Bu yazıyı dünkü genel kurulda Reis’in konuşması hitamında yaptığı duaya ‘âmin’ dedikten sonra yazdım.
AK Parti çok partili hayatta rekorlar kıran bir partidir.
Kurulduğu günden beri girdiği bütün seçimleri kazanmış ikinci bir parti yoktur.
Hizmet açısından ülkeye kazandırdıklarını saymakla bitiremeyiz.
Ve daha yapacağı çok iş var!
***
Fakat 24 Haziran seçimlerinde parti, Reis’in 10 puan gerisinde kaldı!
Reis ‘Mesajı aldık’ dedi ama buna rağmen bir yerlerde partinin altını oyarcasına yapılan bazı tasarruflar şaşkınlığa sebep olmaktadır.
Medyaya yansıdığı için birine temas etmek isterim.
Amacım kimseyi karalamak ya da hedef haline getirmek değil, sadece ilgilileri uyarmaktır.
***
Sistem değişip başbakanlık lağvedilince başbakanlıktaki kadrolar için de bir tensikat uygulaması yapıldı/yapılıyor. Bu gayet normal bir uygulamadır.
Fakat bunu fırsat bilen birilerinin kimi değerli uzmanları sağa sola savurması kabul edilebilecek bir tasarruf değildir.
Maalesef Osmanlı Arşivleri’nde böylesine bir hatalı uygulama görüyoruz.
***
Özetle, Osmanlı Arşivleri’nde çalışan 300 civarında uzman var. Bu uzmanlar bırakın Türkiye’yi dünyada emsali bulunmayan uzmanlardır.
Bunlar tasnif bekleyen milyonlarca Osmanlıca evrakı okuma konusunda uzman kadro. Bu kadro öyle kolay yetişen cinsten kadro değildir.
Bu hususta Zekeriya Kurşun 16 Ağustos tarihli Yeni Şafak’taki yazısında şunları yazdı: ‘Osmanlı arşivlerinde pek çok dilde belge vardır. Ama ağırlıklı olarak hâlâ okunmayı ve tanınmayı bekleyen milyonlarca belge Osmanlıca’dır. Osmanlıca ise çeşitli yazı usulleri ile kaleme alınır. Meselâ saraydan çıkan yazılar divanî, maliye kayıtları siyakat, meşihat yazıları ta’lik, bürokrasinin evrakı da rik’a ile yazılır. Makul zekâda bir kişi, matbu Osmanlıca’yı üç ayda, rık’a yazı çeşidini iki-üç yılda, divanî yazıyı çalışmasına bağlı olarak 4-5 yılda, siyakati ise ömrü boyunca sürekli öğrenir. Yaklaşık on yıl süren bu öğrenme süreci mutlaka bir usta nezaretinde olur.’
Düşünebiliyor musunuz, bu özelliklere sahip 300 uzmanın 150’si kendilerini ilgilendirmeyen başka kurumlara transfer ediliyorlar.
Yerlerine yeni uzmanlar alınacak ve onlar gönderilenlerin seviyesine gelebilmeleri için en az 5-10 seneye muhtaçlar.
***
Ben bu tasarrufu tedavi için sıra bekleyen yüzlerce hasta varken ilgili doktoru temizlik işçisi olarak görevlendirmek gibi absürt bir tasarruf olarak görüyorum.
Milyonlarca belge var, değil 300, 3 bin uzman olsa onlarca yıl sürecek bir çalışmaya ihtiyaç var. Ama siz bu işin uzmanlarını dağıtıyorsunuz.
Bu tasarrufta bulunanlar kimlerdir tanımıyorum, isimleri de benim için önemli değil.
Ama önemli olan dünyada emsali bulunmayan bu uzmanların başka kurumlara gönderilmesinin arşive indirilmiş büyük bir darbe olduğudur.
‘Çeyrek asırdan fazla yatırım yaparak bilgi ve tecrübe kazandırılan bu ustaları iş göremez hale getirmek’ akıl kârı değildir.
***
İşin siyasi boyutu ise daha vahimdir.
Seçim sonuçlarına bakarak uzmanların en az yüzde 50’sinin siyasi eğiliminin AK Parti’den yana olduğuna hükmedebiliriz.
Kaldı ki uzaklaştırılan bu uzmanların en az üçte ikisinin Reis’i takdir eden kesimden olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
Bu şekilde kırılmalarını ve çevrelerinin iktidar hakkındaki kanaatlerini varın siz düşünün.
Yani bu tasarrufu yapanlar sadece kuruma değil aynı zamanda iktidara dolayısıyla Türkiye’ye de zarar veren bir işe imza atmışlardır.
Bu basiretsiz tasarruftan Reis’in haberdar olduğunu da zannetmiyorum.
Unutmayalım, seçmen bunların hesabını iktidar partisinden soruyor!