AK Parti’nin temelinde “Erdemliler Hareketi” vardır.
O yüzden iki kelimeye dikkat: “Erdemlilik” ve “Hareket”.
Peygamberimiz Hz. Muhammed’in (sav) kendisine Peygamberlik gelmeden önce içinde yer aldığı “Hılfu’l-Füdul” cemiyeti, zalime karşı mazlumun hakkını adalet şiarıyla savunan bir erdemliler hareketiydi.
AK Parti’nin adının önünde “Adalet” olmasının hikmet-i sebebi budur.
Erdemli bir duruşu siyasete taşımak...
Adaleti tesis ederek herkesin hakkını ve hukukunu gözetmek…
Nerede bir mazlum varsa onun yanında durmak ve nerede bir zalim varsa onun karşısına dikilmek...
Dava denilen şey; milletin, kökü derinlerde olan değerlerinin davasıydı.
Sevda denilen şey ise Türkiye’de yaşayan herkesi ayrımsız sahiplenme ve Türkiye’yi bu birlikçi ruhla tekrar tarih sahnesine güçlü bir biçimde çıkarma sevdasıydı.
Milletin değerlerini değersizleştirenlere, milletin kayıtsız-şartsız hakimiyet hakkını gaspedenlere ve milletin devletini milletin değerlerine karşı konumlandıran azınlıkçı-seçkinci vesayetçilere “Yeter artık! Söz de karar da milletindir!” diye yola inançla ve cesaretle koyulan insanların partisidir AK Parti.
Dini değerlere bağlı ama dinci olmayan bir parti...
Milletine ve ülkesine bağlı olmak anlamında sonuna kadar milliyetçi ama her türlü etnikçi-ırkçı anlayışları elinin tersiyle iten bir parti...
Her türlü bölgesel ve mezhepçi politikalara karşı çıkarken herkesin farklılığına da sonuna kadar saygı duyan bir parti...
AK Parti’yi bir dava ve hareket olarak diğer partilerden ayıran iki karakteristik vasfı vardır: Biri, muhafazakarlık. Diğeri ise, demokratlık.
AK Parti’nin muhafazakarlığı kaskatı bir tutuculuğa ve bağnazlığa değil değişime ve yeniliğe açık bir öze sahip.
AK Parti tarihi geçmişe sahip çıkarken topyekûn kabulcü değildir; eklektik ve eleştireldir.
Geçmişi bugüne taşımak iddiasında değildir. Bugün üzerinden geçmişe, geçmiş üzerinden bugüne reddiye ve sövgüde bulunmak AK Parti’nin tasvip ettiği bir yaklaşım tarzı değildir.
AK Parti’nin demokratlığı, herkesi hür ve eşit vatandaş olarak gören özgürlükçü ve kuşatıcı bir perspektife yaslanır.
Muhafazakarlık adına demokratlığı, demokratlık adına muhafazakarlığı dışlayan veya düşmanlaştıran anlayışlara AK Parti’nin kapıları kapalıdır.
AK Parti için muhafazakarlık da demokratlık da eşit önemdedir. Başka bir tabirle her ikisi mütemmim cüz hükmündedir.
“Biz birlikte Türkiye’yiz!” mottosu, AK Parti’yi en iyi tanımlayan bir slogandır. Hem farklılıkların kabulü anlamında katıksız özgürlükçü, hem farklılıkların anlamlı bütünlüğü anlamında kuşatıcı ve birlikçi.
“Hem aynıyız hem gayrı, ne aynıyız ne gayrı!” diye özetlenebilecek kimlik siyasetinin bu topraklara özgü demokratik formunu üreten bir davanın öncüsüdür AK Parti.
AK Parti hareketinin/davasının lideri Cumhurbaşkanımızın her seferinde vurgu yaptığı “Yaratılanı Yaradan da ötürü severiz!” felsefesine yaslanan güçlü bir sevgi hareketinin adıdır AK Parti.
O yüzden “Herşey insan için/Herşey Türkiye için!” diyen herkese yüreği açıktır AK Parti’nin.
Kim ki AK Parti’yi sadece bir dinin, bir grubun, bir cemaatin, bir ırkın, bir mezhebin, bir bölgenin ve bir anlayışın partisine dönüştürmek isterse AK Parti’nin varlık nedenini, yani onu güçlü ve kalıcı kılan kalkış noktasını yok etmek istiyor demektir.
AK Parti’yi her dem yeni ve güçlü kılan bu özelliğinin demokratik bir anlayışla muhafaza edilmesi davamız adına ne kadar gerekliyse Türkiye’nin bekası ve gücü adına da bir o kadar gereklidir.
Unutmayalım: AK Parti davası, şeytani kibirlerimize, şişkin egolarımıza ve dar cemaatçi anlayışımızlarımıza kurban edilemeyecek kadar büyük ve yüce bir davadır.
Erdoğan liderliğindeki AK Parti’nin kıymetini bilmek lazım.