Merkezi Washington DC'de bulunan ve ABD bütçesinden pay alan Alman Marshall Fonu (GMF) Soğuk Savaş döneminde işlevini yerine getirmiş ve başlangıçta Batı Almanya'yı Atlantik sisteminde tutmak için farklı alanlarda birçok mali destekte bulunmuştu. Bonn'daki temsilciliği Demir Perde yıkıldıktan sonra kapanmadı ve genişlemeye başladı.
Almanya Başbakanı Willy Brandt, 1972'de Harvard'da yaptığı konuşmada GMF'nin kurulduğunu duyurdu ve bunun ABD-Avrupa işbirliğini ve karşılıklı anlayışı artırmaya yardımcı olacağını söyledi. Marshall yardımlarının 25. yılında kurulan fon, Almanya üzerinden Avrupa'daki ABD nüfuzunu artırmayı hedefleyen bir yapı aslında..
GMF'nin bugünkü misyonu şöyle ifade ediliyor. "Demokrasinin geleceği, güvenlik ve jeopolitik, ittifaklar ve Çin'in yükselişi, teknoloji ve inovasyon gibi başlıklar olmak üzere 21. yüzyılda transatlantik çıkarları için kritik konularda çalışmak"
Berlin, Brüksel, Ankara, Belgrad, Bükreş, Paris ve Varşova'da ofisleri bulunan GMF'nin Türkiye'de yaptırdığı araştırma ilginç sonuçlarıyla dikkatimizi çekti.
GMF'nin yaptırdığı araştırma 2022 Mart ayında 27 ilde gerçekleşmiş. Raporda Ankara ve AB arasındaki sorunlar sıralandıktan sonra bu sorunların çözümü için politika yapıcılara katkı sağlamak amacıyla araştırmanın detayları veriliyor.
2180 kişiyle yapılan araştırmada %78,5 kentli, %21,3 kırsal nüfus yer almış. Eğitim, yaş, istihdam gibi katılımcı dengesi Türkiye demografisine yaklaşık oranlar içeriyor.
Türkiye'nin en önemli iki ortak ülkesi (2 yanıtla) sorulduğunda, yanıt verenlerin %47,2'si Azerbaycan'dan derken, %18,8 ile Katar, %18.6 ile Rusya Federasyonu, %15,4 ile Almanya, %6,1 ile Pakistan, %6 ile ABD, %3,8 ile Çin takip ediyor.
Türkiye'nin çıkarlarına karşı en büyük tehdidi (2 yanıtla) sorulduğunda, yanıt verenlerin %58,3'ü ABD'yi, %31 ile Rusya'yı (2021'de %19 imiş), %29,4 ile İsrail, %10,4 ile Yunanistan, %8,2 ile Fransa, %5,8 ile Çin, %7,7 ile İngiltere karşımıza çıkıyor.
Türkiye'nin dünyada oynayabileceği en önemli iki rol sorulduğunda, 18-24 yaş arası ankete katılanların %67,1'i ekonomik olarak gelişmiş bir ülke olmasını tercih ederken, %36,2'si siyasi olarak güçlü bir ülke olmayı, %34,9'u askeri konularda etkili bir ülkeyi tercih ediyor. Başka ülke vatandaşlarının yaşamak isteyeceği bir ülke almak tercihi %28,5 çıkarken Türk Cumhuriyetlerine örnek olmak diyenler %12,4, Müslüman ülkelere örnek olmak diyenler ise %9,8 oranında çıkıyor. Bu soruda askeri konularda örnek olmak cevabı 2021 yılına göre ciddi bir artış gösterirken. Aynı soruda 18-24 yaş aralığının verdiği cevaplar genel yaş grubunun ortalamasına göre özellikle ekonomiyi öne çıkarması bakımından farklılık gösteriyor.
Türkiye'nin uluslararası konularda en çok hangi ülke veya ülkeler grubuyla işbirliği yapması gerektiği sorulduğunda, yanıt verenlerin %33,1'i AB ülkelerini, %24,6'sı Hiçbirini (2021'de %15,9'u) Türkiye'nin tek başına hareket etmesini isterken, %6,8'i Çin'i, %5,6'sı (2021 yılı %14,7'si)Rusya Federasyonu'nu tercih etmiştir. Ankete katılanların %4,7'si ABD'yi ve %4,9'u Rusya'yı (2021'de %5,6) tercih etmiş.
Bu soruya cevap veren 18-24 yaş grubu AB tercihini %44,4 olarak ciddi bir farkla belli etmiş. "Hiçbiri yalnız hareket etmelidir" diyen genel gruptaki %24,6'ya karşın %15,5'e düşmüş. Yani bu yaş düzeyi AB ile hareket etmeyi tercih etmiş.
Dünyadaki sorunların çözümünde söz sahibi olmasını istediğiniz ülkeler sorusuna ise %35,8 ile AB, %5,8 ile ABD (2021'de 12,9 imiş), %3,8 ile Rusya (2021'de 10,5 imiş), %6 ile Çin (2021'de %8,2 imiş), Hiçbiri iyi olmaz diyenlerin oranı ise %39,6 (2021'de %25 imiş)
Araştırma dış politika, güvenlik, Paris iklim anlaşması gibi Türkiye'nin güncel ve geleceğe dönük AB algısını ölçerken çıkan bulgular Türk halkının dünyadaki küresel gelişmeleri takip ettiğini de gösteriyor.
ABD, Rusya, Çin gibi küresel güçlerin itibar kaybı ve mevcut savaş atmosferindeki rolleri sanırım bu araştırmayı etkileyen en önemli faktör. 2022 Mart ayında küresel siyasetin başarısız aktörlerini fark eden Türk halkı kendisine en yakın partner olarak AB'yi görmekte. Ancak GMF'nin bu araştırma verisinde gençlerden ümitli olması bir gerçeği değiştirmiyor.
Evet, Türkiye'de gençler ekonomiyi önemsiyor ve AB ile işbirliği istiyor ancak bu vizyon Ankara'daki mevcut vizyonla aynı. Ankara her fırsatta AB ile ilişkileri merkeze alıyor. AB'den gelen yatırımcılar için uygun zemin hazır. Bunun yanı sıra AB'nin güvenliği için de Türkiye önemli bir partner.
Bugünlerde İsveç ve Finlandiya'nın Türkiye'nin güvenlik hassasiyetini önemsemesi ve terörizme karşı işbirliği yapması gerekiyor. Bu konuda AB'nin örnek olması gerek aday ülkelere.
Amerikalılar giderek yükselen ABD karşıtlığını birçok araştırmada görüyorlardı. Şimdi belli ki Rusya ve Çin'e karşı da tepkili bir Türkiye var. Bunun sebebi dünyayı felakete götüren politikaları birlikte sürdürmeleridir.
Türkiye, Ukrayna savaşında gösterdiği barışçı tutumla bölgenin yüz akı olmuş ve Batılı ülkelerin atamadığı adımları atmıştır. Ayrıca Türk halkı AB'nin ABD baskısında politika geliştirmekten yoksun olduğunun da farkında.
Bu araştırmanın elbette itiraz edilecek yanları mevcut ancak gençlerle ilgili kısımları kanaatimce önemli. Özellikle içerdeki politika yapıcılar içinde anlamlı bulgular içermekte.