Dün kendimle ilgili bu başlıkla bir haber okuduğumda şaşırdım kaldım.
“Eteğindeki taşları döktü!” alt başlığı karşısında siz olsanız şaşırmaz mısınız?
“Acaba” dedim. “ Kim gene hangi sözümün önünü arkasını keserek bir haber yaptı.”
Merakla tıkladım.
Karşıma CNN Türk’te katıldığım bir programda cemaatlerle ilgili söylediğim laflar çıktı.
Dediklerim gayet açıktı.
Taş filan yoktu.
Tam tersine savunu vardı.
Söylediklerimin hiç biri de Ak Parti’mizin içini karıştıracak türden değildi.
Dahası orta yerde itiraf da yoktu.
En iyisi ne dediğimi aktarayım da kararı siz veriniz.
Bir: FETÖ tecrübesi üzerinden tüm cemaatleri ve tarikatları “iç düşman!” gibi gören yaklaşımlar hem yanlış hem haksız hem anti-demokratiktir. Bu tür düşmanlaştırıcı söylemi kabul etmemiz söz konusu olamaz.
İki: Kendim hiç bir cemaatin ve tarikatın mensubu değilim. Lakin cemaatlerin ve tarikatların hukukunu korumayı inancımın ve demokratlığımın gereği sayarım.
Üç: İhanet ortaya çıktığında anlaşılır. FETÖ örnekliği üzerinden başka cemaatlerin de ihanet edebileceğini varsayıp onları imha edilmesi gereken düşman olarak görenler gerçekte milletin değerleriyle de sorunlu insanlardır. Bu yaklaşım tarzı zinhar kabul edilemez. Varsayımlar üzerinden iç tehdit ve iç düşman algısı oluşturanlar yanlış yaparlar.
Dört: Diyelim ki bugün ilişkide olduğumuz cemaatlerden biri yarın tıpkı FETÖ gibi ihanet etti. O vakit devlet gereğini yapar. O zaman bizler FETÖ’ye karşı nasıl tavır koyduysak onlara da aynı tepkiyi koyarız. Varsayımlara dayalı toptancı düşmanlıklar zararlıdır.
Beş: FETÖ dolayısıyla her seferinde bizi suçlayanlar bilerek ve isteyerek yanlış ve haksız bir algı oluşturmaya çalışıyorlar. Biz “dini cemaat” olarak bilinen süreçlerde şu veya bu şekilde destek verdik. Gerçekte “dini cemaat” değil ABD derin devletinin emrindeki bir istihbarat ve terör örgütü olduğunu farkettiğimiz anda da kökünü kazımaya koyulduk. İhanetçi kimliği ortaya çıktığında sergilediğimiz tavır esastır.
Yarın FETÖ benzeri başka yapılanmalar ortaya çıkmaz mı?
Çıkabilir elbette.
Bir FETÖ gitse başka bir FETÖ icad ederler. Türkiye’yi asla kendi başına bırakmazlar.
Bu varsayımsal olarak doğrudur. Lakin bu varsayımsal doğru üzerinden verili tüm dini cemaatleri ve tarikatları 28 Şubat mantığıyla veya jakoben/otoriteryen laikçilik anlayışıyla düşman olarak ilan etmek asıl ülkemizin birliğini-beraberliğini bozmaya çalışan o güç odaklarının değirmenine su taşımak anlamına gelir.
Bu ülkeye yapılabilecek en büyük kötülüktür bu.
Devlet ve millet olarak FETÖ tecrübesinden gerekli dersi çıkardık.
Ama birileri belli ki gerekli dersi çıkarmamış. FETÖ’nün ve efendilerinin işine yarayacak topyekün cemaat ve tarikat düşmanlığıyla hangi akla hizmet ettikleri ortada.
Bilerek bu söylemi dillendirenler bilesiniz ki FETÖ’nün iplerini elinde tutan üst aklın farklı bir ünitesine dahildirler.
Bilmeden dillendirenler de artık hangi akla hizmet ettiklerini yeniden düşünmelidirler.
FETÖ bahanesiyle dini cemaatlere ve tarikatlara kinlerini kusanlar yaşadığımız 28 Şubat tecrübesinden dolayı F. Gülen denilen deccalin başını çektiği “cemaat”in savunuculuğunu yapanların sayısını çoğaltmaktan öte bir iş yapmadıklarını da unutmasınlar.
O dönemler o yapıya düşmanlığın sadece “dini cemaat” olmasından kaynaklı olduğu varsayımının, o yapıyla hiç alakası olmayan pek çok kişinin o yapıyı zorunlu savunmasına yol açtığı da bilinen bir olgudur.
Söyleme dikkat etmek lazım.
Sap ile samanı birbirine karıştırmamak lazım.
Yaşanan tecrübeden ders çıkartıp ihtiyatı ve tedbiri elden bırakmamak lazım.
Bütün bunları yaparken varsayımsal “iç düşman!” paranoyasına da yenik düşmemek lazım.
İşte dediklerim bundan ibarettir.
Lafın öbür kısmını o başlığı atanlara siz deyiverin.
Cümlenizin bayramı mübarek ola!