ABD’de çılgın alışveriş sezonu başladı. Ailelerin bir araya gelip hindi yedikleri Şükran Günü, sasımın son perşembesidir. Ertesi gün olan cumadan, 25 Aralık Noel’e dek yaklaşık 1 ay, çılgın alışveriş sezonudur.
Hindi sonrası cumaya -Kara Cuma- denmesi, bir muhasebe terimidir. Muhasebede kırmızı renk zarar, siyah kârdır. Çoğu mağaza, yıl boyunca yaptıkları ya da yapamadıkları satıştan fazlasını bu alışveriş ayında yapar. Yıl boyunca mağazalar kırmızıda da olsalar, zarar da yazsalar, bu ay bilançolar siyaha döner... O yüzden de Siyah Cuma, kâr ayının başlangıcıdır. Ve Siyah Cuma terimi, 1960’lardan beri perakendede kullanılır. Yayılması 1990’ları bulmuştur.
Türkçe’de o güne -Alışveriş Cuması- denmesinden yanayız. Çünkü normalde o günün alan ve satan için neşeli-mutlu bir gün olması beklenir. O yüzden de mutlu alışveriş, yavrunu sevindir, kendini sevindir, eşi doslu sevindir, kavramına -Kara- lafı uymuyor... Ancak bazıları için gün gerçekten Kara: Çünkü her yıl bildik görüntüler. Müşteriler ürünleri kapışıyor, yağmalıyor... Kavga-kıyamet... Bu durum, gerçekten süper indirim yapılan ürün sayısının az olmasından. İlk gelen 15-20 kişi o fiyattan buluyor. Sonra? Bitti... Arzı kısıp sonra ürünü büyük puntolarla ilan edince, müşteri gaza geliyor. Ayrıca mağazalar sabahın 06’sında da açılsa, 09’da da açılsa, millet geceden kasım soğuğunda kuyruğa giriyor. Yani ortam gergin, müşteri sabırsız, ürün kısıtlı... Hele sözkonusu oyuncak ise kan çıkıyor. Çünkü ana-babalar için -bulamadım, kalmamış, geç kaldım başkası kaptı- gibi gerekçeyle eve gelmek, kabul edilemez bir durum.
ABD’de yıllardır hiçbir ürün asıl etiket fiyatından satılmıyor. Tüketici zamanlı zamansız indirime alıştı. 2008 krizi ve işsizlik durumu ağırlaştırdı. İndirim etiketi yoksa, satış olmuyor. Perakendeciler de çare olarak esas fiyatı yüksek koyup yüzde 40 indirimle de kâr edebiliyor. Önemli markalar ise indirimin itibar bozucu etkisi nedeniyle stok eritmek için -sezon sonu- indirime gidiyor. Bu arada Alışveriş Cuması ve sonrasında büyük indirim gören ürünlerin stok eritmek için, yeni modeli çıkacağı için, ya da satmadığı için elden çıkartılmak istenmesi durumu da var.
Her durumda Amerikalı tüketicinin alışveriş bütçesi sınırlı. Geçenlerde ABD’de her 7 kişiden birinin ya da her dört haneden birinin yoksulluk sınırı altında olduğunu yazmıştık. Çok geniş kitle için alışveriş sezonu hediyeden çok, ertelenmiş zorunlu ihtiyaçların karşılanması demek.
Müşteri sıkışık, satıcı da sıkışık. Eskiden mağazalar Şükran Günü kapalı olurdu. Herkes bayram sofrasına otururdu. Bu yıl ilk kez Şükran Günü büyük mağazalar açıldı. Mesaj: Aileyi yemeği bırak, alışverişe gel!
Ve bütün bu çabaya rağmen, satışlar düşük. Şükran Günü ve sonrası 4 günde 315 milyon nüfuslu ABD’de 140 milyon kişi mağazalara gitmiş. Bu ahali kişi başına 407 dolar harcamış. Geçen yıldan yüzde 3 daha düşük. Mağazaya gitmeyip internet üzerinden alışveriş yapanlar da onmilyonlar. Onlar, kalabalıktan itiş-kakıştan uzak kalmak isteyenler. Hem aynı ürün, sınırsız seçenekle internet üzerinde. Üstelik ucuz fiyat taramak da mümkün. Eve teslim yolluyorlar.
ABD’nin güncel sorunu, mağazalarda alışveriş yapanlar değil, o mağazalarda, fast food dükkanlarında, düz ayak işlerde, hizmet sektöründe asgari ücretle çalışanlar. Saatlik asgari ücret brüt 7 dolar 25 sent. 2009’dan beri değişmedi. Aylar önce Başkan Obama -9 dolara yükseltelim- dedi. Şimdi Kongre’de Demokratlar -2009’dan beri enflasyon eklenince 10 dolar 10 sent olmalı- diye hesaplamışlar. Obama’nın da 10.10’u desteklediği söyleniyor. Aslında 7 dolar da 10 dolar da açlık sınırı. 4 kişilik aile için açlık sınırı: 23 bin dolar yıllık gelir. Onunla da karınlar doymuyor, devletten gıda kuponu almak lazım... Saati 6-7 dolara çalışan eleman öğle yemeğini gofretle geçiştiriyor ve işten çıkarılma korkusuyla yaşıyor.
Demokratlar -asgari ücreti artıralım- derken, Obama’nın devlet eliyle ulufe dağıttığını ve devletin özel sektöre yüklendiğini savunan Cumhuriyetçiler buna karşı çıkacak. Yoksul kesimlerin zaten Demokratlar’a oy vermesi de ayrı bir neden.
Asgari ücrete en duyarlı kesim, azınlıkların yani renkli derililerin ve yoksulların istihdam ve beslenme noktası, fast food restoranları. Bu hafta perşembe günü 100 kentteki fast food restoranlarında -ücretlerde taban, 15 dolar olsun- grevi planlanıyor. İşverenler -Zaten asgari ücret vermiyoruz, 25 yaşın altındakiler ilk işe girişte 8 dolar alıyor, sonra yükseliyor. Kıdemliler iyi para alıyor. Daha yükseltirsek, adam atmak zorunda kalırız- demekte... İşsizliğin hâlâ yaygın olduğu ve ekonomik canlanmanın güven vermediği ortamda yüksek ücreti alan da veren de ihya olmuyor. Öte yanda ABD çapında grev, pek görülmemiş bir durum... Ekonomi kriz havasından kurtulamadı. Eski sorunlar çözülmeden yeni sorunlar yığılıyor... Ya evet, sonra da saatlerce konuşuyoruz -FED aylık alımları azaltacak mı- diye.
twitter.com/selimatalayny