CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ekonomik gidişin ve hükümet politikalarının yanlışlığını anlatmak üzere konunun uzmanı gazetecilerin karşısına çıktığı önceki gün ilginç bir gelişme yaşandı: Kredi değerlendirme kurumlarından Fitch Türkiye’yi ‘yatırım yapılabilir’ statüsüne yükseltti.
Diğer iki reyting kurumunun da not düzeltmesine gitmesi bekleniyor...
Fitch’in hakkı teslim ettiği gün yalnızca CHP lideri ters köşeye yatmadı, yıllardır Türkiye’yi Avrupa Birliği (AB) kapısında bekleten Fransa’da da bir ekonomik şok yaşandı: Cumhurbaşkanı François Holland’ın görevlendirdiği bir heyetin hazırladığı raporun bulgularına göre, Fransa, üretimde, başka ülkelerle rekabette gerilere düşmüş; büyümesi durmuş, insanlarına iş temin edemez hale gelmiş...
Heyetin başkanı Louis Gallois, “Ülkemizin yaşadığı tam bir ‘güven bunalımı’dır” demekte...
Benzer bir durumun ABD için de söz konusu olduğu seçim kampanyası sırasında Cumhuriyetçi Parti adaylarının söyleminden anlaşılıyor; Barack Obama rakiplerinden ‘enkaz’ devraldığını söyleyerek kendisini savunuyor. Tarihinin en yüksek dış borç rakamı (14 trilyon 710 milyon dolar) ile karşı karşıya ABD; onu toplam dış borcu (16 trilyon 80 milyon dolar) ile AB geçiyor yalnızca...
Yunanistan Züğürt Ağa’nın Haraptar köyügibi; değerli neyi varsa satılık... İspanya, İtalya, Portekiz’in halleri iç güveysinden biraz iyice... Ekonomik performansı ileriye gitmese de durumunu koruyabilen tek ülke var Avrupa’da: Almanya... Ekonomisi kötüye giden bütün ülkeler, vatandaşlarının kaçan paralarının peşine düşüp sıkıştırdıkları için, hiç sarsılmaz bilinen İsviçre ekonomisi bile küçük çapta sarsıntılar geçiriyor...
Türkiye ekonomisinin diriliği göz dolduruyor.
Göz dolduruyor ve galiba nazar da çekiyor... Ekonomik performansla çok yakından ilişkili olduğu bilinen siyasi istikrarı bozabilecek nice potansiyel tehlike Türkiye’nin ileriye doğru yürüyüşünü akamete uğratmak üzere alesta bekliyor.
Muhalefet potansiyel tehlikelerin gerçeğe dönüşmesinden medet umar gibi; oysa değişen dünyaya ayak uydurmada bazen gecikse bile genel gidişin dışına savrulmayan bir ülkede siyaset yaptıklarını bilerek daha farklı bir çizgi izlemeleri beklenir muhalefet partilerinden...
Gelecekle ilgili umutlarını dış politika zaaflarına, terörün azmasına, toplumsal baskıların artmasına, çatışma ve çelişmelere bağlamak yerine, ülkeyi kendilerinin daha iyi yöneteceklerini ispata yoğunlaşsalar daha akıllıca davranmış olurlar. Kadrolarını ona göre yeniden düzenlemeleri, söylemlerini yenilemeleri, çatışmacı üsluplarını uzlaşmacı bir üsluba terk etmeleri şartıyla...
Son zamanlarda MHP’nin daha fazla dikkat çekmesinin sebebi kongrelerine de yansıyan bu konudaki fark edilir hassasiyet... Yenilenen kadrosuyla MHP, çatıştırmadan yana kesimlerin oyunlarına direnebilirse, ilk seçimde anamuhalefet görevini üstlenecek hale bile gelebilir.
Anamuhalefet partisi CHP kendisini yenileyemezse tabii...
CHP iktidarı körü körüne eleştireceğim derken kendisini gündemden düşürüyor. Ekonomiyi kötülerken Fitch’in not artırımı sürpriziyle karşılaşılması CHP’ye ders olmalı. CHP için en büyük fırsat, ‘Kürt sorunu’ üzerinden yeniden gündemin içine dönmekten geçiyor.
Yoksa Ak Parti ‘egemen parti’ olmaya daha uzun yıllar devam eder.