CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün’ün, AmerikanNew York Times gazetesinde yer alan “o haber”den sonra PKK tarafından kaçırılması ilginç...
Ne diyordu, Malatya’daki bir Ramazan davulcusunun yarattığı fırtına sonrası ünlü Amerikan gazetesi: Suriye Savaşı Tırmanırken, Dini Gerginlik Türkiye’yi Vuruyor!..
Haber-yorum, gazetenin 4 Ağustos 2012 tarihli nüshasında yer aldı... Ana fikri, Türkiye nüfusunun önemli bir bölümünü oluşturan Alevi yurttaşlarımız ile Suriye’deki Nusayri inanç dairesi arasında“güçlü bağ”oluşturmak ve Türkiyeli Aleviler’in Suriye’deki gelişmelerden“derin endişe duyduğunu”aktarmak...
Evet, Türkiye sınırları içinde, özellikle Hatay’da, Suriyeli Nusayriler ile“akrabalık”tesis edebilecek bir nüfus yaşıyor ve bu yurttaşlarımız -haklı olarak- sınırın hemen öte yakasında yaşanılan gelişmelerden endişe duyabilirler... Ama, Türkiye’deki Alevi nüfusun, Suriye’deki gelişmelerden rahatsızlık duyması için bir gerekçe var mı?..
Tehlikeli bir oyun
Dün gibi hatırlıyorum, 1980’li yılların başlarında bazı Amerikalı ve İsrailli aklı evvel, sözde strateji uzmanı, 1979 yılında Tahran’da gerçekleşenHumeyni Devrimi’nin“en hızlı şekilde ihraç edileceği ülkenin”Türkiye olduğunu savunuyorlardı. Bu“yüksekfikir sahiplerine (!)”göre İran Devrimi’nin ihracındaŞii’liğin bir kolu gibi görünen Aleviler’in büyük rolü olacaktı...
Türkiye’nin Aleviler’i, bırakın Şii Devrimi’nin bu topraklardaki payandası olmayı,“laik sistemin”en güçlü savunucusu nüfus bütünlüğü olarak kendilerini gösterdiler. İran’a ise, devrimini ihraç için Irak, Lübnan gibi ülkelerde yaşayan Şii nüfus kaldı!..
New York Timesbaşta, pek çok yayın organında yer alan yorumlar, sanki 1980’lerin tekrarı gibi!.. Oysa, Türkiye’deki Aleviler’in Suriye’deki gelişmelere“din merkezli” bakması gibi bir sorun yok...
Zaten, Suriye’deki iç hesaplaşmayı, Türkiye’nin içine taşımak isteyen bir takım bölgesel ve küresel güçlerin de sevmediği ana nokta bu...
-Türkiye’nin bölgesindeki gelişmelere müdahil olmasını, “Sünni-mezhepçi dış politika” olarak tanımlamanın perde arkasında yatan asıl hedef de bu... Türkiye, Batı Asya’daki “Sünni hareketin” lideri olarak tanımlanırsa, ülkesi içindeki Aleviler’in hareketlenmesi gibi bir hesaba dayanıyor...
PKK’nın doğrudan Tunceli’yi hedef seçmesi ve bu kentin Meclis’e gönderdiğiçok özelbir milletvekilini kaçırması, belli ki,“taşeronu olduğu”güçlerin gelişmeler karşısında her zaman“soğukkanlı tutumlarını”koruyan ve“dış kaynaklı hiçbir kışkırtmayakapılmayan” onurlu Alevi yurttaşlarımıza karşı duydukları tepkiden kaynaklanıyor.
Dünya kontrolü kaybetti
“Dünyanın, bütün cephelerde “Arap Baharı” karşısında kontrolü kaybettiği bir dönemden geçiyoruz.” Bu sözler, Sovyetler Birliği’nin “efsanevicasusu” ve bir numaralı Ortadoğu (Batı Asya) uzmanı Yevgeni Primakov’a ait. Soğuk Savaş yıllarının bu önemli isminin Rossiyskaya Gazeta’ya yaptığı açıklamada, “Amerika’nın elinin Arap Baharı’nın üzerinde olduğu fikri saçmadır. Şu anda yaşanılanlar Amerika’nın çıkarlarını zorlar nitelikte. Mısır’da değişim yaşandıktan sonra Hillary Clinton’un bütün Arap ülkelerindeki Amerikan büyükelçilerini Washington’a çağırıp, raporlarınızı oturduğunuz yerden yazıyor, sokağa çıkmıyorsunuz diye azarlaması bunun işaretidir” demesi dikkat çekici. Primakov, bir noktanın daha altını çiziyor: “Arap ülkelerinde başlayan muhalefet hareketinin bu noktaya geleceğini hiçbir zaman düşünemedik!”
Bu açıklama, Amerika ve Rusya gibi ülkelerin de bölgemizde yaşanılan gelişmelere hazırlıksız yakalandıklarını göstermesi açısından önemli.
Her türlü sürprize açık olmalıyız!..
Bu ölçüde çok bilinmeyenin biriktiği, son derece stratejik bir bölgede, aramızdan, Alevi yurttaşlarımızla Suriyeli Nusayriler’i“akraba”kılan, PKK gibi bir örgütü de“bölgesel aktör”konumunda gören“bazı beyinler”(!) çıkabilir...
Oysa bugünlerin açık gerçeği ortada: Alevi dostlarımız üzerlerinde oynanan bütün oyunları boşa çıkaracak büyük bir olgunluk içindeler, kendi işi gücündeki Kürt kardeşlerimiz de PKK’nın son macerasını uzaktan seyrediyorlar. Tunceli’nin Aygün’e sahip çıkması, Şemdinli çatışmalarında Diyarbakır başta güneydoğuda yaşanılan“sokak sessizliği” anlamlıdır...
Sağolsunlar...