Muhalefet cephesinde dün iki önemli gelişme oldu.
Muharrem İnce Hürriyet'te Ahmet Hakan'a yaptığı açıklamada, "Ben aday olacağım. Yüz bin imza toplayacağım" dedi.
İYİ Parti, İstanbul'da Büyükşehir Belediyesinin reklam alanlarına astığı afişlerde Kılıçdaroğlu'na yer vermedi. Meral Akşener ile Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş'ın bulunduğu, "Tarih Yazacağız" yazılı afişlerde ilk bakışta dikkati çeken, "6'lı masanın Cumhurbaşkanı adayı" Kılıçdaroğlu'nun silinmesi oldu.
Afiş, masadan kaldırılan sonra rezil olması pahasına tekrar masaya oturtulan Akşener'in içindeki yangının sönmediğini anlatıyor.
Akşener, "tarih yazacağız" diyor ama Kılıçdaroğlu ile değil. Resmen silmiş Kılıçdaroğlu'nu...
Akşener'in masadan gönderildikten sonra siyasî hayatının en yıpratıcı, en aşağılayıcı muameleye maruz kalması, belli ki Kılıçdaroğlu ile hesaplaşmayı derinleştirecek.
Tanıyanlar öyle diyordu zaten, "Akşener bu muameleyi hazmedemez..."
Seçim sathı mailine girildi ama asıl kavga önümüzdeki iki ayda olacak.
Bu bir temenni değil.
Yakında istifası konuşulan, bir zamanlar rahmetli Muhsin Yazcıoğlu'nun en yakın arkadaşlarından olan Yavuz Ağıralioğlu'nun partisinin bu haftaki Grup Toplantısından önce söyledikleri önümüzdeki günlere de ışık tutuyor.
Akşener'in masadan ayrılıp döndüğü süreci hatırlatan Ağıralioğlu, "25 yılda yemediğimiz küfürleri 3 günde yedik. Sonra da çıkıp istişareden, müzakereden söz ediyorlar. Bunu kabul etmemiz söz konusu değil"
İstanbul'da Kılıçdaroğlu silinerek asılan afişlerin anlattığı da bu; o küfürler, hakaretler unutulmayacak...
Muharrem İnce'nin adaylıkta karar kılması ise dünden beri CHP'lileri adeta çıldırttı.
Akşener'e edilen küfürlerin, yapılan hakaretlerin daha sunturlusu şimdi Muharrem İnce'ye yapılıyor.
Can Ataklı anında saldırdı: "Bu Muharrem'den bir cacık olmaz."
Hâlbuki üç gündür aday olmasın diye İnce'ye ne iltifatlar, ne övgüler düzüldü. "CHP'nin esas çocuğu partisini satmaz" yollu aba altından ne sopa göstermeler, neler neler...
6'lı masadakiler, başta CHP sandığa huzur ve sükûn içinde gidemeyecek.
İşaretler sadece Meral Akşener ve Muharrem İnce ile ilgili değil.
Birkaç gün önce CHP Parti Meclisi toplantısında Kemal Kılıçdaroğlu'na milletvekili adaylarını tespit konusunda tam yetki verildi. Listeler hazırlanırken, CHP'nin o meşhur parti örgütünü adam yerine koyma numarası olan ön seçim yöntemi rafa kaldırıldı.
Tek adamlıktan şikâyet eden Kılıçdaroğlu'nun bu CHP ağalarından genlerine geçen diktatör tavrı, CHP'de hiç mi tepki doğurmadı?
Doğurdu ama sadece Cumhuriyet gazetesinde küçük bir haber olarak yer aldı.
Eski CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol, "önseçim yapılmaması antidemokratiktir" derken, eski CHP Milletvekili Mehmet Ziya Yergök de şunları kaydetti:
"Sayın Kılıçdaroğlu'nun bu konuda defalarca açıklamaları oldu. 'Milletvekilini lider değil, millet seçsin' dedi. Partide 4-5 dönemdir merkez yoklaması yöntemiyle milletvekili olan isimler var. Bu durum CHP tabanını çok rahatsız ediyor."
Sırada küçük ortaklara ark altından bostan bağışlar gibi 5'er 10'ar milletvekilliği dağıtılması var. Kılıçdaroğlu gibi CHP'ye, siyasî mücadele ile değil kaset yolu ile genel başkan olan bir isim, partiyi dövüş kulübü haline gelmekten koruyabilir mi? Mümkün mü?
Yalanlara dayanan anketlerle Kılıçdaroğlu'nu uçuranlar, "bu iş bitti" diye fiyaka yapanlar...
Çok değil 20-25 gün bekleyin, bakın daha neler olacak neler...