40 yıla yaklaşan meslek hayatımda medyanın envaiçeşit istismarına şahit oldum ama “ilke” diye diye bu kadar ilkesizleştirildiğini, tarafsız(!) yayınlarda yargısız infazlar yapıldığını hiç görmemiştim.
Habertürk yazar ve yorumcusu Nihal Bengisu Karaca, 14 Ocak’ta yaptığı sosyal medya paylaşımında, eski yazarımız Mehmet Metiner’in Star’dan kovulduğunu iddia etmişti.
Ciddi anlamda üslup problemi olan bu paylaşıma cevap vermeyi doğru bulmadım.
Ancak bu hanımefendi 27 Ocak’ta yayınladığı “ikinci bildiri”de bizi yine “malzeme” olarak kullanmış ve cevap vermemiş olmamızı, uçuk iddialarının ispatı olarak kabul etmişti!
Bunun üzerine, ismimizin daha fazla yıpratılmasını önlemek amacıyla, hakkımızdaki haddini aşan beyanlarını da sineye çekerek, iddialarına cevap verdim.
Gelin görün ki, bu hanımefendi susmak yerine; namluyu bana çevirmiş ve geç kaldığım(!) için “yazdıklarıma, medya ve siyaset camiasında kimsenin inanmayacağına” karar vermiş, hatta “bu açıklamamın grubumuzu aciz ve zayıf duruma düşürdüğünü” buyurmuş!
Bir dakika ya…
Siz kimsiniz? Hangi hakla insanlara karşı “tetikçi” vs. gibi fütursuz ithamlar yöneltiyor, kurumları kafanıza göre konumlandırıyor, hızınızı alamıyor; bazı kesimler adına ceza kesiyorsunuz? Medya ve siyaset dünyasını siz mi yönetiyorsunuz? Benim yazdıklarıma kimsenin inanmadığını, kurumumu aciz duruma düşürdüğümü nasıl anladınız?
Ben sizin fedainiz miyim ki, bir işaretinizle kavganızda yer alayım...
Ayrıca sürekli tekrarladığınız, “iktidar medyasının yeni merkezi” saçmalığına hangi “merkez”de karar verdiniz?
Siz nasıl bu kadar savruldunuz?
Birlikte defalarca bindiğimiz cumhurbaşkanlığı uçağından iyi tanıdığım bu hanımefendi hangi ara bu kadar değişti acaba?
Daha da ilginci, bu enfeksiyonlaşmanın “kurumsal” olduğu, geçen günkü Habertürk programında net olarak ortaya çıktı.
“Allah muhafaza” dedirten bir tarafsız(!) yayını, şok içinde izledik.
Cevap hakkını kullanmak için yayına bağlanan Hilal Kaplan’ı, daha sözlerinin başında susturdular. Sonra da hep birlikte üzerine çullanıp; acımasızca linç ettiler.
Aleyhinde kampanyalar düzenledikleri RTÜK, kendini yırtsa; sansürcülükte bunların yanına yaklaşamaz.
Türkiye’nin yanında olmayı, “iktidarın yanında olmak” olarak görenler; kendilerinin; kimlerle yan yana geldiğine hiç baktılar mı acaba?
İstediğiniz herkese, aklınıza gelen her şeyi söyleyecek ve söyleteceksiniz ama kendinize karşı en küçük eleştiriye tahammül etmeyecek, deneyeni; linç edeceksiniz!
Türkiye düşmanlarının her çeşidini kucaklayan ama Türk milletinin yanına hiç yaklaşmayan; marjinal tiplerle kurduğunuz tarafsız(!) dünyanızı kaygıyla izliyoruz.
Çünkü…
Emperyalistlere ve içimizdeki işbirlikçilerine karşı verilen istiklal mücadelesinde, “tarafsız” olmak; düşmanla müttefik olmaktır.