Halkın Sesi Partisi’nin kendini feshederek AK Parti ile bütünleşmesi ve Demokrat Parti eski lideri Süleyman Soylu’nun AK Parti’ye katılımı için geri sayım başladı.
Henüz kesinleşmemekle birlikte, takvimi şöyle özetlemek mümkün:
Halkın Sesi Partisi, beklenen kongresini 19 Eylül Çarşamba günü gerçekleştirecek. HAS Parti’de İl Kongreleri yapılmadığı için Kurucular Kurulu Genel Merkez’de bir araya gelecek ve Büyük Kongre görevini yerine getirecek. Kongre’nin tek gündemi “partinin feshi”... Oluşturulacak “Tasfiye Kurulu”, partinin varlık ve borçlarının tasfiye işlemlerini yürütecek. Fesih kararıyla birlikte HAS Parti yöneticilerinin AK Parti’ye katılımı ya da “resmi” ifadesiyle “bütünleşme” önünde engel kalmayacak.
Bütünleşme, HAS Parti Genel Başkanı Numan Kurtulmuş ve bazı parti yöneticilerinin AK Parti’ye katılımıyla gerçekleşecek. Kurtulmuş’la birlikte kimlerin AK Parti’ye katılacağı konusunda partiden telaffuz edilen isimler yok. Ancak Başbakan Erdoğan’ın Başdanışmanı ve Ankara Milletvekili Yalçın Akdoğan’ın daha önce “katkısı olur” diye saydığı dört isim var: Teoman Rıza Güneri, Şeref Malkoç, Ahmet Cemil Tunç, Ahmet Demircan. Başka katılımlar olup olmayacağı ise ancak Başbakan Erdoğan’ın açıklamasıyla netleşecek. Katılım için henüz tarih belirlenmedi. Ancak HAS Parti’nin kendini feshetmesinden “birkaç gün sonra” düzenlenecek bir parti toplantısında katılım töreni yapılabileceği belirtiliyor.
AK Parti’ye “tek başına” katılacak bir başka isim de Süleyman Soylu. Soylu’nun katılımının önünde bir parti engeli bulunmuyor. Katılımın önümüzdeki hafta sonu bir İstanbul programı esnasında gerçekleşebileceği belirtiliyor.
AK Parti kaynakları, bu katılımların getireceği hareketliliğin 30 Eylül’deki Büyük Kongre’nin havasını da etkileyeceği görüşünde.
İkinci merak edilen konu, katılımların AK Parti yönetimine yansıyıp yansımayacağı. Bu konuda da son karar verici Başbakan Erdoğan olacak. Ancak yaptığı istişarelerden doğan genel izlenim, Numan Kurtulmuş’la birlikte bir veya iki ismin MKYK’da görev alabileceği yönünde. Soylu’nun da yönetimde yer alması bekleniyor.
Fatih Erbakan adı ise sadece yakıştırma olarak kulislerde konuşuluyor. AK Parti yönetiminin toplantılarında hiç gündeme gelmedi. Zaten Erbakan’ın bu yöndeki söylentiler üzerine yaptığı açıklamalar da “kapıyı kapattı” olarak değerlendiriliyor.
Numan Kurtulmuş’un AK Parti’ye katılımı üzerinde yapılan spekülasyonların, fesih kararıyla yeniden gündeme geleceği açık. Ancak, bugüne kadar Kurtulmuş da AK Parti yönetimi de bu tartışmaları dikkate almadı. Kurtulmuş, son bir aydır hiçbir tartışmaya girmiyor. Bugüne kadarki konuşmalarımızda ortaya koyduğu tavrını sürdürüyor: “Biz koltuk peşinde değiliz. Yeni Türkiye’nin inşasına katkı vermek, elimizi taşın altına koymak için bu yola girdik. AK Parti’nin aldığı ciddi bir mesafe var ve bütünleşme bu süreci hızlandıracak. Bu bir koalisyon veya ittifak değil, Sayın Başbakan’ın da ifade ettiği gibi ‘bütünleşme’dir.”
“Erdoğan’ın Kurtulmuş’u yerine hazırladığı” iddiaları da yersiz ve maksatlı bulunuyor. Özellikle, ne Erdoğan’ın, ne de Kurtulmuş’un bir “pazarlıkla” hareket etmeyeceği, etmediği vurgulanıyor. Bunun Kurtulmuş tarafındaki en önemli kanıtı da, muhalefette olmalarına rağmen referandum ve demokratik açılım süreçlerine verdikleri destek olarak gösteriliyor.
AK Parti’nin üçüncü iktidar döneminin ikinci yarısında katılımlar ve parti yönetiminin yenilenmesiyle başlayacak süreç, 1 Ekim’de TBMM’nin açılmasından sonra kabine revizyonuyla devam edecek gibi görünüyor. Bu konunun ayrıntıları için bir süre daha beklemek gerekiyor.