Alman Parlamentosu’nun resmi yayın organı Des Parlament,Türkiye’deki halk oylaması sürecine olumsuz etki oluşturmak,evet oylarını etkilemek için harekete geçti.
Türkiye gibi önemli bir müttefikinin resmi kişilerinin;Almanya’da toplantı yapması, referandum süreci ile bağlı Almanya’daki Türk vatandaşlarının oylarını etkilemekve onlarıanlamak için,düzenlemek istedikleri toplantılara engel olmaları, esasında Türkiye’nin nasıl bir süreç yaşadığınıvebu referandumun nasıl bir kader için gerekli olduğunu gayet net anlatmaktadır.
Des Parlament;“Boğazın Hasta Adamı”başlıklı yazı derç etmesi,Sevr haritasını yayınlaması ve Anadolu topraklarında Türklerin kadim yurtlarında Ermenistan ve Kürdistan kurguladıklarını ima eden bir anlam vardır. O da, Türkiye’yi engellemek!
Peki neden?
Almanya İkinci Dünya savaşı sonrası pek çok alandan itildiği,küresel aktörlüğünün sonlandığı bir tarihi gerçekle karşı karşıya kaldı.
Buna rağmen Türkiye’nin de bulunduğu coğrafyaya hep talip oldu. Ve hep Türkiye’ye “kendi patronajındakiülke”gözüyle baktı. Alman vakıflarının;Türkiye ve Türkiye’nin doğal tarihi hinterlandındaki ülkelere yönelik ürettiği projelere ve ayırdığı paralara baktığımızda,Türkiye’nin Almanya için ne anlama geldiğini anlayabiliyoruz.
Bugün bile Türkiye’nin akrabalık bağları olan ülkelerde destekledikleri STK ve projeleri,gözden geçirmemiz yeterli kalmaktadır.
En fazla para ayıran devlettir Almanya! Tüm muhalif güçleri barındırma konusunda,kendine hedef belirlediği aşikardır.
Ülkesine muhalif olan kim varsa,Almanya ona zemin açmada hiç tereddüt etmemektedir.
İlk bakışta;sanki demokratik enstitülerin çalışması için gayret gösterdiği imajını yansıtmaktadır. Lakin derinden analiz ettiğimizde anlıyoruz ki;Almanya,vakıflar üzerinden derin Alman Devleti’nin hedefleri için projeler üretmekte ve esasen enerji projelerinde boy gösterme çabasındadır.
Kafkasya,Rusya,Türkiye,Orta Doğu’daki tüm eylemleri,bunun göstergesidir.
Dergi ve gazetelerini de,bu yolda araç olarak kullanmaktadır.
DerSpiegel’in kapakları bile,bu baskı unsuru gibi devreye sokuluyor,bastırıyor ve sonuç olarak istediğini,bu baskılarla elde ediyor.
Türkiye’ye gelince;Türkiye,Almanya’nın göz diktiği hinterlandın doğal patronudur. Almanya;uzun yıllar eski Türkiye modeliyle yürütülen,durumdan memnun idi. O zaman dost ve müttefik pozlarını sık sık gösterirdi.
O güne kadar ki;Türkiye üzerine çizilmiş elbiseyi çıkarmaya karar verdi,bu böyle devam etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’la birlikte Türkiye giderek güçlenme ve milli çıkarlar konseptini getirmeye başladığı günden itibaren Almanya,hem Erdoğan hem de onun zihniyetine ortak olan Türkiye’ye karşı tavırlar sergilemeye başladı.
Esasında Des Parlament’in “Boğazın Hasta Adamı”yazısı,dolaylı itiraftır.
Türkiye’nin;Osmanlı mefkuresine sahip olduğunu gördüklerinin,bundan rahatsız olduklarının ve bunu engelleyeceklerinin ilanıdır.
Ayrıca Almanya,İkinci Dünya Savaşı sonrası,Birleşik Krallık ve ABD tarafından elinden alınmış gücüne geri dönüş sağlamak istiyor. Haliylebu coğrafyaya talipliği ondandır. Türkiye’nin kendi çıkarları doğrultusundaki tutumu,Almanya için hedefe gitme yolunda önemli engeldir. Türkiye’ye sınırları zorlayan,hatsiz tavrının altında yatan da budur. PKK güçlerini desteklemesinin altında yatan niyet de budur!
Şimdi referandumla birlikte “Evet”kararı çıkarsa,Almanya’nın önümüzdeki yüz sene için planlarınınolumsuz etkileneceğinibilmektedir. Koskoca devletin Cumhurbaşkanı’na telekonferansla katılmasına engel olmak,Bakanlarının referandum sürecini anlatmak için Almanya’daki Türklerle görüşmek istemesinin önünü kesmenin nedeni budur!
Yeni yüz yıl,yeni aktörleri siyasi aklın,bilek gücünün ve coğrafyanın tamamındaki sosyolojik varlığı üzerinden belirlenecektir. Suriye’deki varlığı ile Türkiye yeni sürecin esas aktörlerinden olacağı aşikardır. Almanya bu durumu arzu etmiyor ve elinden geleni yapacak ki,bunu engellesin. Evet,işte o nedenle bu referandumdan güçlü Türkiye olarak çıkmamız şarttır. Evet,onun için sistem tıkanıklığının önünü açmamız ve iplerin milli iradeye teslim edilmesi şarttır. Bilmem anlatabildim mi?