Hangi tarafı tuttuğunu çok iyi bildiğimiz o birileri “AKP bölündü” diye sevinç gösterisinde bulunuyorlar.
Biz bu senaryoları çok gördük.
AK Parti’yi içerden bölme operasyonları hep “sağlam irade” karşısında un ufak oldu. Bugün de tuz buz olmaya mahkûmdur. AK Parti, lideri olan Erdoğan’ın gösterdiği istikamette, Türkiye halkının derin aklını ve sağduyusunu temsil eden bilge insan Ahmet Davutoğlu’nun başkanlığında yoluna devam ediyor. O birileri boş yere heveslenmesin. Recep Tayyip Erdoğan ile Ahmet Davutoğlu arasında çıkacak bir kavgaya bel bağlamasın.
Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasında görüş ayrılığı oluştuğu ve bu ayrılığın giderek bir kavgaya dönüşerek AK Parti’yi böleceği iddiası, boş bir temenniden ibarettir. AK Parti’de kendi lideriyle kavgalı bir yapı yoktur.
Zaman zaman A. Şener ve D. Fırat gibi çürük elmaların aramızda çıkıyor olmasına bakarak hiç kimse AK Parti içinde böyle bir oluşumun olduğu zehabına kapılmasın. AK Parti her dönemde kendini bulunmaz hint kumaşı gibi gören bu kibir abidesi çürük elmaları ayıklayarak yoluna çok daha güçlü bir biçimde devam etmesini bilmiştir.
Bülent Arınç’ın kişisel çıkışını Erdoğan-Davutoğlu, Cumhurbaşkanlığı-Hükümet kavgası biçiminde yorumlayanlar ne kadar çok yanıldıklarını umarım görmüşlerdir.
Başbakanımız gerekli açıklamayı yaptılar.
Başbakan Yardımcımız ve Hükümet Sözcümüz Arınç da gerekli açıklamayı yaptı.
Siyasette talihsiz açıklamalar ve yol kazaları her zaman olabilir.
Bilge Başbakanımız kendisi ve lideri üzerinden yapılmak istenen operasyonu en başından beri bildiği için gerekli cevabı o fitne odaklarına anlaşılır bir dille verdi.
Başbakanımızın Arınç ve Gökçek’in açıklamalarını yanlış bulduğunu açıklaması ne kadar anlamlıysa Arınç ve Gökçek’in de yanlışını görerek fitne odaklarının değirmenine su taşıyacak bir yerde asla durmayacaklarını beyan etmiş olmaları, AK Parti gerçekliğini göstermesi bakımından önemlidir.
Hepimiz/herkes yanlış yapabilir.
Aslolan yanlışımızı gördüğümüzde dönme erdemliliğinde bulunmamızdır.
Başbakanımızın dediği gibi bizim açımızdan bu mesele kapanmıştır.
Herkes alması gereken cevabı da, dersi de almıştır.
Fitne ateşine odun atanlar bizden değildir
Hiçbirimizin nefsi davamızdan daha üstün ve değerli değildir. Fitne ateşine odun taşıyanlar bizden değildirler. Liderimiz ile Başbakanımız üzerinden karşıtlık fitnesi oluşturmak isteyenler bizden değildirler. Hiç kimsenin nefsini savunmak adına partimizi başkalarının ağzına sakız yapmaya ve seçime giderken kitleyi demoralize etmeye hakkı yoktur. Eski Türkiye’ye ait “Cumhurbaşkanlığı ayrı-Hükümet ayrı!” söylemi üzerinden ne laf üretiriz, ne de icraat yaparız. Biz liderimizle ve genel başkanımızla bir bütününüz.
Cumhurbaşkanlığı ile Hükümet bizim anlayışımıza göre bir bütündür. Bizim aramızdaki ayrılık, sadece görevlerimizle alakalı bir ayrılıktır. Başka türlü ayrılıkları fitne sayar, elimizin tersiyle iteriz. Erdoğan-Davutoğlu liderliğinin bir bütün olduğu bilinciyle hareket ederek partimizi şer cephesine karşı güçlü kılmak boynumuzun borcudur.
Bize karşı kurulmak istenen tuzak
Üzerimizde oynanmak istenen oyunu biliyoruz.
Partimize kurulmak istenen tuzak belli: Öncelikle davamızın liderini Cumhurbaşkanlığı köşküne hapsetmek... Akabinde de kendi partisiyle ve hükümetiyle olan bağını koparmak... “Erdoğan yanlıları-Davutoğlu yanlıları” biçiminde bir ayrışma yaratarak Ak Parti’yi bölüp parçalamak...
“AKP bölündü” diye sevinenlerin oyunu bu işte... Oysa bilmiyorlar ki AK Parti’de Erdoğan yanlıları-Davutoğlu yanlıları olmaz.
AK Parti’de herkes Erdoğan yanlısıdır. Erdoğan’ın bir lider olarak gösterdiği istikameti de “olmazsa olmaz” bir önemde görür AK Partililer.
Hakeza AK Parti’de herkes Davutoğlu yanlısıdır. Davutoğlu’nun bilge ve derin aklının yeni Türkiye’nin inşa sürecindeki rolünü ve önemini bütün AK Partililer bilir. O yüzden hem liderinin, hem de genel başkanının arkasında dimdik durur.
Lideri ile genel başkanının arasına fitne sokmak isteyenlerin değirmenine su taşıyacak, parti içinde ihtilaf/ayrışma varmış gibi bir algıya sebebiyet verecek söz ve davranışlardan kaçınır. Kaçınmayanları da kendinden bilmez. AK Parti’yi içerden bölüp siyaseten tasfiye etmeyi amaçlayanlar dün nasıl ki başarılı olmadıysalar, bugün de yarın da başarılı olamayacaklardır.
‘Türkiye’de artık başörtüsü sorunu da yoktur’
Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın “Türkiye’de artık Kürt sorunu yoktur” sözünü diline dolayanlara sormak lazım: “Türkiye’de bir başörtüsü sorunu var mı?”... Eminim ki bu soruya hayır diyeceklerdir... Oysa Türkiye’nin yakın bir tarihe kadar bir “başörtüsü sorunu” da vardı. Ama artık yok. “Türkiye’de artık bir başörtüsü sorunu yoktur” demek nasıl ki dindar-muhafazakar vatandaşlarımızın artık bütün sorunları çözülmüştür anlamına gelmiyorsa, “Türkiye’de artık Kürt sorunu yoktur” demek de Kürt vatandaşlarımızın bütün sorunları çözüldü anlamına gelmemektedir.