Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın gündemi belirleyen açıklamalarında ‘arka planda kalan’ bir unsura dikkat çekmek istiyorum bugün: Anketler.
Atalay’ın sözleri, anketlerin ‘referandum’ gibi değerlendirildiğini ve hükümetin attığı bütün adımlarda etkili olduğunu gösteriyor:
“Her ay iki ‘gündem araştırması’ yapıyoruz. Önemli kararlarımızı almadan önce halka danışıyoruz. Önemli olaylardan sonra da halkın nabzını tutuyoruz. Son dokunulmazlıklarla ilgili tartışmayı da sorduk, daha önce 4+4+4 konusunu da. Bunları Başbakan mutlaka görüyor. Anketlerin sonucunu söylemeyeyim ama vatandaşların desteği ‘güçlü’ olmasaydı o adımları atmazdık.”
Bu sözler, sadece Kürt sorunu değil, Türkiye’nin demokratikleşme, sivilleşme, eğitim ve ekonomik kalkınma anlamında tüm sorunlarının çözümüne ilişkin atılan tüm adımların öncesinde ve sonrasında milletin düşüncesinin alındığını gösteriyor.
Bakan Atalay’ın, “AK Parti’nin kurulduğu 2001’de ilk parti programını da çok geniş kapsamlı anketlere dayanarak yazdıklarını” söylemesi, son 10 yılda yapılan reformların bu programda belirlenmiş olmasını da açıklıyor.
Atalay, 28 Şubat sürecinde rektörlükten alınmış, emekli olmuştu ve başında olduğu ANAR’da (Ankara Sosyal Araştırmalar Merkezi) bu araştırmaları yapmıştı. Atalay, anketlerinin güvenilir, değerlendirmelerinin de isabetli olmasını ‘mutfağa’ bağlarken, “O günkü sorunları iyi çalıştık. Mutfağımız çok iyiydi, hala çok iyidir” dedi.
O mutfakta bugün ANAR yine var; ancak artık sadece AK Parti’ye değil, uluslararası kuruluşlara kadar uzanan bir müşteri portföyüne sahip. Genel Müdür Dr. İbrahim Uslu’ya AK Parti için yaptıkları araştırmaları sordum. Rakamlar şaşırtıcıydı: “Seçim dönemleri hariç, yılda 20’nin üzerinde gündem araştırması yapıyoruz. Her birinin örnek büyüklüğü, yani görüşü sorulan vatandaş sayısı 5 bin. Ayrıca, yılda bir kez her belediyenin performansını, memnuniyet düzeyini ölçüyoruz. Örnek büyüklüğü 300 bini aşıyor. Yine her seçimden sonra sonuçları yorumlamaya yönelik anketler yapıyoruz; örnek büyüklüğü 100 binin üzerinde. Bu anketlerin hemen hepsi yüz yüze görüşmeyle yapılıyor.”
AK Parti, seçim öncesi ve sonrası anketler hariç, her yıl, her sosyal ve ekonomik gruptan 400 binden fazla vatandaşla, gündemdeki veya gündeme getireceği konularla ilgili aslında ‘referandum’ yapıyor. Özetle, AK Parti’nin anketleri, hükümetin attığı her adım, Başbakan Erdoğan’ın gündemi değiştiren her açıklaması için de bir ‘okuma anahtarı’ sayılabilir.
‘Entegre strateji’nin köşeleri
Bakan Atalay’ın açıkladığı terörle mücadelede ‘entegre strateji’nin çerçevesi şöyle özetlenebilir:
-Silahlı terör olduğu sürece operasyonlar sürecek;
-Siyasi, ekonomik ve sosyal sorunların çözümünde TBMM ‘tüm partilerin’ katılımıyla devrede olacak;
-Terör örgütüne destek veren ve/veya silah bırakmasında etkili olabilecek bütün ülkelere yönelik eş zamanlı trafik başlatılacak; -Devletin ilgili kurumları da görev alanlarında sonuç alıcı görüşmeleri yapacak.
Hedef net: Örgütün silah bırakması.
Ziyaretlerin takvimi planlanıyor
Bunun uluslararası ayağında 2013 başından itibaren ciddi bir trafik başlayacak. Tarihler kesinleşmedi ama Şubat sonundan itibaren önce Almanya Başbakanı Angela Merkel, ardından Fransa’nın yeni Cumhurbaşkanı François Hollande’ın Türkiye’ye gelmesi planlanıyor. Başbakan Erdoğan da Viyana ve uzun bir aradan sonra AB’nin başkenti Brüksel’e giderek Avrupalı liderlerle bir araya gelecek. Erdoğan’ın bir başka ziyareti de Washington’a olacak. Başkanlığının ilk ülke ziyaretini 4 yıl önce Türkiye’ye yapan ABD Başkanı Obama’nın 20 Ocak’ta yemin ederek başlayacağı ikinci döneminde ilk ziyaretçisinin Erdoğan olması mümkün. Henüz hazırlıkları süren takvim kesinleştiğinde bu ‘jest’in gerçekleşip gerçekleşmeyeceği de netleşecek.