"Ne dediysek o" diyerek her konuya şerh düşmek beni mutlu etmiyor açıkçası. Ama ne var ki aklın yolu bir. Ali Koç, günlerdir süren sosyal medya dayatmasına boyun eğmeyerek takımın ihtiyacı olmadığı halde yapılmak istenen transferleri elinin tersi ile geri çevirdi. Teknik patron Mourinho tarafından, sadece mevcut takımın 6 numara pozisyonuna direkt bir oyuncu gerektiği rapor edildiğinden Amrabat ile transfer tamamlandı. Ben İsmail'in yedek 6 numara olmayacağını, bugünkü formu ile İsmail'in Amrabat'ı yedek bırakacağını düşünenlerdenim. Bakalım zaman kimi haklı çıkaracak? İsmail Yüksek, göreceksiniz Amrabat'ın Fenerbahçe'ye maliyetinin çok üstünde bir transfere imza atacak. O vakit "Neden İsmail Yüksek'i satıyoruz?" diye sormamak lazım. "Hocanın birinci tercihi Amrabat değil miydi?" diye size hatırlatırım. En çok da Acun Ilıcalı'ya.
Değerli dostlar yeni jenerasyon yöneticiler kendilerine yakın gazetecilere futbolcu isimlerini, transfere dair tüm mali detayları üflüyorlar. Onlar da sosyal medyada başlıyorlar güzelleme yapmaya. Gerçi Başkan Ali Koç devreye girince hepsi açıkta kalıyor ama yine de dümenleri devam ediyor. Başkan ve teknik direktör sosyal medyada gazlanan bu isimlerden çoğu zaman haberdar bile olmuyor. "Kulübün maddi imkanları böyle lüzumsuz transferlere olanak veriyor mu?" diye düşünen yok o anda. Bir bakıyorsunuz ki sosyal medyada oluşan emrivaki ile gereksiz transferler yapılıyor. Kulüp mali olarak batıyormuş ya da zordaymış o yöneticilerin umurunda bile değil. As Başkan (!) Acun Ilıcalı'nın Amrabat imza töreninde kulübün ekonomik durumu mali fairplay konularında söylediği sözler aslında ona ait değil. Muhtemeldir ki başkan Ali Koç, son tahlilde, ona bu gerçekleri kibarca hatırlatmış. Yoksa o sözler kesinlikle Acun Ilıcalı'nın ağzından çıkmayacaktı. Emin olun.
"Her transferin ardından, futbolcuyu 10 kulüp istedi. O bizi tercih etti. Biz iki aydır ona ailesinden bir fert gibi davrandık. Hoca'nın birinci tercihiydi. Daha yüksek ücretleri elinin tersiyle itti" gibi tamamen hamasi açıklamalara tanıklık ediyoruz. Aynı sözleri son olarak Amrabat transferinde işittik. 13.5 milyon Euro zorunlu satın alma opsiyonu ile kiralanan Amrabat'a 13.5 milyon Euro bonservis ve yıllık 4.5 milyon Euro mertebesinde ücret ödemeye hazır 10 kulüp varmış yani. Acun Bey'e sormak isterim bu ekonomik güce sahip 10 kulübü sayabilir mi? Ya da bu kadar gözde ve değerli bir oyuncuyu Manchester United sezon başlamışken neden elden çıkarıyor? Değerli dostlar bu rakamlara ödenecek vergiler, menajer ücretleri dahil değil. Bakın geçmişte Yassine Benzia transferinde Ali Koç ne demiş? "Yassine Benzia'yı alabileceğimiz aklımın ucundan bile geçmezdi. Lille ekonomik sebepler yüzünden mecburen elden çıkarmak zorunda kaldı." Bu sözler hep duyduğumuz sözler. Kurinc de, Ayew de, Diago Rossi de (şu an takım aranan) Luan Peres de alınırken bu sözler aynen söylendi. Bu durum geçmişte de böyleydi. Bunlar boş işler. Taraftar aptal değil. Taraftar futbolcuyu saha içinde değerlendirir. Sizin ne söylediğinize bakmaz. Bu diğer takımlar için de aynı. Değişmez. Tarihin çöplüğü, boş mukaveleye imza atan, dünyanın en iyi kulüplerini reddeden, hocanın birinci tercihi futbolcular ile dolu. Ancak oynadığı futbol ile taraftarlarda iz bırakanlar hatırlanıyor. Onun için Alex, Hooijidonk, Hagi, Drogba hatırlanıyor. Kurinc, Zacj, Wilfried, Zaha, Ziyech değil. Bu yüzden yöneticilerin imza töreninde yapılan basın toplantılarında taraftara söylediği şeyler çok da kale alınmıyor aslında. Neden alınsın ki? Bunu da her yönetici bir gün bir şekilde öğreniyor.
EKİP RUHUNU UNUTMAMALI
Yine dikkatimi çeken bir başka durum da As Başkan Acun Ilıcalı'nın futbol şubesi yönetiminde diğer tüm yöneticileri taca çıkarması. Bu da hoş olmuyor. Hızla Erden Timur'laşıyor Ilıcalı. Bu Fenerbahçe'de uzun yıllardır görülmemiş bir durum. Ahmet Ketenci de bildiğim kadarıyla futbol şubesinin yönetiminde. Acun Ilıcalı onun adını dahi ağzına almıyor. Ilıcalı mali fairplay'den söz ederken mali işlerden sorumlu yöneticinin esamesini bile okumuyor. Önemli sözleşmeler imzalanıyor. Hukuktan sorumlu yöneticinin adı geçmiyor. Transfer çok komplike bir iş. Acun Ilıcalı Fenerbahçe'nin ekran yüzü olabilir ama transfer sürecinde görev alan diğer yöneticilere haksızlık yapılmaması lazım. Bu iş bir takım işi. Diğer yöneticilerin de bu sürece mutlaka bir katkısı vardır.
Yapılan transferleri bu kadar bireyselleştirmek, Acun Ilıcalı'dan transfer gurusu yaratma çabası hiç de hoş gözükmüyor. Hatta bazen Başkan Ali Koç'un bile devrede olmadığı, Mourinho'nun Ilıcalı ile transferleri birlikte götürdükleri, tüm kararları beraber verdikleri, Başkanın bile sürecin sonunda haberdar edildiği yönünde söylentiler dolaşıyor. Bu doğru bir iş değil. Ali Koç olmasa o transferlerin hiç biri olamaz. Hatta Mourinho, Branco hatta hatta Acun Ilıcalı bile olamaz. Bunu böyle bilin.
TRANSFER NOTLARI
Galatasaray'da transfer tam anlamıyla şansa kalmış vaziyette. Sarı kırmızılılar Hermoso'yu Roma'ya kaptırdı. Tıpkı sezon başında Rafa Silva'yı Beşiktaş'a kaptırdığı gibi. Adı geçen muhtemel transferlerin taraftarın gazını aldığı, takıma pozitif fayda sağladığı da şüpheli. Zaha ve Tete gibi Erden Timur'un transfer sihirbazlığı(!) ile getirdiği futbolcular tek tek gidiyor. Şampiyon takım, nokta transferlerle güçleneceğine eskisinden daha zayıf vaziyete geldi. Çanlar Dursun Özbek ve Okan Buruk için çalmaya devam ediyor. Ufukta erken bir seçimin beraberinde genel kurul gözükmekte. Fatih Terim ismi yüksek sesle konuşulur oldu. Takım ligde 3'te 3 yaptı ama Şampiyonlar Ligi artık televizyondan seyredilecek. Bilet yolsuzluğu işi ise adliyeye intikal etti. Sonuçlarının ağır olacağı kulaktan kulağa yayılıyor. Anlayacağınız bu sezon rüzgar Galatasaray için tersine eseceğe benziyor.
Beşiktaş da ligde 3'te 3 yapan bir başka takım. Beşiktaş, UEFA Avrupa Ligi'nde de tam gaz ilerliyor. 6 aylık görev süresinde iki kupa alan Hasan Arat ekibiyle beraber son derece formda. Yeniden yapılanan Beşiktaş kadrosu ligin şampiyonluk favorilerinden. Yıllar sonra Beşiktaş, Fenerbahçe şampiyonluk yarışını seyredeceğimizi şimdiden söylemek mümkün. Ne diyelim, Allah tüm büyük takımlara Hasan Arat ve yönetimi gibi bir yönetim nasip etsin. Hüseyin Yücel perde arkasında duran önemli bir yönetici. Tarzı Acun Ilıcalı'dan epey farklı. Başarının mimarlarından olup da reyting peşinde koşmayan bir yönetici tipi. Samet Aybaba ve Feyyaz Uçar da Beşiktaş'ın isimsiz kahramanları. Takım yapılanmasında önemli rolleri var. Ancak ekran önünde görünmüyorlar. Yine Beşiktaş alt yapısı da Hasan Arat yönetiminde genç yetenekleri A Takımına bir bir çıkarıyor. Efsane Mehmet Ekşi bu işin baş aktörü. Mustafa Hekimoğlu ve Semih Kılıçsoy paha biçilmez genç yetenekler olarak Beşiktaş'ta ön plandalar. Bu sezon onların sezonu olacak. Tabii ki Rafa Silva ve Ciro İmmobile de sezonun starları olmaya şimdiden adaylar.
Trabzonspor yine bilindik krizlerde. Abdullah Avcı sonrası, Fatih Tekke ve Şenol Güneş isimleri arasında bir tercih yapılacak. Abdullah Avcı, sil baştan yeni bir takım transfer ettikten sonra istifa etti. Bu nasıl bir şey anlayabilmek mümkün değil. Her sezon aynı hikaye. Yepyeni bir takım kur, kulübü onlarca milyon Euro yükümlülük altına sok, tazminatını al ve arkana bakmadan ayrıl. Trabzonspor bu kısır döngüden kurtulmazsa sonu Bursaspor gibi olacak. Belki Trabzonspor'un maddi destek gördüğü için sonunun Bursaspor gibi olmayacağını düşünebilirsiniz. Fakat bu maddi destek, Trabzonspor'un ancak bugünkü sorunlarını çözebilir. Geleceğini kurtarmaz ki. Bir an önce bu kısır döngünün kırılması için vakit geldi geçiyor bile. Aman ha.