Seçim akşamı sandık sonuçları netleştiğinde televizyon ekranlarından bu netlikte ifade etmiştim görüşümü. İyi Parti'ye yeni genel başkan seçmişken ve Akşener –en azından bir müddet- köşesine çekilmişken yeniden söylemezsem olmaz.
Malum Cumartesi günü Ankara'da yapılan İyi Parti Kongresinde ipi Akşener'in örtülü desteğini alan Müsavat Dervişoğlu göğüsledi.
Partinin kurucu genel başkanı, partililerin anası, bacısı, ablası olan Meral Akşener de veda etti İyi Parti'ye. Ama beklenenin aksine ağlamadı, boşluğa tükürmedi, kürsüyü yumruklamadı. Sakindi.
Önceki kritik hitaplarında duygusal ve tepkisel davrandığı, ağdalı cümlelere, anlam yüklü sembollere başvurduğu bilinen Akşener için oldukça düz ve sade bir konuşmaydı veda konuşması.
"Haklı çıktım, bedel ödedim, gidiyorum" dedi özetle.
O sahneden inerken salon usulen ayağa kalktı ama alkışların cılızlığı da ortadaydı.
Sözlerinin ya da samimiyetinin sorgulandığına yorabiliriz sanırım bunu.
AKŞENER'İN GÜNAHI
İyi Parti'yi kurduğu ve partiden ayrıldığı 25 Ekim 2017 ile 27 Nisan 2024 arasında geçen 6 buçuk yılda ne yaptı peki Meral Hanım? Varlığıyla, kararlarıyla, söylemleriyle neyi değiştirdi Türk siyasi hayatında?
Kestirmeden söyleyelim.
Tam da 15 Temmuz darbe/işgal girişime gidilen süreçte MHP'yi hırpalayarak İyi Parti'de topladığı milliyetçi, merkez sağcı, ulusalcı oyları ağır çekim bir hokus pokusla CHP'ye taşıdı Akşener.
Hangi CHP'ye taşıdığı sorusu önemli burada...
2010 sonrasında devletçi, ulusalcı, vatanperver niteliklerini kaybeden ve o dönem adı HDP olan PKK partisine eklemlenen CHP'ye.
Yani iktidarı bildik yöntemlerle değiştiremeyen; AK Parti ve Erdoğan'ı terörle, ajan örgütleriyle, medya baskısıyla, yolsuzluk iddialarıyla, ekonomi kırbacıyla yola getiremeyeceğini anlayan ABD yeni bir maşaya ihtiyaç duydu.
Muhalefet böyle dizayn edildi. 2010 sonrasında CHP'deki değişim, BDP varken "Türkiye partisi" iddiası/kandırmacasıyla HDP'nin kurulması, MHP içinden İyi Parti'nin, AK Parti'den DEVA, Gelecek, Saadet'ten YRP çıkartılması...
KAYI SANCAĞI VE KINALI ELLERLE!
Terör örgütlerine, yabancı istihbaratların emrindeki ajan yapılanmalarına, devlete yan bakan her tür anlayışa karşı tavrı, duruşu, duyuşu net olan toplum kesimlerini değiştirerek yaptı bunu Akşener. Bu yapılara, söylemlere yönelik tepkileri yumuşattı, yan yana gelişleri normalleştirdi.
Birden bire de olmadı bu "nakil işlemi".
Bakın, İyi Parti'nin amblemi Osmanlı'nın kurucusu olan Kayı boyunun sancağından alınmadır.
Hatırlayın, İyi Parti'nin kurulduğu günlerde eline kına ile Türk bayrağı nakşederdi Meral Hanım. Avuç içini bir şekilde herkese gösterirdi.
Gittiği her ilden, ilçeden yaşmaklar, yazmalar, tülbentler toplayıp boynuna dolardı.
Anadolu kadını olduğunu vurgular, bayrağa, devlete, tarihe, şehide değer verdiği intibaı uyandırırdı.
2018 seçimlerinde İyi Parti yüzde 9,9 oy aldıktan yani merkez sağcı, ulusalcı, seküler milliyetçi seçmen İyi Parti altında toplandıktan sonra hızla dümen kırdı CHP'ye.
CHP-HDP ÜZERİNDEN PKK'YA YÜKLENEN MEŞRUİYET
İmamoğlu'nun organizasyonuyla HDP eş başkanı Pervin Buldan'la beraber ağaç dikti mesela Meral Hanım. Kınalı elleriyle. Demirtaş'ın kahvaltı davetine "hayhay" dedi mesela. Ve benzer başka jestler...
Böyle böyle oturuldu iktidara muhalefet eder görünen ama aslında Türkiye hilafına kurulan o "karşı" masaya. Yenildi içildi, pozlar verildi.
HDP'nin masanın altında olduğunu diğerleri gibi Akşener de biliyordu ama bilmezden geliyordu.
Ne zaman sorulsa, yasak savma babından "HDP'nin yeri PKK'nın yanıdır" diyordu da dönüp yanındakine bakmıyordu.
Sonra bir hışım kalktı masadan. Saydı döktü.
CHP'li iki belediye başkanını şart koşarak zevahiri kurtardı ama İyi Parti oylarını CHP'den kurtaramadı Akşener.
31 Mart öncesi vatandaşa hesap verirken CHP'nin HDP'ye gösterdiği "anlayışı" (!) konu edindi ama CHP ittifakı üzerinden HDP-DEM'e meşruiyet taşıdığına hiç değinmedi Meral Hanım.
VEDASI DUYGUSUZDU
Gelinen noktada İyi Parti'nin oyları gibi iddiası da savunduğu değerler de buharlaşmış durumdadır.
Seküler milliyetçi, sağcı, ulusalcı oyları bulutta toplayıp CHP'ye bırakınca "işlem tamam" oldu Akşener için.
Meral Hanım veda konuşmasında "yuvayı kurdum, ocağı tüttürdüm, size annelik yaptım" derken kurduğu cümlelerin derinliğiyle ifadesinin sığlığı, duygusuzluğu arasındaki mesafe dikkatimi epey çekmişti.
Durumun adını koyunca netleşti kafamda durum.
Yaptığı "taşıyıcı annelik"ti çünkü!