Tasting Alaçatı, müzik, sanat ve yemekle iç içe 11-13 Mayıs tarihleri arasında gerçekleşecek. Türkiye’de örneği görülmemiş bu etkinlik başarılı olursa hedefi global seyahat ajandasına girebilmek.
Geçtiğimiz hafta bir mesaj aldım: “Alaçatı 75 desibel için destek” diyordu. Özetle şöyle yazılmıştı: “Köy içinde gece gündüz yapılan müzik, yanındakini bastırmak için daha çok açılan sesler, burayı yaşanmaz hale getirdi. Komşuya saygı kalmadı. Halbuki Alaçatı’yı Alaçatı yapan mimarisi, kültürü, halkı ve komşuluk ilişkileriydi. Bu nedenle herkes buraya geldi, ülkenin en popüler yerlerinden biri oldu. Birileri eğlenelim diyor ama bunun etrafa saygı çerçevesinde yapılması lazım. Amacımız kanunun uygulanmasını sağlamak. Böylece sürdürülebilir bir turizm anlayışıyla, Alaçatı’nın imajını korumak ve üst seviyelere çıkartmak hedefindeyiz.”
Doğma büyüme İzmirliyim, Çeşme’yi Şantiye’yi Alaçatı’yı avucumun içi gibi bilirim. Hangi dönem hangi işletmeler vardı, hangi akımlar ne kadar sürdü hepsi hatırımda. Kimse alınmasın, Alaçatı’nın bugünkü geldiği durumu yerlilerin elbirliğiyle oldu.
Korunmak istenen “Mimari, kültür ve halk.” Kim bu isteğe hayır diyebilir ki? Her toprağın kültürel mirası en kıymetli mücevherden değerli benim için. Gel gelelim Alaçatı’nın yerlisi, ilk günden beri kurnazca toprağımı nasıl daha yüksek fiyata satarım hesabı yaptı. Peki mimari? Ben küçükken taş ve topraktan, yıkık dökük köy evlerinden ibaretti bu bölge. Alaçatı, bizlerin zar zor yolunu değiştirip ayda yılda bir şevketi bostan almak için uğradığı, toz topraklı, su bile bulamadığımız bir köydü. Elbette bugün gelinen noktada fahiş fiyatlara satılan otel odalarında kimse mum ışığında roman okuyamayacaktır. Çılgın gibi eğlenmek isteyenleri kimse suçlamasın. Bugün Alaçatı’ya gelenler bronz tenleriyle kılık kıyafet göstermek, yeni saç rengini halka arz etmek için o sokaklarda yürüyor. Bence burada ezilen ve haksızlığa uğrayan yegane kişiler Alaçatı’yı ilk keşfeden, keyif ve huzur arayışı ile boyadıkları her kapı, diktikleri her çiçekle buraya kimlik veren İstanbullular. İlk evini yapan, ilk dükkanını açan, sokaklar temizlensin diye çabalayıp, belki de kural koymaya çalışan ilk sakinler. Diktikleri her taş, ektikleri her çiçek Alaçatı’ya değer kattı. Ama üzgünüm Alaçatı girdiği “daha çok para” yolunda hızla ilerliyor.
Öyle veya böyle tam 30 yıldır bu arsız taşlar döşeniyor Alaçatı yollarında. Alaçatı bana sorsanız iyi bir sörf cenneti olurdu. Dünyaya açılan kapıları spor ile mükemmel bir uyum içinde huzurla yaşardı. Ama öyle olmadı. Sörf okullarının ana damarı kesildi, plajlar ücretlendi ve hayatında görmediği yemekler kırk yıllık bölge yemeği diye icat edilerek akıllara zarar fiyatlara evler, arsalar satıldı, satılıyor. Bir de bitmek bilmeyen festivaller yapılıyor. Değil Alaçatı, İzmirli bile olmayanlar yapıyor bu festivalleri. Bugün ise bu abuk gidişatta yepyeni bir oluşum şekilleniyor Alaçatı’da. Başarılı olursa belki de dünyada parmakla gösterilecek bir etkinlik olacak. Umarım bunun da enflasyonu olmaz diyor, Tasting Alaçatı’yı huzurlarınıza sunuyorum efendim.
Tasting Alaçatı ve Peak Talks’ın son günlerde sosyal medyada şık tasarımını ve etkileyici sunumlarını görüyor olmalısınız. Bu iki etkinliğin birbirinden bağımsız olup olmadığı konusunda kafanız karışmasın. Bunlar kardeş etkinlikler. Tasting Alaçatı, Alaçatı lezzetlerini deneyimleyebileceğiniz keyifli bir parkur sunarken, Peak Talks daha entelektüel bir kimlikte karşımıza çıkıyor. Trend konseptli seyahat ile aynı zamanda bölgenin global dünyaya açılımına ön ayak olabilecek bir organizasyon olma iddiası ile önümüzdeki hafta sonu ilk adımlarını atacak. Proje sahipleri oluşturdukları bu fikri, yaşam platformu olarak tanımlıyor ve yerel üreticiyle buluşarak, destekliyor. Yurt dışında örnekleri mevcut ama Türkiye’de bir ilk. Yazımın başında bahsettiğim mesajdaki talebe hizmet edebilir nitelikte: “Alaçatı’nın imajını öncelikle korumak ve sonrasında üst seviyelere çıkartmak.” Belki de böyle nitelikli etkinliklere destek vererek olacak.
ALAÇATI KİMLİĞİNİ BULACAK
Bu yılın Peak Talks küratörü şef Kemal Demirasal. İki gün sürecek, yerli yabancı önemli şefleri ağırlayacak olan Peak Talk zirvesi çok saygı duyduğum Ahmet Güzelyağdöken, Haluk Özyavuz, Gökçen Adar gibi değerli İzmirli tatbilirleri ve Aylin Yazıcıoğlu, Diego Prado, Giuseppe Lanotti gibi yerli ve yabancı şefleri ağırlayacak. Tasting bölümündeyse Allen Hulsey ile gurme gitar, Meriç Köyatası ile Deniz’de Yaşamak konulu sohbet gibi etkinlikler var.
Tasting Alaçatı’da ücretsiz tek etkinlik Yerel Üretici Platformu’nda yapılacak sohbetler ve Zamansız Lezzetler Workshop’ı ile Ege’li kadınlardan kavanoz ürünleri yapımı. “Tasting Alaçatı’yı, bölgenin dünya seyahat literatüründe, gezginlerin ajandasına girmesini sağlayacak bir içerikte planlandık” diyor projenin fikir annesi Nalan Sözer. Ben de içtenlikle böyle olmasını isterim.
Tasting Alaçatı kapsamındaki programlara nasıl katılınır?
Tasting Alaçatı’ya katılımlar rezervasyonla gerçekleşiyor. Web sitesinde ve Alaçatı’daki mekanlarda program broşürleri mevcut. Etkinlikler, ücretli. Fiyatları, 65 ila 250 TL arasında değişiyor. Ayrıca Biletix’ten de birçok etkinliğe ulaşmak mümkün. Alışıldığı üzere kalabalık sokaklarda, festival havasında değil; mekanlarda, doğal yaşam platolarında, restoranlarda, otel bahçelerinde küçük grup buluşmaları olarak hayat bulacak. Bu nedenle herkesin önceden mutlaka rezervasyon yaptırarak programlarını oluşturmaları gerekiyor.