Açık konuşalım. Almanya'nın 15 Temmuz'dan bu yana Türkiye ile ilgili olarak izlediği politikanın iki dost ülke ilişkilerine sığar bir tarafı yok. Başka bir şey yapıyor Almanya.
Bir şeyin cezasını kesmeye çalışıyor. Bir çizgi çizmiş durumda. Çizginin bir tarafında kalan herkese kapıyı açıyor. Asker, diplomat, savcı, gazeteci. Diğer tarafta kalan herkese yasaklar koyuyor. Vatandaş. Milletvekili, bakan ve bir adım ötesinde de Cumhurbaşkanı. Eğer darbeyle ilgisi varsa, Almanya kol kanat geriyor. Darbeye karşıysa suçlu muamelesi yapıyor. Bu kadar tutumunu hoyratça ortaya koyduğuna göre, gemileri yakıyor mu Almanya? Sözün özü, darbecilerden yana bu kadar açık bir tutum alan Almanya, anlaşılan, 15 Temmuz çizgisinin darbecilerden yana olan tarafında duruyor. Görünen o. Peki, çizginin darbe karşıtı tarafında olan aktörlerine bu kadar aleni yasaklar getiren Almanya, 15 Temmuz'un neresinde duruyor?
Darbenin başarısızlığına uğramasından hayal kırıklığı mı yaşıyor Almanya? Eğer bu sorunun yanıtı "hayır" ise, neden darbeye destek Almanya' NRin desteği için gereken kriter oluyor?
Bu iki, çok basit soruyu yanıtlaması gerekiyor Almanya'nın. Tabi bu tablo sadece Almanya için değil, başta Avusturya ve Hollanda olmak üzere diğer Avrupa Birliği üyesi ülkeler için de geçerli. 15 Temmuz'da darbecilerin başarısız olmasının hıncını mı çıkarıyorsunuz?
16 Nisan referandumu öncesinde Avrupa ülkelerinden ardı ardına yasak haberleri geliyor. Önde gelen Türk bakanların katılımıyla gerçekleşmesi planlanan salon toplantıları birbiri ardına yasaklanıyor. Yasaklama kararında da top yerel yöneticilere atılıyor. Sözkonusu yerel yöneticiler de bu yöndeki haberleri şaşkınlıkla karşılıyorlar. Çünkü haberleri yok. Bu kararları Avrupa Birliği ülkelerinin ortaklaşa aldıklarını ve şimdilik sadece Almanya'nın açık oynadığı, onun açtığı yoldan da sırasıyla Hollanda ve Avusturya'nın geçtiği hissiyatındayım. Elimde somut bir veri YÖK. Ancak parçaları birleştirince ortaya çıkan tabloyu açıklayan tek hipotez bu.
Evet, tekrar edelim. Önce Almanya, ardından da Avrupa Birliği net bir şekilde açıklamak zorundadır. Soru aslında oldukça basit: "Avrupalı ülkeler, 15 Temmuz konusunda çizginin hangi tarafındasınız?"