Beşiktaş, Şampiyonlar Ligi’nde Türk futbolunun gururu oldu. Öylesine olağanüstü bir başarı kazandı ki, ülke puanını bile artılara getirdi. Gruptan lider olarak çıkması oynamış olduğu futbolu taçlandırdı. Takım olarak Avrupa’nın üst düzey ekiplerinin görüntüsündeydi. O kadar sakin, kendinden emin başarıya koşabilme arzusu içinde oldu ki, karşısına Avrupa’dan hangi büyük takım gelirse gelsin, grubunda saf dışı bıraktı. Umarım bundan sonra oynayacağı Şampiyonlar Ligi maçında da kazanmaya azmetmiş, iyi futbol sergileyerek başarıdan başarıya koşar. Buna inanıyorum.
Dünya çapındaki Pepe’yi de kadrosuna katarak kazanma arzusunu üst seviyeye çıkartmıştır. Tecrübesiyle savunmayı öylesine iyi idare ediyor ki, kaleci Fabri’ye bile güven sağlıyor. Orta sahasında Atiba istikrar abidesi gibi her maçta olağanüstü futbol sergiliyor. Tolgay’a gelecek olursak; bana göre Beşiktaş’ın vazgeçilmez adamı oldu. Her yaptığı hareket, her attığı pas süper derecede güzellikteydi.
Ben Quaresma’nın Şampiyonlar Ligi’nde oynadığı maçları farklı güzellikte seyrediyorum. Kendine dönük futbol değil, takımı adına yapılması gerekenlerin en iyisini yapıyor. Babel ise çok önemli işler yapmayı arzu ediyor. Karşısındaki rakip kim olursa olsun ezip geçerken gol vuruşları da mükemmel derecede olağanüstüydü. Biraz şansı olsaydı, kaleye savurduğu top direkte patlamaz, gol olurdu. Ama onun oynadığı futbola her zaman takdirle karşılarım.
Cenk belki bu maçta gol atmadı. Ama Talisca’ya öylesine güzel bir gol pası verdi ki, “al-at” der gibiydi.
Son olarak Şenol Güneş’e ayrı bir paragraf açmak isterim. Bana göre Türk futbolunun başarılı fenomeni oldu. Takımın sahada ne kadar iyi uğraş veriyorsa, kazanma adına muhteşem koşular yapıyorsa, bunların hepsinde senin payın var Şenol Hocam. Ligimizde de zirveyi kovalarken, Şampiyonlar Ligi’ndeki hedefe koşuyor olman gerçekten Kartal’ı yüksek uçurmaya yetti de arttı bile.