Evvelâ mühim bir not: Bugün, 1864 Çerkez Sürgünü’nün 150’nci yıldönümü. Çarlık Rusya’sı ile savaşta şehit düşen atalarımı ve bütün Kafkasyalıları selamlıyorum. Soykırımda ve sürgün yollarında can veren atalarıma Rahmet-i Rahman diliyorum. O büyük felaketten sağ kurtulan atalarımı bağrına basan Osmanlı Devleti’ni hürmetle anıyorum. Bizi içlerine alan Anadolu, Suriye, Ürdün, Filistin, Bosna ve Kosova halklarına şükran sunuyorum. Atalarımın yurdu, hasretim Kafkasya’ya Cenâb-ı Hakk’tan hürriyet diliyorum. Yarım kalmış bir hesaptır Kafkasya.
***
Almanya Cumhurbaşkanı Joachim Gauck’a tepkiyi abarttılar diye bizim gazeteleri eleştirmiştim.
Demiştim ki: “Bizim camianın basınına bakarsak, Almanya ile bütün köprüleri atmamız gerekir. Böyle saçmalık olmaz. Orada ikibuçuk milyon vatandaşımızın yaşaması başta olmak üzere pek çok sebepten ötürü ilişkilerimizi mümkün mertebe iyi tutmamız gereken bir ülkeden bahsediyoruz.” (Star, 3 Mayıs 2014)
Ana akım Alman basınının Soma faciası ile ilgili yayınlarında Başbakan Erdoğan’a reva görülen inanılmaz hakaretlere bakıyorum da, bizim gazeteler sütten çıkmış ak kaşık gibi kalıyor.
Almanya’nın en ciddiyetsiz gazetesi Bild (Doğan Drubu’nun ortağı), herhalde ‘Biz seviyeyi onlardan fazla düşüremeyiz’ deyip, Hürriyet gazetesi yazarlarının makalelerine yer veriyor internet sitesinde.
Almanya’nın en ciddi gazetelerinden biri olarak bilinen Frankfurter Allgemeine ile Almanya’nın en ciddi haber-yorum dergisi olarak bilinen Der Spiegel dergisi de seviyeyi düşürdükçe düşürüyor.
Seviyesizlik yarışında ‘ciddi’ basın organları açık ara önde.
Frankfurter Allgemeine, Erdoğan için “Türkiye’nin Führer’i” (Türkiye’nin Hitler’i) diyor...
Der Spiegel dergisi, Erdoğan’a, güya Türkiye halkının tepkisine tercüman olarak, “Cehenneme git!” diye sesleniyor...
Müthiş bir hezeyan hali.
Başbakan Erdoğan’ın Soma faciasıyla ilgili bazı söz ve davranışlarının eleştiri konusu olması -hatta sert eleştiri konusu olması- tabiidir; fakat askerî darbelerle hesaplaşan, Kürtlere yönelik yasakları ve haksızlıkları bir bir ortadan kaldıran, cumhuriyet tarihinin en radikal demokratik reformlarına imza atan, Romanların dışlanmışlığına son veren, Alevilerle diyalog süreci başlatan, Hıristiyan azınlıkların gasp edilmiş vakıf mallarını onlara iade eden, Ermenilerin acılarını paylaşan Erdoğan’ı Hitler’e benzetebilmek için akıl ve insaftan tamamen nasipsiz olmak lazım.
Türkiye’ye Hürriyet gazetesinin penceresinden bakarak Erdoğan’ın “cehenneme gitmesini” isteyenler, yerine kimin gelmesini istediklerini de söylesinler bari.
Der Spiegel, Erdoğan’ın yerine liberal birini istiyormuş...
Tam olarak nasıl birini?
Tam olarak nasıl bir liberal?
İki çeşit liberalimiz var bizim: Demokratik açılım yolunda Erdoğan’ın yanında yer alıp “Bu iş Erdoğan’sız olmaz” diyen liberaller ve Erdoğan’a muhalefet yolunda totaliter derin devlet yapılanmalarını savunan, Kürt meselesinde barışçı çözüm sürecinden rahatsızlık duyan, sokaklarda şiddetin tırmanması için yırtınan liberaller.
Buyursun buradan yaksın Der Spiegel.
***
Başbakan Erdoğan, 24 Mayıs’ta Almanya’nın Köln şehrinde vatandaşlarımıza bir konuşma yapacak inşaallah.
Almanya’daki anti-Erdoğan lobisi bu programın iptal edilmesi için bir kampanya başlattı.
Federal Hükümet’in tavrı ne olacak diye merak ediyordum; Hükümet Sözcüsü Steffen Seibert’in dünkü açıklaması, Türkiye-Almanya ilişkilerinin iyi tutulmasında büyük fayda gören benim gibileri memnun eden şık bir açıklama oldu:
“Bizim için gerçekten de çok yakın ve önemli bir partner olan bir ülkenin başbakanı olarak Erdoğan, Almanya’da memnuniyetle konuk edilecektir.”