Sayın Erdoğan bugün AK Parti’nin 40 belediye başkan adayını açıklayacak.
Siyaset zemininin özelliklerini, atmosferini kısa süreliğine de olsa bizzat yaşadım.
1983 seçimlerinde Yalova’nın da içinde olduğu İstanbul 1. Bölgede Anavatan Partisi milletvekili adayı idim. Yalova o zamanlar bir ilçe olarak İstanbul’a bağlıydı. Burada, seçilecek yerden aday gösterilmemin zor olduğu söylendi. 5. sıraya kondum, kaybettim. Kulakları çınlasın gençlik yıllarından arkadaşım Halil Şıvgın Bey, Genel Başkan Yardımcısıydı. Bana Çankırı 2. sıradan aday olmam için çok ısrar etti. Yalova’dan kopamadım. Çankırı’da üç milletvekilliğini de Anavatan Partisi kazandı.
Daha sonra İstanbul İl Başkanı rahmetli Eymen Topbaş’ın isteği ile 1989’da Yalova Belediye Başkanlığı seçimlerinde aday adayı olarak ön seçime girdim. Kaybettim. Kaybetmenin hayır olabileceğini o seçimlerde gördüm. Anavatan Partisi Türkiye genelinde olduğu gibi Yalova’da ağır bir yenilgiye uğradı.
Siyasette arkadaşlığa, vefaya, dostluğa sığmayan öyle şeyler yaşadım ki, hayatta olanların hatırı için onları teker teker anlatmak istemiyorum.
Şunu söyleyebilirim, elbette istisnaları vardır, elbette halka hizmeti Hakk’a hizmet olarak gören gönül erleri mutlaka var ama bazıları için siyaset, nefsin tutulduğu bir hastalıktır. Vakum etkisi yüksek bir girdaptır. Giren kolay çıkamaz. Siyaset yolunda “daha yukarısı daha yukarısı” diye sesler duyulur…
Bunları niye hatırladım.
AK Parti adayları açıklanınca hemen her ilde özellikle parti teşkilatlarında ahlar vahlar yükselecek. Adayları beğenmeyenler, “seçimi kaybettik” diye tezvirat yapanlar, “CHP adayının şansı işte şimdi arttı” diye moral bozanlar olacaktır.
Hâlbuki madem Sayın Erdoğan’a güveniliyor, madem o bütün adaylar için meydanlara iniyor ve partisinin başarısını herkesten çok istiyor, ona destek verilmeli, öncelikle AK Parti’nin kazanması istenmeli değil midir?
Siyasette herkesi memnun etmek ulaşılamayacak bir zirvedir.
Başta Sayın Erdoğan günlerdir harıl harıl çalışılıyor. Aday belirleme için farklı anket şirketleri ile kamuoyu yoklamaları yapılıyor, teşkilat içindeki partililer dinleniyor.
Bu kadar mesai, bu kadar emek, “falanı gösterelim de kaybedersek kaybedelim” düşüncesiyle harcanabilir mi?
Gerçek AK Partiliye düşen kendine göre isabetli olmasa da ismi açıklanan adaylara destek vermek, kazanmak için canla başla çalışmaktır.
Adayların isimlerinin açıklandığı bugünden itibaren küskünlük gösterenler, moral bozucu konuşmalar yapanlar nefislerini konuşturanlardır.
Önemli olan büyük resmi görebilmektir.
Büyük resimde, içten dıştan saldıran şer şebekesinin hesapları var.
Ne badireler atlatıldı. 15 Temmuz ihaneti püskürtüldü. Bunları unutup “falan değil filan aday olacaktı” demek, AK Parti’nin misyonunu hiç anlamamak demektir. Mesele kendi değerleri üzerinde yükselen büyük Türkiye’yi kurmaktır.
Bugün AK Parti’nin milletten güç alan duruşuyla, her türlü tehdidin karşısında dimdik ayakta kalan bir Türkiye var.
Bir koltuk için bu sevdadan vazgeçilemez…