29 Ekim dolayısıyla AK Parti’nin Atatürk’e ve Cumhuriyete yaptığı atıflar bu yıl farklı algılandı ve mevzu “AK Parti 2019 seçimleri için Atatürkçü kesime yöneldi” şeklinde yorumlandı.
Atatürk ve AK Parti isimlerinin aynı cümlede geçmesi bile tezat kabul edildiği; birinin olduğu yerde diğeri olmaz gibi bir ön yargıdan beslendiği için de her oksimoron gibi ilgi çekiyor.
“AK Parti kendi çıkarları için Atatürk’e yöneliyor” önermesinin çeşitli versiyonlarını okuyor, dinliyoruz üç-dört gündür.
AK Parti 2019’dan çok korkuyor, o yüzden de ‘pek de hazzetmediği’ Atatürk’ten bile faydalanmanın yollarına bakıyor” diyen de var meşrebine-ideolojik bagajına göre, tersinden bakıp “AK Parti’ye ne oluyor ki durduk yere Atatürk güzellemesi yapıyor” diyen de.
Bana kalırsa iki bakış da yanlış.
***
Bir kere, herhangi bir siyasi partinin daha önce çok da ulaşamadığı bir toplumsal kesime ulaşmaya, ortak değerler üzerinden söylem geliştirmeye çalışmasından doğal bir şey olamaz. Merkezi içermek isteyen her partinin yapması gerekendir bu.
Yapan eleştirilmez, bilakis takdir edilir. Söyleminin gereğini yerine getiriyor mu, çabası muhatabında nasıl yankı buldu, takip edilir.
Öte yandan “sırf yüzde 50+1’i almak için bile olsa ne gereği var şimdi Atatürk demeye” türünden bir eleştiri de yanlış ve haksız. Bunu diyenlerin “AK Parti’ye yakın” yahut “bir zamanlar AK Parti’ye yakın olan tabandaki muhalifler” türünden bir sıfat edinmiş, hatta bunun üzerinden azılı muhalifler arasında kariyer edinmiş olmaları tespitin sıhhati hakkında önemli bir veridir aslında.
***
Peki, AK Parti ve tabanı Atatürk’ü yeni mi keşfetti?
AK Parti ve tabanı Atatürk’e menfaat gözeterek mi yaklaşıyor?
İlkinden başlarsak; AK Parti çok geniş bir toplumsal kesimden oy alıyor. Atatürk’le ilişkisi ilişkisizlik ya da negatif olan çok dar bir kesimi değil toplumun ana omurgasını temsil ediyor.
O ana omurganın Kurtuluş Savaşı’nın komutanı, Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ile güçlü ve gerçek bir duygusal ilişkisi var. Minnet duyar, rahmet diler. Ona ve silah arkadaşlarına, on yıllardır vatan savunmak isterken şehit düşen diğer askerlerimizle birlikte Fatiha okur, Kuran’ı hatmeder, sevabını bağışlar.
Bir saygısızlık, bir ölçüsüzlük olduğu zaman da müdahale eder, insafa davet eder.
Erken cumhuriyet dönemine ilişkin tenkitleri var ise bile şerh düşer, ölçüyü kaçırmaz.
Velhasıl, AK Parti ve tabanı Atatürk’ü yeni keşfetmiş değildir. Belli ki bu yorumda bulunanlar AK Parti ve tabanının Atatürk’le sorunu olmadığını yeni keşfetmiştir.
***
Erdoğan’ın, parti sözcülerinin Atatürk’e yaptığı atıf sayısında da gözle görülür bir artış olduğu kanısında değilim. Konuşma metinlerinden bir istatistik çıkarmadım ama “2019’a giderken AK Parti Atatürk’ten faydalanmaya çalışıyor” diyenler de çıkarmadı. Ortada somut bir veri yok. Yorum var ve son derece sübjektif.
Kısa bir tarama yaptığımda ise AK Parti’nin benzer ithamlarla daha önce de karşılaştığı ve kendini izaha mecbur bırakıldığı çok sayıda habere rastladım. O haberlerde parti yetkililerinin Atatürk’ten “aziz Atatürk” diye bahsettiğine, minnetle-rahmetle andığına dair pek çok içerikle karşılaştım.
Hatta “Atatürk’ün hayallerini AK Parti gerçekleştiriyor”, “sevmek boş lafla olmaz, Atatürk’ün evini, okuduğu mektepleri TİKA eliyle biz restore ettik” diyerek karşı atakta bulunduğunu da tespit ettim.
***
AK Parti gibi AK Parti tabanını oluşturan kesimlerin de Atatürk’le bir sorunu yok, olmadı. Yaşanan ve yanlış aksettirilen sorun, katı laiklikten ve Atatürk’ü mülkleştiren Kemalizm’den kaynaklandı.
Eşitsizlik üreten, hak ve irade gasp eden, üste çıkan, baskı kuran Kemalist ideolojiye ve hastalıklı uygulamalara karşı çıkıldı. AK Parti de iktidarı boyunca bu alanı geriletti, demokrasiyi olgunlaştırdı. Algıları duyguları manipüle edenlerin etkisi de böylece kırıldı.
Keza Cumhuriyetin 100. yılına yaklaşırken ve üstelik bir asır önceki emperyalist kuşatmanın bir benzeri kırılmaya çalışılırken Atatürk’ün daha çok hatırlanmasından doğal ne olabilir.