Türk Silahlı Kuvvetlerine, "PKK'ya karşı kimyasal silah kullandı" iftirasını atan Türk Tabipler Birliği (TTB) Başkanı Şebnem Korur Fincancı, "Terör Örgütü Propagandası Yapmak" iddiasıyla dün gözaltına alınarak Ankara'ya götürüldü.
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Fincancı'ya sahip çıktı. Özgür tartışma ortamını savundu. "Türkiye'nin itibarı Şebnem Korur Fincancı'nın bir konuşmasıyla zedelenmez" dedi.
CHP Manisa Milletvekili ve Grup Başkanvekili Özgür Özel de, "İfade özgürlüğü, en rahatsız edici görüşlerin özgürce konuşulabilmesidir" diyerek o da Fincancı'ya sahip çıktı: "Şebnem Korur Fincancı'nın gözaltına alınması ve onun üzerinden TTB'ye yönelik saldırılar demokrasi görüntüsü değildir. Asla kabul edilemez..."
Ali Babacan'ın nereden nerelere savrulduğunu ibretle izliyoruz. Duruşu; vefasızlık, nankörlük, şımarıklık çağrışımları yapıyor.
Özgür Özel de, CHP zihniyetinin günümüzdeki en rahatsız edici tiplerinden biri.
Kuvâ-yi Milliye'ci geçinen CHP, Türk Silahlı Kuvvetlerine, "PKK'ya karşı kimyasal silah kullanılıyor" iftirasına, "ifade özgürlüğü" kılıfı giydiriyor.
CHP yönetiminin dengesiz, ikiyüzlü, tavşana kaç tazıya tut siyaseti de artık gına getirdi.
CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, alçakça iftirayı Meclis'e getirmeye kalkarken, Özgür Özel, iftiraya "ifade özgürlüğü" derken, CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, "Mehmetçiğimizin sicili temizdir" diyor.
Türk Silahlı Kuvvetlerine yönelik alçakça iftiranın 4 boyutu var.
1. Birlik, oda gibi meslek kuruluşlarına; devlete, millete, değerlerimize düşman bir zihniyet çökmüş bulunuyor. Müslümanlığımızdan, Türklüğümüzden, kardeşliğimizden rahatsız ekipler, alenen etki ajanlığı, 5. Kol faaliyeti yürütüyor. İçlerinde kimileri dışarıdan fonlanıyor. Kimilerinin dışarı ile organik bağlantıları var.
Geleceğimiz adına bunlara daha fazla tahammül edemeyiz.
Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Meslek örgütlerini ideolojik saplantılarının borazanı haline getiren terör örgütü destekçilerini, buralardan temizleyerek bu yapıları kuruluş amaçlarına uygun faaliyetlere yoğunlaştırmakta kararlıyız" dedi.
İnanınız milletimizin gönlüne su serpti.
2. PKK yayın organlarından başlayan, Fincancı, Tanrıkulu, Demirtaş gibi etki ajanlığa soyunmuş isimlerle tezgâhlanan fitnenin amacı bellidir.
Türkiye'nin terörle mücadelesi lekelemek, karalamak, kundaklamak, şaibelere bulaştırmak...
Türkiye'nin bölgesinde kuvvetlenmesi, söz kesen ülke haline gelmesi Batı başkentlerini, ABD'yi, Avrupa'yı ciddi rahatsız etmektedir.
İçimizdeki şer şebekesi; alçaklığın, şerefsizliğin en süflisi ile karşımıza çıkıyor. ABD, Suriye'nin kuzeyinde PKK'yı/YPG'yi binlerce TIR silahla desteklerken Washington'a tek laf etmiyorlar, ama Mehmetçiğin, PKK'yı ezmesinden rahatsızlıklarını dile getiriyorlar.
Terörün değirmenine su taşıyan bazı sorumsuz siyasetçiler de açıkça PKK'ya ve FETÖ'ye destek çıkmakta, teröristleri himaye etmekte, onlara af vaadinde bulunmaktadır.
3. Teröristlere, "ifade özgürlüğü", "demokrasi", "insan hakları" maskesi arkasında destek çıkanlar, milletin gözbebeği ordusuna, Türk Silahlı Kuvvetlerine de alenen düşmanlık yapmaktadır.
Ordumuza düşmanlık, millet ve devlet düşmanlığıdır.
4. PKK terör örgütünün çöküş sürecine girdiği, Kandil ağalarının birer birer etkisiz hale getirildiği, teröristlerin mağaralardan başlarını çıkartamadığı sırada hainler, alçakça iftira, şerefsizce karalama yoluna girmiştir.
Asıl amaçları da, Türkiye'yi uluslararası kamuoyunda zanlı durumuna düşürecek bir algı oluşturmak, Türkiye'nin terörle mücadelesinde elini zayıflatmaktır...