Meral Akşener henüz MHP'deyken başlamıştı "ben Başbakan olacağım" demeye.
Şöyle bir baktım, Kasım 2015 Fox TV yayınına rastladım en erken. Hatırlıyorum o dönemden daha önce başlamıştı FETÖ'cülerin aşkı. Sebebini biz bilemeyiz.
MHP içindeki genel başkanlık yarışını kaybedince ve partiden ihraç edilince o da gitti kendine iyi gelecek bir parti kurdu.
Çok da iddialıydı. Ülkenin tek merkez partisi olduğunu, merkezi İP'in doldurduğunu söylüyordu.
Sonra 2018 seçimlerinde Kılıçdaroğlu ve Karamollaoğlu'nun uzun uğraşlar sonrası derip çattığı Abdullah Gül projesini bozma pahasına, "başbakanlık makamı olmadığı için" mecburen Cumhurbaşkanı adayı oldu.
Şimdilerde "muhalefetin önünü tıkayan ben olmayacağım" derken 2018'de "tıkadığını" da itiraf ediyor bir nevi Meral Hanım.
Aslında "ben cumhurbaşkanı adayı olacağım" diyemediği için "ben başbakan adayıyım" diyor Akşener.
Daha önce aday oldu çünkü, boyunun ölçüsünü aldı.
Kendi partisinden daha az oy aldı Meral Akşener.
İyi Parti yüzde 9.95 oy alırken İyi Parti Genel Başkanı Akşener yüzde 7.29 oy aldı. İyi partiye oy verenlerin yaklaşık üçte biri Akşener'e oy vermedi.
Bakın bu benzeri olmayan bir başarısızlıktır.
Diğer neden ise İyi Partililerin yüzüne yüzüne "oturduğunuz koltuklara bizim sayemizde oturuyorsunuz, hadi bakalım ne yapacaksınız şimdi" diyen HDP'nin "milliyetçi İyi Parti'ye "ilke" dayatmasıdır.
İmamoğlu'nun Akşener'i Pervin Buldan'la buluşturması falan da işe yaramamıştır.
Bu HDP "HDP'yi PKK'nın yanına konumlandırıyoruz" diyen Akşener'e oy vermez artık.
Gerçeği mecburen kabullendi Meral Hanım. Nefsiyle mücadele etmesine gerek kalmadan.
Halkın oyuyla değiştirilmiş ve Anayasal hüküm haline getirilmiş olan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi içinde seçilip, sonra halkın kanaatini ve anayasayı değiştirerek sistemi parlamenter hükümet sistemine dönüştürünce, halkın tertemiz oylarıyla değil Meclis'te partiler arası dengelerin denk getirilmesi, pazarlıkların yapılması ve HDP'nin "ilkelerine" (!) uygun hale getirilmesiyle Başbakan olmayı hedefliyor Meral Akşener.
Olasılık hesapları içinde imkan dahilinde olmayanı mümkün kılabilirlerse Başbakanlığa koşacak yani Sayın Akşener.
Ne ileri hedef, ne saygı demokratik bir süreç, ne hayran olunası siyasi akıl ama!
Öte yandan "adayımız Kılıçdaroğlu" demiş oldu Akşener.
Zaten Kılıçdaroğlu çok istekli. Seçmene parlamenter koalisyon, ergenlere playstation vaat ediyor.
Bundan böyle tek soru var Millet İttifakının gündeminde:
Kılıçdaroğlu seçimi kazanabilir mi?
Bu önemli bir soru çünkü bu büyük bir sorun Millet ittifakı için.
Malum CHP'ye Genel Başkan yapıldığı 2010'dan beri girdiği hiç seçim kazanamadı Kılıçdaroğlu.
Bu eşsiz kaybetme kariyeriyle, girdiği hiçbir seçimi kaybetmeyip rakiplerine fark atan Erdoğan'ı geçmesi mümkün mü Kemal Bey'in?
Parti teşkilatı da, tabanı da, CHP'nin yandaş-fondaş medyası bile buna ihtimal vermiyor.
Saplandıkları umutsuzluğu def edebilmek için geliştirdikleri tek strateji var. Ne Kılıçdaroğlu'nun siyasi becerisinden, liderliğinden, liyakatinden, hesap uzmanlığından bahsediyorlar ne "demokrat dedeliğinden".
Varsa yoksa toplumu kutuplaştırmak ve Erdoğan nefreti yaratarak oy kazanmak derdindeler.
Belirsizliğe, beceriksizliğe, siyasetsizliğe, öngörüsüzlüğe ittifak bileşenlerinin kendi aralarındaki paylaşım kavgasını ve ideoloji çatışmasını da ekleyin. İstanbul'da belediye otobüslerini bile işletemeyenler, 21. Yüzyıla pek çok devletten daha güçlü ve hazırlıklı giren Türkiye Cumhuriyetini nasıl yönetecek?
Bütün siyasi faaliyetleri ittifak oluşturmaktan, denge kurmaktan, içlerindeki hizipleri dizginlemekten, Biden'a göz kırpmaktan ibaret.
2018'den beri tek gündem var Millet İttifakında: 2023'te adayımız kim olacak?
Başka bir vaatleri, vizyonları oldu mu Allah aşkına?
İmamoğlu, Yavaş gibi belediye başkanları bile daha seçildikleri koltuğuna oturmadan "Saray"a nasıl çıkarız hesabına düşmedi mi?
Hint/Brezilya dizilerinden farkı yok ortakların. Kamera hareketlerinden salon demokratlığına, ajansın seçtiği oyunculardan makyajlarına, hayatın olağan akışına uymayan olaylardan ağdalı diyaloglara...
Ağır çekim serim-düğüm-çözüm devam ediyor.
Adaylık düğümü üç yılın ardından nihayet çözülüyor.
Meral Akşener'in esas kız rolünden ikincil role geçişi de bir gelişmedir tabii, karşı sahnede.