Muhalefet ittifakının en zayıf halkası, HDP ile işbirliğidir.
HDP ile kol kola girmenin, parti tabanlarını ne kadar rahatsız edeceğini elbet biliyorlardı. Ancak Erdoğansız Türkiye için HDP’ye mahkûmdular.
7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerinde, HDP’nin nasıl bir manivela olduğunu gördüler. 31 Mart’ta da HDP’siz yapamayacaklarını biliyorlar.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve Bahçeli’nin, kendilerine stratejik olarak HDP ile işbirliğinden hücum edeceklerini de biliyorlar.
HDP ile işbirliğini inkâr edemezlerdi. Zira işbirliği aleniyete dökülmüştü. HDP, CHP’nin kazanması için seçimin kaderini etkileyecek büyük şehirlerde CHP lehine feragat ederek aday göstermedi. Sadece CHP için değil mesela Şanlıurfa’da, 2014’te yüzde 30 oyu olan HDP, yüzde 2 oyu olan Saadet Partisi lehine adaylıktan çekildi. Zaten Karamollaoğlu da tabloyu inkâr etmiyordu; Demirtaş’a methiyeler düzdükten sonra, “işbirliği yok, dirsek teması var tabii” diyerek zevahiri kurtarmaya çalışıyordu.
Kandil’den, CHP- İyi Parti - Saadet Partisi bloğunun desteklenmesi için peş peşe açıklamalar geldi. İzmir HDP il başkanı, Tunç Soyer için “işte beklediğimiz aday” dedi. İstanbul Feriköy’de HDP ilçe başkanı ile CHP adayı bir düğün salonunda birlikte poz verdi. HDP ilçe başkanı; “Partimizin tavrı çok net. Kürdistan'da kayyumun el koyduğu belediyeleri geri alacağız. Türkiye tarafında da AKP-MHP koalisyonuna kazandırmayacağız” dedi.
Bu “Kürdistan ve Türkiye tarafı” lafına CHP, İyi Parti ve Saadet Partisi’nden tek bir yönetici sesini çıkaramadı.
Buna karşı belli medya ile birlikte iki cepheli bir strateji geliştirdiler.
1. “HDP ile işbirliği yok, her vatandaştan oy istediğimiz gibi HDP’li seçmenden de oy istiyoruz” diyorlar.
2. Erdoğan ve Bahçeli’nin HDP yönetimine yönelik eleştirilerini savuşturmak için, bir yalana başvurdular. Adım adım, “Cumhur İttifakı milyonlarca Kürt vatandaşımızı terörist ilan ediyor” yalanına sarıldılar. Önce İstanbul’da İmamoğlu bunu söylemeye başladı. Kılıçdaroğlu tekrarladı. Karamollaoğlu diline pelesenk etti. Sonunda Meral Akşener bu yalanı bölücülük zehri olarak Denizli’de sorumsuzca dillendirdi:
“Cumhurbaşkanının terörist dediği Denizliler nasılsınız? Evine ekmek götürmekten başka derdi olmayan teröristler iyi misiniz? Koca yürekli Denizliler, size terörist dediler, iyi misiniz?”
Hal dili bozuk, üslubu üslup değil, tavırları şirazeden çıkmış vaziyette, pervasız ve cüretkâr…
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, bir mitingde kendisini heyecan ve muhabbetle dinleyen, alkışlayan on binlerce insana “terörist” demesi mümkün olabilir mi? Bütün konuşmalar kayıt altında. Hangi sözü, hangi ifadesi böyle?
Nitekim Erdoğan, “Ben, HDP’ye oy verenlere kalkıp da nerede terörist demişim bunu ispat etsinler. İspat ettikleri anda ben ne gerekiyorsa onu yaparım” dedi.
Akşener, kaybedeceğini anladığı için Kılıçdaroğlu’ndan huy kaptı, yalanlara sarılıyor.
Yaptığı provokasyondur, sorumsuzluktur ve bölücülüktür.
Cumhuriyet tarihinde Kürt vatandaşlarımız nezdinde hiçbir lider Erdoğan kadar sevilmemiştir. Kürt asıllı olmayan bir lidere Kürt vatandaşlarımız hiçbir dönemde Erdoğan’a güvendikleri kadar güvenmemişlerdir. AK Parti’ye oy veren milyonlarca Kürt vatandaşımız, Erdoğan; “benim Kürt kardeşlerim” dediğinde, bunun rol olmadığını, yürekten gelen bir muhabbet olduğunu bildikleri için oy veriyorlar.
Akşener’in yalanlara sarıp sarmaladığı çamur Erdoğan’a yapışmaz.