Özlem Zengin ile birlikte hazırladığımız ve Pazar günleri Ülke TV ekranlarında yayınlanan İnce Fikir programında İdris Kardaş ile birlikte Mustafa Yeneroğlu konuğumuzdu. AK Parti İstanbul milletvekili olan Yeneroğlu Almanya doğumlu ve 40 yıllık ömrünün 39 yılı Almanya’da geçmiş bir hukukçu. Sivil toplumda çalışmış, dolayısıyla Almanya’daki Türk toplumunun sorun ve çözümlerine olduğu gibi Alman hukuk sistemine, siyaset iklimine ve toplumsal dinamiklerine de son derece hâkim. Asimile olmamış. Hatta “entegre” tanımını da sorunlu buluyor ve “entegrasyonda tek yönlü uyum vardır, biz karşılıklı etkileşimi savunmalıyız” diyor. Dün Cumhuriyet’te Cem Özdemir röportajını okuyunca daha iyi anlıyorsunuz bu ayrımı ve olumsuz sonuçlarını.
Dolaysıyla Yeşiller Partisi Eş Başkanı Özdemir’in ısrarını, Alman Parlamentosundan geçirilen ve 1915’e soykırım diyen yasayı ve olup biteni anlatabilecek en doğru isim Mustafa Yeneroğlu.
Dinlediklerimden çıkardığım çok önemli iki nokta var.
Bir: Almanya, 1915 olaylarını ve dolayısıyla tehcir dolayısıyla Ermenilerin yaşadığı acıları Türkiye’ye karşı araçsallaştırıyor. Amacı Erdoğan’ın şahsında Türkiye’yi köşeye sıkıştırmak ve mülteciler konusunda Türkiye’yi kendi menfaatlerini savunamaz hale sokmak.
İki: Alman Parlamentosunda Türkiye karşıtı bir blok var. Sol Parti başta olmak üzere Yeşiller Partisi hem milletvekilleri düzeyinde hem kurumsal olarak açıkça PKK’yı destekliyor.
Şöyle diyor Mustafa Yeneroğlu: “Alman Sol Parti PKK’yla doğrudan ilişki içinde. Yeşiller Partisi bunu HDP üzerinden yapıyor. AK Parti milletvekili adayı olarak seçimler öncesinde Almanya’da nereye gitsem karşımda Cem Özdemir’i buluyordum. Yeşiller Partisi ve Sol Parti milletvekilleri HDP için bizatihi çalışıyordu. Almanya Türkiye’ye “içişlerimize karışma” diyor ama parlamenterleri Türkiye iç siyasetinin içindeler. Üstelik militarist sol jargonla Türkiye düşmanlığı üzerine kurulu bir söylemle. Yeşiller Partisi “HDP’ye kayıtsız şartsız destek veriyoruz” açıklamasını resmi olarak yaptı. Alman Parlamentosu’nun dörtte birinden büyük bölümü halihazırda PKK ve siyasi uzantılarıyla işbirliği içindedir. PKK’nın barbarlığı, suçları ve HDP’lilerin suçlara iştirakiyle ilgili tek haber yoktur Almanya’da. TV programlarında PKK, terör saldırılarından olabildiğince uzak tutulur, terör örgütü olarak değil Kürt İşçi Partisi olarak anılır.”
1915 olaylarını soykırım olarak kabul eden ne ilk, ne tek ülke Almanya; 29. ülke. Bu ülkelerin hiçbiri bu kararı herhangi bir belgeye, tarihçiler komisyonuna ya da mahkeme kararına dayandırarak vermedi. Almanya ise araçsallaştırdığı Ermenilerin yanına Hıristiyan vurgusu da koyarak Almanya’da yükselen İslamofobiye ve aşırı sağa meze yaptı tarihi bir olayı.
Üstelik Türkiye ile her alanda güçlü ve köklü işbirlikleri ve en önemlisi Almanya’da üç milyon Türkiye’ye bağlı Türk kökenli nüfus varken? Türkiye’nin Almanya’ya olduğundan çok Almanya’nın Türkiye’ye ihtiyacı ortadayken?
Çünkü AB’nin mülteci politikaları Türkiye’nin stratejik önemini artıyor ama bunun gereğini yapmak istemiyor Almanya. Karşısında kendi menfaatlerini önceleyen bir Türkiye değil, muhtaç ve itaatkar bir Türkiye görmek istiyor.
Ama Türkiye’de değişen iradeyi, siyasetin milletin bu iradesinden neşet ettiğini görmemekte ısrar ettikçe daha çok bekler.
Son bir eğlencelik... Almanya’nın 1914’de Namibya’da 80 bin insanı açık talimatla ve elimine amacıyla öldürmesine dair soykırım yasa tasarısı 2007’den beri, sonuncusu 27 Mart olmak üzere beş kez gelmiş Alman Parlamentosuna. Hep reddedilmiş. Soykırım konusunda hassas Cem Özdemir’in Yeşiller’i ne yapmış dersiniz? Banko! Çekimser kalmış...