Safran lezzetli midir? Lezzeti de fiyatı gibi keskin midir? Bırakın ‘keskin’ olmasını, belki de lezzet kırıntısı bile bulamamışsınızdır onda. Safranla ilgili merak ettiklerimi Alaçatı’da bu işle uğraşan Ertuğrul Tatbul’a sordum.
Türkiye’de safran sadece Safranbolu’da olur gibi gelirdi bana. Kulağıma Alaçatı’da yetiştiricilik yapan Ertuğrul Tatbul ismi gelince pek merak ettim. Aslında şu anda oralarda hummalı bir çalışma var. Çünkü mevsim safran çiçeklerinin hasat zamanı. Tatbul gece, gündüz neredeyse tek başına çalışıyor. Aslında bu sohbete ne zamanı vardı ne de mecali ama beni kırmadı.
-Nereden aklınıza geldi bu iş, neden safran?
Annem kanser sebebiyle hayatını kaybetti. Çektiği sıkıntılar hala rüyalarıma giriyor. Kansere çare doğal kür araştırmaları yaparken safranın anti-kanser vasıflarını rahmetli Dr. Fikrat Abdullayev’in çalışmalarında gördüm.
-Alaçatı’da safran yetiştirdiniz. Nasıl bu kadar başarılı oldu?
Alaçatı bence eşsiz bir doğaya sahip, florası oldukça kuvvetli. Burada adam ekseniz çıkar derler. Amatörce başladım, gayretim düzenli kullandığım safranı yetiştirmekti. Ancak üçüncü yıldan sonra yeni yumruların Safranbolu’dan gelenlerden daha kaliteli olduğunu, hızlı ürediklerini görünce burada üretmeye karar verdim. Tabii bu süreç yıllar alacaktı, nitekim beş yılımı aldı. Şu anda bir dönüm içinde yaklaşık 450 kilo safran soğanım var. Bu miktar iki yıl içinde bir tona ulaşacak.
KIRMIZI TELLER DİŞİ, SARILAR ERKEK
-Yani boynuz kulağı geçti! Safran ticareti yapmayı düşünüyor musunuz?
Ahh, keşke olsa... Rüyadan ibaret şu an... 2012’de 250 gram safran üreterek rekor kırdım. Bu kadarını ayrıştırıp kurutmak çok zordu, sabahlara kadar çalıştım, yardımcım yok. İleride kısmetse IMO sertifkalı ve marka olarak, geniş alanlarda bir ekiple devam etmeyi hayal ediyorum. Zor işler bunlar. Ama doğada olmayı çok seviyorum, günlerce tarlada çalışabilirim. İnsanlar sahte safranı ucuz olduğu için tercih ediyor. Bir de ne olduğunu benim de anlamadığım ucuz İran safranı var piyasada. Gramını 20 liradan aldım. Bizim safranın altın rengini vermiyor. O eşşiz safran lezzeti onda bulunmuyor.
-Kutularda iki renk safran çiçeği yaprağı bulunuyor. Farkları nedir?
Safran çiçeğinde üç tel sarı, üç tel de kırmızı var. Kırmızı olan stigmalar dişi, sarılar ise erkek organ. Safranbolu bu ikisini harmanlayarak satar. Öyle alışılagelmiş. İlla ikisi bir arada kullanılacak diye bir şey yok. Dünyada kırmızı stigmalar kullanılır. Arı çiçeğin sarı telini kemirerek balını yapıyor. Bence arı bal yapıyorsa bir bildiği vardır.
TARIMI KİMSE DÜŞÜNMÜYOR
-Safranbolu dediniz de sanki oraya mal olmuş bir ürün safran. Sizce farklı bölgelerde yetiştirilmesi onlarda tepki yaratacak mı? Hani sakız ağacını Foça’da yetiştirmek gibi...
26 yıllık meslek hayatımın bir bölümüne safranı sıkıştırıverdim. Millet denizdeyken ben toz toprak içinde buralarda çok yazlar geçirdim. Kimsenin sırtımı sıvazlamasını beklemedim. O soğanlar da evlatlarım gibi oldu. Onları ben istiyordum vaktinde ama durum değişti, artık onlar beni istiyor. Kıskançlık yaşadım. Safranbolulu bir ağabeyimiz son gönderdiği soğanları kurtlu gönderdi mesela. İleride Alaçatı safranı ve Safranbolu safranının analiz sonuçlarını görmeyi çok istiyorum. Safranın hasını soluyarak, renginden ve tadından anlıyorum. Bu toprak safran için çok bereketli. Keşke Foça’da da yetişse... Sanki Çeşme ve Alaçatı sakızla çok mu ilgileniyor? Burada emlak furyası var. Tarımı kim düşünüyor!
Macerası beş yıl önce başladı
Ertuğrul Tatbul, gönlünü safrana kaptırmış emekli bir İngilizce öğretmeni. Macerası beş yıl önce iki kilo safran soğanıyla başlamış. Safran dendiğinde Alaçatı gibi akla gelmeyecek bir yeri seçmiş. Her yıl ekili alanı biraz daha büyümüş, ürün yüksek kaliteli. Alaçatı toprağı safranı, safran da onu sevmiş belli ki... “Toprak analizi mi yaptırdınız?” diye sorunca gülümsedi. Meğer Osmanlı döneminde İzmir’deki safran yetiştiriciliğinden söz eden bir makaleden yola çıkmış. Şu anda ekili alanı sınırlı. En büyük arzusu ürününü çoğaltabilmek. Bunun için de Çeşme Tarım İlçe Müdürü’nün konuya ilgisizliğinin sona ermesini ve devletten teşvik bekliyor.
ÇAYI İÇİN
Kaynatılmış suya 4-5 tel kırmızı ile 4-5 tel sarı tel koyun. Beş dakika demlenmeğe bırakın. Berrak, altın sarısı bir renk alacaktır. Bu arada çay demlenirken bardağın üzerini iki elinizle kapatın, açığa çıkan esansiyel yağların buharını nefes alarak içinize çekin. Bu yağlar solunum yolu hastalıklarında, bronşit ve bronşiyel astıma iyi geliyor.
PİLAV İÇİN
İki su bardağından yapılan pirinç pilavı için 8 adet kırmızı, 8 adet sarı safran koyun. Kaynamış suyun içine safran tellerini atın. Altın rengi almış suyu, pirince ilave edilerek pilavınızı pişirin.