Geride kalan 12 yılın bize söylediği; Adalet ve Kalkınma Partisi’nin sadece bir iktidarlar dizisinin değil bundan daha güçlü olarak değişim sürecinin aktörü olduğudur. Değişim ve reform yapabildiği için iktidarını geliştirdi, iktidarını geliştirdiği için de alternatifsiz bir siyasal merkez haline geldi.
Alternatifsizlik bir seçim yorumu değildir. Türkiye bugün öylesine değerli tarihsel bir eşiktedir ki, devamlılığı sağlamanın AK Parti’den başka yolu yoktur. Demokrasi de, ekonomi de büyümek için aynı itici güce ihtiyaç duymaktadır; AK Parti’ye...
Tarihinin en iyi göstergeleri
Bu tespiti bizzat, demokrasiye ve ekonomiye ihtiyaç duyan toplum yapmaktadır. Başbakan Erdoğan’ı Çankaya’ya çıkartan rakamın AK Parti’nin en yüksek seçim sonucu olan yüzde 52’ye bulması tesadüf değildir. Tarihsel, siyasal ve sosyolojik bir durum tespitidir. Seçmen, seçilmiş Çankaya modeline itimadını ve o modelden beklediği faydayı ifade etmiştir.
İktidar partisi her açıdan kendi kısa tarihinin en parlak dönemini yaşamaktadır. Seçmen desteği, tecrübe, siyasi rakiplere üstünlük sağlama, krizlere karşı dayanıklılık, uluslararası oyuna hakimiyet, sosyal dinamikleri keşif vs. Hangi kritere vurulursa vurulsun AK Parti göstergelerinin en iyi istatistiğine ulaşılan gün, 10 Ağustos 2014’tür.
Göstergeleri bu seviyeye ulaşmış bir parti umulanın ve sanılanın aksine siyasal risklerle karşı karşıya değildir. Yeni Başbakan ve Genel Başkan dönemi veyahut da partide Erdoğan’sız zamanlar belirsizlik ve risk üretmeyecektir. Aksine, her yeni duruma en hazırlıklı parti olmanın avantajıyla AK Parti daha da büyüme imkanına sahiptir. Genel Başkan ve Başbakan değişimini gerileme için fırsat olarak gören muhalefet açısından durum eskisinden daha az umutsuz olmayacaktır.
Yeni dönem apaçık; yeni fırsat ve tabiatıyla yeni genişleme imkanı sunmaktadır.
Üç dönem kuralına sadakatin anlamı
AK Parti’nin 30 Ağustos’tan sonraki dönemine İKİNCİ YENİ diyorum. Şiirden mülhem... Değişimi diri tutacak, hala ayakta kalan eski kalıpları yıkacak, yeni kavramları egemen kılacak güçlü bir sesin yükseleceği dönem.
Yeni Türkiye çatıdır; daha çok demokrasi ve daha fazla refah hedefini anlatır. “İkinci yeni” ise, bu yolu yürüyecek siyasi kadroların ve vizyonunun adıdır.
AK Parti, üç dönem kuralına sadakat göstererek zaten önündeki fırsatın farkında olduğunu ve kıymetlendirdiğini ilan etmiş oldu. Ülkeyi değiştiren tecrübeli bir ekibin birikimiyle, sorumluluk almaya hazır kadroların ortaklığı daha geniş bir değişim enerjisi rezervi doğuracaktır.
Bir başka siyasi partide böyle bir imkanın bulunmadığını ayrıca not edelim.
İki Türkiye arasındaki son köprüler
En önemli faktör de bütün süreçleri nezaret edecek Erdoğan perspektifinin varlığıdır. Erdoğan vizyonunu çok iyi anladığı şüphe götürmeyen Ahmet Davutoğlu’nun aynı zamanda AK Parti felsefesine hakimiyeti de yeni dönem için benzersiz avantaj sunmaktadır. Erdoğan’ın öteden beri tekrarladığı “Seçilmiş Cumhurbaşkanı ve seçilmiş Başbakan Türkiye’yi uçurur” cümlesinin anlamı bu uyumda bulunacaktır.
Türkiye reformlarını hukuk içinde yaptı, zamana yaydı, dirençlere karşı soğukkanlılığını kaybetmedi ve hepsinden önemlisi de demokrasi dairesinden hiç çıkmadı. Zaman kaybetmeyi göze aldı ama demokrasiden vazgeçmedi. AK Parti kuruluşundan 10 Ağustos’a kadar her zaman ‘yeni’ kalmayı başardı. Şimdi aynı yolu yürümeye de karar verdi. Tabiatı gereği, adım atmak üzere olduğu “ikinci yeni” dönemiyle, açık bir şekilde eski ve yeni Türkiye arasındaki son köprüleri yıkıp geçmeyi hedefleyecektir.
Kürt sorunun çözümü,
paralel yapı dahil her türlü vesayetin sonlanması,
ekonomide daha çok üretim ve daha adil paylaşım,
tohumları ustaca ekilen aktif dış politikanın takibi,
ve nihayet bütün kimliklerin bütün fırsatlara eşit erişiminin kalıcı olarak temin edilmesi...
Hedeflerin tamamının zaten tecrübe edilmiş olduğunu ve hepsinde de kolların sıvanmış olduğunu hatırlatalım.
Türkiye’nin önündeki günler yine heyecanlı ve tempolu olacak. Ama baştan ayağa bütün halkaların toplumsal denetime tabi olmasıyla birlikte daha hızlı çalışan bir sistemde yaşayacağız. Böyle bir sistem hem sorunların çözümünü kolaylaştıracak, hem de sorun çıkmasını zorlaştıracaktır.