Son zamanlarda AK Parti'nin milliyetçi bir çizgiye kaydığına dair çok sözler duymaya başladık.
AK Parti'ye her dönem kendilerine göre kimlik ve elbise giydirmeye çalışanlar oldu.
AK Parti'nin çok şükür bir kimlik sorunu yok.
Hamdolsun AK Parti'de bir kimlik ve aidiyet kayması da yok.
AK Parti kendi aidiyetini ve kimliğini en baştan belirlemiş bir partidir.
AK Parti'nin gücünü kıramayanlar, AK Parti'ye kendilerince kimlik giydirmeye çalışarak AK Parti'yi içerden fethetme taktiği izliyorlar.
Geçmişte bunu yapanlar amaçlarına ulaşamadılar.
Bugün yapmaya çalışanlar da asla başarılı olamayacaklardır.
AK Parti gücünü, millet tarafından benimsenmiş asli kimliğinden ve aidiyetinden alıyor.
Bir de milletin gönlüne taht kurmuş liderinden.
Dikkat edilirse görülecektir ki AK Parti'yi tasfiye edemeyeceklerini anlayanlar, AK Parti'yi içerden fethederek AK Parti'nin gücü üzerinden kendilerine bir iktidar alanı açmaya çalışıyorlar.
Bunun için yaptıkları iki şey hiç değişmiyor:
Bir: AK Parti'ye kafalarına göre kimlik giydirmek.
İki: Erdoğan liderliğini devre dışı bırakmak...
***
AK Parti'nin "milliyetçi çizgiye kaydığı"nı iddia edenlerin milliyetçilikten anladıkları şey nedir?
Irkçılık anlamındaki etnik milliyetçilik ise herkes bilsin ki bu tarz bir milliyetçilik, yani ırkçılık, liderimizin dediği gibi bir "cahiliyye pisliği" olarak ayaklarımızın altındadır.
Yeri gelmişken belirteyim: Liderimizin ırkçılık anlamındaki etnik milliyetçilikleri ayaklarının altına aldığını belirten sözlerini sırf MHP tabanını manipüle etmek amacıyla ahlaksızca ve sinsice "milliyetçiliği ayaklarımın altına alıyorum!" biçimine dönüştürerek takdim edenler en hafif tabiriyle, siyasi zavallılardır.
Yok, kastedilen milliyetçilik ülke milliyetçiliği ise herkes bilsin ki AK Parti Türkiye milliyetçiliğini esas alan bir partidir.
Burada "Türk milliyetçiliği" ile “Türkiye milliyetçiliği" arasındaki farka girmek istemem.
Kapsayıcı tanımlar yapıldığında her iki milliyetçilik pekâlâ örtüşebilir.
Hatta iç içe bile geçebilir.
Daraltıcı-etnikçi tanımlar yapıldığında da derin çatışmalara dönüşebilir.
AK Parti'nin "Türkiye milliyetçiliği", ülkede herkesi farklılıklarıyla bir gören bir anlayış üzerine oturuyor.
Tek devlet, tek millet, tek bayrak ve tek vatan vurgusu farklılıkların inkarı veya farklılıkları eritmeyi amaçlayan bir homojenite anlayışı üzerine değil; farklılıkların kabulü ve bu farklılıkların kendilerini özgürce geliştirebilmesine imkan sağlayan bir anlayış üzerine oturuyor.
AK Parti'nin bu çerçevede anlayışı nettir:
Bu devlet herkesin devletidir.
Bu vatan herkesin vatanıdır.
Bu bayrak herkesin bayrağıdır.
Ve ortak vatanda yaşayan hepimiz etnik aidiyetimiz veya mezhebimiz ne olursa olsun tek milletiz.
AK Parti'nin "devletçi" olduğunu iddia edenler yanılıyorlar.
AK Parti için devlet olmazsa olmaz bir öneme sahiptir.
"Devletin bekası" bu anlamda önemlidir.
Lakin AK Parti'nin birincil önceliği millettir.
AK Parti'nin gözünde devlet, milletin emrinde olması gereken bir aparattır.
Milleti devlete ait gören veya devleti milletin üstünde gören "devletçi anlayış" AK Parti'nin kurulduğu günden beri karşı çıktığı bir anlayıştır.
Türk'ü Kürt'ten, Kürdü Türk'ten ayrı görüp etnik aidiyetleri yücelten ırkçılıkları elinin tersiyle iten AK Parti iki önemli kavramın altını hep çizmiştir:
Bir: Kardeşlik.
İki: Vatandaşlık.
Farklı ırklara ve mezheplere mensup olanları aynı dine mensup oldukları için kardeş bilen AK Parti anlayışı, kardeşlerin aynı hak ve özgürlüklere sahip olması gerektiğine inanır. Peygamberimizin dediği gibi bütün Müslüman kardeşlerin "Bir tarağın dişleri gibi eşit" olduklarına inanır.
Hangi dine, ırka, mezhebe ve yaşam tarzına sahip olursa olsun bu ülkede yaşayan herkesin temel hak ve özgürlüklerde aynı olması gerektiğine inanan demokratik vatandaşlık anlayışı AK Parti'nin vazgeçilmezleri arasındadır.
İşte AK Parti'yi AK Parti yapan bu temel kimlik, "Biz birlikte Türkiye'yiz!" mottosuyla çarpıcı bir özete kavuşturulmuştur.
Devletimizin ve milletimizin bekasına yöneltilen tehditlerin kritik safhaya ulaştığı bir süreçte AK Parti'nin işte bu "Türkiye milliyetçiliği" çerçevesinde sergilediği doğru tavrı, AK Parti'nin kendi ekseninden MHP eksenine kaydığı veya milliyetçi bir çizgiye savrulduğu biçiminde değerlendirenler art niyetli değillerse yanlış bir okuma içindedirler.
Aynı merkezden tedavüle sokulan MHP'nin AK Partileştiği iddiası ne kadar yanlışsa, AK Parti'nin MHP'leştiği iddiası da bir o kadar yanlıştır.