Akne, erişkinlikten yetişkinliğe kadar 11-30 yaşları arasında bireylerin yüzde 80’ini etkileyen yaygın bir kronik iltihaplı cilt hastalığıdır. Hastalık sebore, iltihaplı olmayan lezyonlar (komedon), iltihaplı lezyonlar (papüller, püstüller, nodüller, kistler) şeklinde seyrederek yüz, boyun, göğüs ve sırtta iz bırakması nedeniyle yol açtığı primer ve sekonder akne lezyonları her yaşta insan için olumsuz psikososyal etkilere neden olmaktadır. Akne oluşumunun mekanizması tam olarak bilinmemekle beraber Propionibacterium Acnes (anaorobik bakteri) gelişimine bağlı olarak uyarılan iltihaplanma cevabının temel rol oynadığı bildirilmektedir. Ayrıca ikincil bir etken olarak Staphylococcus Epidermidis (aerobik bakteri) tanımlanmaktadır. Dolayısıyla uygulanacak tedavilerde bu mikroorganizmaların gelişiminin önlenmesi ve yol açtıkları iltihaplanmanın giderilmesi hedeflenmektedir. Akne tedavisinde mevcut ilaç uygulamalarının yanı sıra uçucu yağlar (Aromaterapi), çeşitli bitki özütleri, akupunktur gibi tamamlayıcı tedavi uygulamalarından da yararlanılmaktadır.
Uçucu yağlar gerek akneye yol açan mikroorganizmalar üzerindeki etkileri ve gerekse cilt hasarının onarımında rol oynayabildiğinden merhem, jel, sprey, masaj, buhar banyosu şeklinde akne tedavisinde yaygın olarak yararlanılmaktadır. Mikroorganizmaların gelişiminin önlenmesinde yararlanılan antibiyotik içerikli formülasyonlarda mikropların uygulanan antibiyotiğe karşı direnç geliştirdiği ve dolayısıyla antibiyotiğin etkisiz kalabildiği bilinmektedir. Halbuki uçucu yağlar karmaşık kimyasal yapılarına bağlı olarak çoklu mekanizmalar ile mikroplar üzerinde etkili olduklarından antibiyotikler gibi direnç gelişimi ender görülebilmektedir. Uçucu yağlar içerisinde onlarca uçucu özellikte bileşen yer almaktadır. Şüphesiz her uçucu yağın akne üzerinde etkili olması beklenemez. Keton yapısında içerik bakımından zengin uçucu yağlar genel olarak yara iyileştirici etkiler gösterirken, alkol yapısında içerik taşıyan uçucu yağlar mikroplar üzerinde (antimikrobiyal/antienfektif) öldürücü etkili olmaktadır. Mesela ökaliptol (=1,8-sineol) bakımından zengin teatree (çay ağacı) uçucu yağı mikroorganizmalar üzerinde yüksek etkisi nedeniyle akne formüllerinde sıklıkla yer almaktadır. Aynı madde ökaliptus (Eucalyptus globulus) ve adaçayı (Salvia officinalis) uçucu yağlarının da temel bileşenidir. Bu son iki uçucu yağ soğuk algınlığı tedavisinde de kullanılmaktadır. Yürütülen çalışmada yüzde 5 Çay ağacı yağı ve yüzde 5 benzoil peroksit taşıyan bir formülün 45 gün cilde uygulanması ile orta ve hafif akne hastalarında total, iltihaplı ve iltihaplı olmayan lezyonların uygulanmayan gruba göre belirgin bir şekilde hafifletilebildiği gösterilmiş. Mikroplar üzerinde etkili olan bir başka uçucu yağ ise limonotu (Lemongrass; Cymbopogon flexuosus) uçucu yağı yüzde 0,06 gibi düşük derişimde bile antibiyotiklere dirençli (metisilin dirençli Staphylococcus aureus) enfeksiyonlarda etkili olmaktadır.
Mikroorganizmalar karşı etkinliği bilinen bir başka uçucu yağ grubu ise menoterpenoit fenoller (karvakrol ve timol) bakımından zengin kekik (Origanum ve Thymus) yağlarıdır. Yürütülen 2018 tarihli çalışmada akneye yol açan P. acnes and S.epidermidis karşısında yüksek etkili olmasının yanı sıra bu bakterilerin oluşturduğu biyofilm oluşumunu engelleyerek akne oluşumunun sık tekrarlamasını önleyebileceği bildirilmektedir. Özellikle yüksek timol içeriğine sahip Origanum tipi kekik uçucu yağı (nanoemülsiyon halinde) daha yüksek etki göstermiştir.