Sürece karşı çıkanların hepsi fanatizmden gözleri körleşmiş tipler değil, aralarında aklı başında olanlar da var. Fanatikler hâlâ “Ne malum çekilecekleri?” veya “Ya silâhları bırakmaya yanaşmazlarsa” türü anlamını çoktan yitirmiş sorularla uğraşır ve uğraştırırken, akılları başında olanlar yeni sorular arayışındalar...
İlk buldukları soru dün birkaç köşede vardı: “Silâhlarını bıraktılar ve çekildiler, peki ya sonra? İkinci safhada ne var?”
Gerçekten de eli silâhlı militanların silâhlarını bırakıp sınır ötesine geçmeleri kısaca ‘barış süreci’ diye adlandırılan normalleşmenin belki de en kolay safhası... PKK açısından da kolay, devlet açısından da kolay bir safhaydı bu, yine de ele yüze bulaştırılması pekâlâ mümkündü; çok şükür fazla bir sıkıntı çekilmeden ilk safha aşılacağa benziyor...
Aklı başında süreç karşıtları bunu anladılar ya, kendilerini tebrik etmemiz şart...
“Peki bundan sonra ne olacak?”sorusu, zihinlerinde hâlâ bazı kuşkular dolaştığından da olabilir, kuşkular yerlerini kendileri açısından vahim sonuçlar doğurabilecek bir endişeye bıraktığı için de... Beklemedikleri bir şey oldu çünkü; terör örgütü sonunda silâh bırakıp Türkiye sınırlarını terk etme noktasına geldi. Ya gerçekten ülkemiz terör belâsından bütünüyle kurtulursa?
Böyle bir ihtimalden rahatsızlık duyacaklar çıkacağını beklemiyorsanız, o sizin bileceğiniz bir şey; ancak sürece karşı çıkanların önemli bir bölümünün en büyük endişesi bu. ‘Terörsüz Türkiye’, bütün hesaplarını ‘terörlü Türkiye’ üzerine oluşturmuş, varlık sebebi ‘terör’ olanlar için yolun sonu demek...
Yolun sonu, ya da siyaseten ölüm...
Terör, toplumlarda, şeker hastalığının vücutta yaptığı tahribata benzer bir sonuç doğurur. Vücudun bütün organlarına zarar verecek bir bozukluk aracıdır şeker hastalığı... Terör de öyledir; sadece insan canı almakla yetinmez, toplumsal ilişkilerden siyasete kadar hemen her alanda zararlı etkilerini gösterecek bozukluklara yol açar.
Ülkemiz, maalesef, terörün hüküm sürdüğü son 30 yıl içerisinde, siyasetin kurum ve kurallarının demokrasi ile telifi mümkün olmayan biçimde bozulduğu gerçekliğiyle karşı karşıya kaldı. 1983 sonrasında yapılan hemen bütün seçimler terör örgütünün etkilediği ortamlarda geçti. Eylemlerin artışı ve azalışıyla başarısı ve başarısızlığı paralellik gösteren partilere sahip olmamızı başka nasıl açıklayabiliriz?
Denge kuran ve denge bozan bir özelliği oluyor siyaset üzerinde terörün... 1983’ten bu yana yaşanan bu yaman gerçekliği tersine döndürecek günlerden geçiyoruz ve tünelin ucu sonunda bütünüyle göründüğünde ortaya çıkacak tablo bugünkünden hayli değişik olacak, dolayısıyla dengeler de daha farklı oluşacaktır.
Aklı başında olan veya aklı başına yeni gelen süreç karşıtlarının tedirginliği ve sorularının değişmesi bunu görmeleriyle ilgili. “Ya çıkmazlarsa?” ve “Ya silâhlarını bırakmazlarsa?” yerine “İkinci safhada ne var?” diye sormaları işte bu sebepten...
Sahi ne var ikinci safhada? Türklük elden gidecek mi? Bayrak değişecek mi? Ülke bölünecek mi? ‘Başkanlık sistemi’ adıyla diktatörlük mü gelecek?
Yarını bekleyeceksiniz...