Zannederim Türkiye'de en çok sayıda ve en çok kişiye konferans verenlerden biriyim, belki de tekim.
Yıllardır on binlerce kişiye; gece gündüz demeden, hafta içi hafta sonu, bayram seyran demeden ülke meselelerini, ülkeyi bekleyen tehditleri anlattım durdum.
Bana hiçbir getirisi olmayan ama ülkeme çok faydası olduğunu düşündüğüm bu yoğun mesaimin tek sebebi ülkemin altının öyle böyle değil bayağı derinden oyulmasıydı.
O günlerde tüm bu tehditleri insanlarımıza anlatır ve istisnasız her konferansımın sonunu mutlaka şu cümlelerle bitirirdim.
"Ülkeyi bekleyen tehlike ve tehditleri gördünüz. Artık çoğu şeyi biliyorsunuz. Ülkeniz için çabalayın ve savaşın, bu bilgileri de çevrenize taşıyın. İstisnasız hepinizden bir de isteğim var, vatan için bol bol üreyin."
YILLAR SONRA AYNI SÖZLER...
Dediğim yıllar yaşımın 35 olduğu yıllardı. Yani 2000'li yılların başları, yaklaşık çeyrek asır önce...
Bugün panik halde herkes aynı sözleri söylüyor.
Doğru olan söz tam da bu...
Peki ne olmuştu nasıl olmuştu da o günlerden bugünleri görmüştüm.
İşte bu olanı açıklayacağım tek bir cümle var;
"Göz olanı akıl olacağı görür."
Görmeyi bilene akıl zaten olan biteni, olacak bitecekleri net gösteriyordu.
KALEM KIRILMIŞ...
Karar alınmış sinsi oyunun düğmesine basılmıştı.
Anadolu'yu bu konuda karanlık bir gelecek bekliyordu.
Peki neydi karar?
Savaşla yıkılamayan, yok edilemeyen bu millet soyu kurutularak yok edilecekti.
Peki nasıl?
Anlatalım...
TEZGÂH BAŞLADI...
Karar alındıktan sonra birileri vakit kaybetmeden içimizdeki hainleri devreye aldı ve yularının ucu bir yerlere bağlı olan o birileri ülkede avaz avaz "Sakın ha çoğalmayın, nüfus planlaması şart" naraları atmaya başladı.
Bir anda her yer kamu spotları ile doldu.
Görsel ve yazılı medya sürekli olarak doğum kontrol yöntemlerinden bahseder oldu, yapılan yayınlarla "aman ha çok çocuk cısss..." diyerek üremenin önünü kesilmeye çalışıldı.
Askeri kışlalar, peygamber ocağı o kutsal yuvalar doğum kontrol yöntemlerinin öğretildiği sağlık ocaklarına döndü.
Sağlık ocakları bedava prezervatiflerin, ana rahmine yerleştirilen bedava spirallerin dağıtıldığı hayır kurumlarına (!!) çevrildi.
Orta Anadolu'nun köyleri kapı kapı gezildi. Köy okullarında köyün erkeklerinin ellerine suni materyaller verilerek prezervatifin nasıl takılacağı öğretildi.
Kısacası Anadolu insanının sayısı artmasın diye yapılmadık kalmadı.
Yav bre alçaklar hikâyenin geçtiği Anadolu'da bugünkü nüfusla böyle üç tane Türkiye'ye bakacak toprak var.
O topraklardan bereket fışkırıyor, bastonu diksen ağaç oluyor.
Neyin kontrolü bre soysuzlar...
BUGÜN KAMPANYALARDA DURUM NE...
Şimdi var mı bu kampanyalar?
Yok...
Neden?
İnsanlarımız kısırlaştırıldı da ondan.
Bugün dört milyonun üstünde insanımız kısırlık tedavisi görüyor ve ilginçtir hiç kimse de çıkıp da "yav arkadaş hiçbir sorunu olmayan, dünyanın en doğurgan milleti ne oldu da doğuramaz oldu." demiyor.
NE OLDU DA KISIRLAŞTIK...
Ben bu kısırlaşmaya "biyolojik kısırlık" diyorum.
O günlerde insanlarımıza "aman kalbin düşmanı kırmızı etten uzak durun, onun yerine kalp dostu beyaz ete hücum edin." diyenler vardı.
O gün insanları bu tuzağa çekenler zannederim bugün amaçlarına ermenin keyfini sürüyorlardır.
Kırk günde pinpon topunu futbol topuna çevirebilir misiniz? Tabiatta böyle bir büyüme var mı?
Emin olun bu soruya "yavvv olur mu öyle şey" diyenlerin çoğu, sıkı beyaz et tüketicisidir.
OYUNUN SİGORTASI SEZARYEN...
Olur haaaa...
Burada birileri seker, tuzağa düşmeyip mısır ve ürünlerinden, beyaz etten uzak durur ve üremeye devam ederse...
Merak etmeyin onun da çaresini buldular.
Böylelerinin önü de normal doğum yerine ANORMAL DOĞUM sezaryenle kesilir.
Böylelerinin üremeleri de sezaryen doğumlarla engelleniyor.
Bu dediklerimin hepsi oldu ve olmaya da devam ediyor.
Eskiden üç çocuk, dört çocuk başlangıç rakamı iken bugün iki çocuğu olan aileyi
parmakla gösterir olduk.
Dünyanın en genç nüfusuna sahip bir ülke iken 25-30 yıl içinde yaşlı Avrupa Kıtasıyla
yarışır hale geldik.
Peşinen söyleyerek yazıyı sonlandırayım...
Önlem alınmadığı takdirde bunlar iyi günlerimiz. Zira kısırlık giderek yayılıyor, tüp bebek kuyrukları giderek uzuyor.
Benden söylemesi...