Üzerinden 2,5 yıl geçmiş... Sanıklar beraat edince hâdise haber olabildi. Üniversite talebesi bir genç kızın yüzüne okulda şişe atılıyor, bir gözünü kaybedecek noktaya geliyor ama bizler saldırıdan 2,5 yıl sonra haberdar olabiliyoruz; büyük başarı!
Bu 'başarı'da biz gazeteciler kadar saldırıya uğrayan hanım kardeşimizin mensup olduğu teşkilâtın da payı büyük, tebrik ediyorum!..
Efendim hâdisenin teferruatına girersek: Ankara Üniversitesi Tandoğan Kampüsü’nde AK Parti Gençlik Kolları stand açıyor. Kendilerine 'özgürlükçü, insan hakları savunucusu' diyen bilmem hangi alfabenin hangi harflerinin çocukları Ak Partili gençlere saldırıyor. Stand görevlilerinden Bilgisayar Mühendisliği öğrencisi Dilara Sina Tabak kardeşimizin yüzüne, içi dolu soda şişesi fırlatılıyor. Kafatasına çarpmasıyla patlayan şişenin parçacıkları kardeşimizin sol gözüne giriyor. Uzun ve özel bir tedavi sürecinin ardından Dilara Sina Tabak kardeşimizin gözündeki cam parçaları çıkartılıyor.
Kardeşimizin şikâyeti, görgü tanıklarının teşhisiyle 2 kişi yargılanmaya başlanıyor. Ne zaman: 2.5 yıl önce! Peki bu yargılanmadan haberimiz var mı, tabiî ki yok!.. 2.5 yıllık yargılama sürecinde medyamızda bir tek haber çıkıyor mu, tabiî ki hayır! Bir tek haber çıkma ihtimâli yok mu, tabiî ki var! Lâkin benim kastettiğim haber, gözümüze sokulacak, kafamızda bir soda şişesi patlamış gibi canımızı acıtacak haberden bahsediyorum; sayfa dolduran haberlerden değil. Sayfa yaptıracak, gündem oluşturacak haber...
Geçtiğimizde günlerde biten yargılama aşamasında, tanıkların teşhisi ve video kayıtlarına rağmen 2 sanık beraat etti. Mahkeme, sanıkların avukat masraflarının da devlet tarafından ödenmesine karar verdi!..
Köteği de yiyen biziz, mahkemede haksız çıkan da! Yalnız ne kadar şükretsek az, Dilara Sina Tabak kardeşimiz suçlu da çıkabilirdi!..
Hatırlar mısınız, yaklaşık bir sene önce Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde hanım kardeşlerimiz fakültenin mescidinde toplanıp Kur’an-ı Kerîm’i anlama üzerine yaptıkları sohbet yine aynı gürûh tarafından engellenmişti. Şu anda durum ne bilmiyorum. O zaman "Kim bu soysuzlar" başlığıyla yazdığım yazıda, "Müslüman Anadolu halkının defalarca iktidara getirdiği Ak Parti’nin iktidarında, hem de ülkenin başkenti Ankara’da Kur’an okunması engelleniyorsa, bu engellemeyi yapan soysuzlar hâlâ ellerini kollarını sallayarak dolaşıyorlarsa kapatın partiyi, indirin kepenkleri!" demiştim.
Bana aynı şeyleri yazdırmanın utancı kime ait!
Kadrosundaki bir hanıma yönelik saldırının takipçisi ve hesap sorucusu olmayan bir teşkilâta teşkilât denir mi? Nerede Ak Parti'nin milletvekilleri? Nerede il başkanları, ilçe başkanları? 15 Temmuz gecesi Müslüman Anadolu'yu işgal teşebbüsüne karşı direniş hatlarında sizleri göremedik de bari teşkilâtlarınızdaki insanların davalarını takip edin. Solcular'ın "kitlesel" dediği şöyle cümbür cemaat basın açıklamaları yapın vs. Nihayetinde bu insanlar şahsi meseleleri sebebiyle saldırıya uğramıyor.
Batıcı unsur PKK doğu ve güneydoğu bölgesinde Ak Partili yöneticileri katletmeye başladı. Dikkat ediyorum Ak Partili çevrelerde bu saldırılar da derin bir sükûtla karşılanıyor. Cenazeler sessiz sedasız kaldırılıyor. Şâyet korkuyorsanız korkmayın; önce Allah sonra bu halk sizi korur. 15 Temmuz gecesi olduğu gibi...