Şu ‘yüksek yargı’ tartışmasına girmeyeceğim. Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) kendini temyiz mahkemesi yerine koymasına ya da “AYM’siz de olur aslında” tartışmasına…
AYM’den çok çekmiş bir milletiz malum. Ama kurumlar değildir sorunun kendisi. Onu nasıl konumlandırdığınız, ona ne işlev yüklediğiniz belirler söz konusu kurumum toplumdaki yerini.
Nihayet AYM’yi siyasetin önündeki bir engele dönüştüren de AYM’ye yüklenen vesayetçi misyondu. Ve tabii iktidarın her icraatını AYM’ye taşımak suretiyle halkın iradesine ipotek koyduran CHP’ydi.
Geçen akşam bir simülasyon yaşadık milletçe.
Engin Yıldırım adında bir üyesi, AYM’nin gece ışıklarının yandığını gösteren bir fotoğrafla birlikte “Işıklar yanıyor” tweeti paylaştı.
Akabinde kimi candaş gazeteciler sökün etti, sanki nicedir bekledikleri ışığı tünelin ucunda görmüş gibiydiler.
15 Temmuz gecesi duydukları heyecanın benzerini hissetti kimileri.
Bir işaret miydi acaba bu?
Çok şey söylenir söylenmesine, söylendi de… Ama beni en çok mütehassis eden hiç tereddütsüz anında bu darbeci zihniyetin ifşa edilmesi ve 15 Temmuz gecesi sokağa çıkan iradenin hızlıca sosyal medyaya akın etmesi oldu.
Dedim kendi kendime; bu millet şeytanın bacağını kırdı bir kere.
Artık darbenin anıştırmasına dahi tahammülü yok.
Yine olsa yine iner sokağa; üstelik bu sefer daha bilinçli ve ne yapması gerektiği konusunda deneyimli olarak.
O yüzden güvenli odalarında darbe izleyen ve tank alkışlayan zevat otursun oturduğu yerde.
Hiçbir şey olmasa da mutlaka bir şeyler olur.
En olmadı, ışıklar içinde uyuyan bir AYM vesayeti için süreç hızlanmış olur.
***ERKEN SEÇİM KİME LAZIM
Esasında kimseye lazım değil. Hele muhalefetin seçime girecek hali hiç yok. Olmayacak iş için kabadayılık yapmanın maliyeti yok nasıl olsa. CHP’nin olayı bu işte. İste, tartıştır, geç kenara…
Muhtelif senaryolar yazıldı Kılıçdaroğlu’nun erken seçim talebi hakkında. En mantıklı gözüken, Kılıçdaroğlu’nun hem CHP hem de dostları adına olası bir erken seçim ihtimalini bertaraf etmek için konuyu gündeme getirmiş olabileceği.
Türkiye’nin askeri ve diplomatik alanda ciddi mücadele verdiği ve belki de en aktif ve etkili olduğu şu dönemde muhalefetin bu konularda söyleyecek tek kelimesi yok.
Böyle bir vasatta muhalefetin erken seçim istediğine kim inanır?
Üstelik bir seçim olması halinde adayından teşkilatına kadar hazırlıklı taraf yine AK Parti.
Bir tarafta 18 yıldır seçim kaybetmemiş bir lider var; hep birlikte saldırdıklarında dahi halk desteği azalmamış bilakis artmış bir lider….
Diğer tarafta genel başkan koltuğuna oturtulduktan itibaren seçim kazanmak şöyle dursun partisininin oylarını azaltmış bir isim; üstelik çıkıp meydana cumhurbaşkanı adayıyım dahi diyemiyor. Çünkü o da partiyi vekaleten yönetiyor.
Strateji CHP kazanmasa da olur yeter ki Erdoğan kaybetsin.
Bana kalırsa erken seçim sadece gündem değiştirme aparatı olarak kullanılıyor. Biliyorsunuz bazen Kemal Kılıçdaroğlu öyle bir laf ediyor ya da bir soru karşısında öyle kalakalıyor ki imajını toparlamak mümkün olmasa da psikolojisini toparlamak için gündem değiştirmek gerekiyor.
Uzun bir şut çekip topu karşı sahaya kadar ulaştırıyor ki az nefes alabilsin, bi kendine gelsin.
Yoksa Cumhurbaşkanlığı sistemi erken seçimlerin söz konusu olmadığı bir model. Çünkü hükümet krizini izale ediyor. Seçimler 5 yılda bir yapılıyor. Zaten adı üstünde 2023 seçimleri diyoruz. Bir sonrakini de 2028’de yapacağız.
Hem daha Muharrem İnce memleket turuna devam ediyor!