Bursaspor Beşiktaş’ın bu yıl alışık olmadığı bir rakipti. Öncekiler gibi sahasında beklemiyor, tam tersine hızla Beşiktaş’ın üstüne geliyordu. Ve de çabuk top kullanıyor, isabetli pas yapıyor, kontrol edilemiyordu.
Beşiktaş ise sahasında miskince ve neden yaptığını bilemediği hazırlık pasları yapmaya alışmıştı. Hücum ilkeleri oturmadığı için de önde ne yapacağını şaşırıyordu. Önde Oğuzhan’ın, Gökhan’ın yaratıcılığına, Olcay’ın fırsatçılığına umudunu bağlamıştı. İlk yarıda öne çıkamadı bile! Çıkarken umut bağladığı ikilinin top tutmasının zararını gördü.
Beşiktaş AL elemeleri oynarken nasıl tempolu, istekli ve çabuk ise, Bursaspor dün öyle girişti mücadeleye ve Beşiktaş o yapısına geri dönemedi. Oyunu temposuz kurmaya çalışması, hücuma az pasla hızla çıkamayışı hızlı rakip karşısında başına dert oldu. Oğuzhan’ın form durumu içler acısıydı. Rakibin temposu en çok onu hırpaladı. Biliç dayanamamış olmalı, 43.dakikada yerine Sosa’yı sürdü. Bursa ilk yarıda bir fark yapamadıysa, çabukluğu içinde son top kullanma becerisi gösteremeyişindendi. Beşiktaş’ın maçta denge kurabilmesi için mutlaka hızlanması gerekti. Ve de top tutmamalı, öne çabuk oynamalı, hücumda çoğalmalıydı.
2. yarıda bunu başarmanın arayışı vardı. Oğuzhan sonrası orta alanda topu daha verimli kullanabilmesi ve çabuklaşması Bursaspor’un maçın egemeni olmasını da önledi. Biliç’in Beşiktaş’ı hızla toparlaması gerekiyor. Bunun için öncelikle oyun ilkelerini değiştirmesi gerek. Hızla, şu oyun yavaşlatma hatasını gidermeli. Beşiktaş’ın hızlanabildiğini de gördüğümüze göre, temposuzluk hocanın isteği olmalı. İkinci yarıda bulunan gol pozisyonları hücumda hızlı çoğalabilmenin ürünüydü. Günümüzde yürüyerek başarılı olmanın mümkünü yok.