının zenginliğini de bir daha hatırlatmalı dedim: “Koza”dan beri sinemasında bulunan Bergmanvari kadın erkek ilişkilerinin, doğrudan Tarkovski’ye gönderme yapmak mümkün olsa da bütün eski SSCB ülkeleri sinemalarında doruğa ulaşan sinematografinin, Çehovyen bir hüzünle Gogolvari bir mizahın Anadolu toprağıyla harmanlanmış bileşimi var bu sinemada.
“Kış Uykusu”nun kahramanı Aydın’ın karakterinde ismini bile verebileceğim Türkiye’den tanınmış simalar buldum. Ama NBC, bunca referansı çok da ‘yerli’leştirmeye çalışmadan kişiselleştirilmiş ve sinema diline yedirmiş olduğu için de dünyanın her kültüründen gelen kişiye hitap edebilecek kadar evrensel bir niteliğe sahip. Bir de bu filmdeki gibi insana dair eleştirisini dürüstçe ve mizahla yansıtmak ona çok daha fazla yakışıyor. Bana kalırsa “Üç Maymun”daki ataerkil yargılayıcılığını, “Bir Zamanlar Anadolu’da”ki kentli aydının taşraya sinik yaklaşımını restore ediyor “Kış Uykusu”.
Haneke imzalılar dışında hem FIPRESCI Ödülünü hem Altın Palmiye’yi alacak kadar üzerinde birleşilen fazla film çıkmaz Cannes’da... Hele üç saatten uzun olacak süresi ve kimse bundan yakınmayacak! “Kış Uykusu”nda o sürenin nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz bile! Ustalık dersini filmden aldım, ama konuşmasını da merakla bekliyorum.
Kırmızı Lale Film Festivali başladı
Uzun metrajlı, belgesel ve kısa filmlerden oluşan 32 Türk filminin izleyiciyle buluşacağı 2. Kırmızı Lale Film Festivali Rotterdam’da başladı. Cannes Film Festivali’nde ‘Kış Uykusu’ ile Altın Palmiye kazanan Nuri Bilge Ceylan da ayağının tozuyla Rotterdam’da aldı soluğu. Festivalin açılışında sinema sanatçısı Fatma Girik’e “Yaşam Boyu Başarı Ödülü” verildi.